3 / Ufacık Bir Hata

188 18 20
                                    

3 Hafta Önce

O L I V I A

Buna alışık olmam gerekirdi. Gerçekten, şimdiye kadar bu durumu kabullenmem ve buna katlanabiliyor olmam gerekirdi ama ben her seferinde buna benzer bir öfkeyle doluyordum. Bu durumla karşılaştığım her seferde yıllar öncesine dönüp o zamanlar hissettiğim şeyleri yeniden hissediyordum. Harry'nin beni görmezden geldiği, Lisa'yla benim gözümün içine baka baka oynaştığı zamanlar ne hissediyorsam içim aynı o duygularla dolup taşıyordu. Hep, Bu defa Lisa değil, Olivia - bu sefer gerçek değil, diyor ve bu düşünceyle kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Bu bir avuntu değildi elbette, Harry her zaman bana dönüyordu. Magazin haberlerinde boy boy fotoğraflarının çıktığı kadınların hepsi parayla tutulmuş kişilerdi; hepsi bir kamuflaj görevi görüyordu. Uğur paramız vardı, onun sayesinde başımıza kötü bir şey gelmeyeceğini biliyorduk ama işi sıkı tutmak da gerekiyordu. Bu bir tür gereklilikti, eğer saklı kalmak istiyorsam. Yine de bazen kalbinde yalnızca bizim olduğumuzu, Willy ve benim olduğumu, tüm dünyaya ilan etmek için yanıp tutuşuyordum. Aidiyet takıntım olmasa da bazen onun, sevgisinin, aşkının bize ait olduğundan emin olmak için bunu herkes bilsin istiyordum.

Yaşadığımız her kötü şeyin başıma üşüşmesi çok sık olan bir şey değildi. Hatırlamaktan hoşlanmadığım şeyleri hatırlamamak konusunda iyiydim. Çok etkili bir şeylerin hafızamı tetiklemesi gerekirdi. Aynı sinsi sırıtışla Harry'nin yanında duran Lisa gibi bir şeyin mesela. Bu görüntü yalnızca onunla ilgili şeyleri değil; o zamanlar yaşanan rahatsız edici şeylerin hepsini yeniden duyumsatmıştı bana. Sadece Harry'nin bana yaptığı, söylediği kırıcı şeyler değil; benim yaptıklarım da zihnimde canlanıvermişti. Mükemmel bir insan değildim, bencildim ve kıskançtım. Bu iki özelliğim bana geçmişte hatırlamaktan hoşlanmadığım şeyler yaptırmıştı. Hatırlamaktan hoşlanmadığım ama yaptığıma da pişman olmadığım şeyler... Bencil ve kıskanç Olivia'nın verdiği kararların kötü olduğunu düşünmemiştim hiç, beni bir anlamda kötü bir insan yapan da buydu zaten.

Hiç yoktan tadım tuzum kaçmıştı ve bunun tek sorumlusu Lisa'ydı. Yine, yeniden.

"Herkes uyudu," Odayı yalnızca karşımdaki şöminenin ışığı aydınlattığından Brandon'ın yanıma geldiğini ancak o konuşunca fark edip irkildim. "William, Charlie'nin yanında. Nerede diye merak etme."

"Teşekkür ederim," dedim. Saatlerdir kendi düşüncelerimle baş başaydım, Willy'le ilgilenememiştim. Kendimle, duygu ve anılarımla olan meşguliyetim başka herhangi bir şeyi düşünmemi engellemişti. Brandon bana dolu bir bardak uzattı, içindekinin viski olduğunu kokusundan anladım. Onu alıp önümüzdeki sehbaya koydum.

"Biraz rahatlatır seni," dedi. "Uyumana yardım eder."

"Uyumak isteyen kim?" dedim gülmeye çalışarak. Brandon, bana uzattığı bardağın aynısını kafasına dikti. Sonra kendine yanında getirdiği şişeden bir bardak daha doldurdu. Ben benimkine dokunmadım, yalnızca bardağa gözlerimi diktim. Alevlerin kristale vurup kırılan ışıklarına dalıp gittim.

"Büyütecek ne var bunda? Altı üstü eskiden bir ara çıkmışlar, şimdi de aynı odada kalıyorlar." Ciddi mi diye ona baktığım anda bundan şüphe etmiş olduğuma kızdım, elbette ciddi değildi. Harry'e karşı olan hoşnutsuzluğunu dile getirmek için en ufak bir fırsatı dahi kaçırmazdı Brandon. O an konuşmam gereken son kişi oydu ama yanımda o vardı işte, hem de sadece o. Şikayetçi değildim, yalnız olmak daha katlanılmazdı.

"Ortak geçmişimiz kafamın etini yiyor," derken başımı ellerimin arasına aldım.

"Ortak geçmiş mi? O kadını tanıdığını bilmiyordum."

the other coin | #tlc2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin