3 yıl önce...
Bahar aylarında İzmir'i anlatmaya kelimeler yetmezdi. Güneş teni ısıtan sıcaklığıyla sizi selamlarken hafifçe esen rüzgar terlemenize müsaade etmezdi. Kordon boyunda çimlerde sevgilisiyle uzananlar, çiğdem-kola-muhabbet geleneğini sonuna kadar yaşatan kankalar, tonton yanaklarıyla ve giydikleri salaş giysileriyle banklarda oturan teyzeler... İzmir'de bahar bir başka güzeldi.
Üniversiteler ise bu güzel ayları şenlendirmek adına Bahar Şenliği adı verilen kutlamalar yapardı. Ege Üniversitesi'de bundan geri kalmamış ve harika konserler verecek birkaç ünlüyle anlaşmış, kampüsünde kutlama heyecanını yaşatıyordu. Öğrenciler ve her terfiden öğretmenler ellerinde içecekleri, açık büfe atıştırmalıkları ve son ses müzikle eğlencelerini yaşıyorlardı. Üç kişi hariç.
'' Hiçbir yere gidemezsin!''
Kollarını sıkı sıkı tutan adama en sert bakışlarını attı kız. Özenle yaptığı altın sarısı saçları şimdi karman çormandı. Gözlerinin dolmasını zar zor engellemeseydi eğer makyajı da saçlarıyla aynı kaderi paylaşıyor olacaktı. İçinde bir yerlerde hala ayakta duran sert kızı bulduğunda bakışları bu sefer daha sert bir hal aldı.
'' Bırak kolumu Cenk! '' diye tısladı dişlerinin arasından. Mavi gözleri kızıl damarların çerçevesine sığınmış, kirpikleri gözyaşlarını zincire vuran bir zebani gibi inatla kırpılmıyordu. İsteyince çok korkunç olduğunu biliyordu kız. İtinayla yaptırdığı badem tırnaklarını bir silah olarak bile kullanabilirdi fakat karşısındaki adam onu iyi tanıyordu. Kollarını sıkı sıkı tutmasının nedeni de onun karşı koymasını engellemek değil miydi zaten?
'' Yürü! '' diyerek iteledi kızı. Kız kendini kurtarmaya çalışsa da itelediği yöne doğru ilerliyor, her bir adımında kendini tutan ellerden kurtulmak için çırpınıyordu. Etrafta neredeyse kimse yoktu, herkes Bahar Şenliği alanındayken onlar olabildiğince uzakta hatta kampüsün arkasındaydılar. Hava henüz kararmamıştı. Bir umuttu kızın çırpınışları, biri geçebilirdi, biri duyabilirdi, biri ona yardım edebilirdi!
'' İmda- '' diyerek bağırıyordu ki kollarından biri serbest kalır kalmaz o kolu tutan el nefesini kesmişti. Ağzı tamamen kapanmışken burnu da neredeyse boğulmasını sağlayacak kadar az bir aralıktan nefes alıyordu.
'' Sakın Deniz! '' dedi arkasındaki adam onu kapmüsün bodrum girişine sürüklerken. Girişin ışıkları otomatik olarak açıldı. '' Sana beni bırakamazsın demiştim. Hesap vereceksin bana! '' diyerek devam etti tehtidine. Kızı bodrum girişine sokup merdivenlerden indirirken ışıklar bir bir yanmaya devam ediyordu. Cenk yangın hortumunun hemen yanındaki kapıdan içeri fırlatırcasına soktu kızı ve karanlık odanın ışığını açtı.
*
'' Anneciğim ben iyiyim, ev bulana kadar kalacağım zaten bu yurtta. '' dedi esmer kız telefona, sabrının sonunda gidip gelirken. Arkasındaki Bahar Şenliği alanından gelen sesler bir türlü azalmıyordu, o kadar da uzaklaşmıştı halbuki. Dümdüz siyah saçından önüne doğru düşen birkaç teli boştaki eliyle geriye doğru attı. Esmer tenine bu siyah saçlar ve inatla giydiği bol giyisiler o kadar yakışıyordu ki, özgünlüğü bir kilometre öteden farkediliyordu. Alandan gitgide uzaklaşıyor ve bir yandan annesini ferahlatmaya çalışırken diğer yandan göz ucuyla yeni kampüsünü tarıyordu.
'' Tamam anne, dolabımı kitler anahtarını da kendime ameliyatla dikerim. Hiç kimsecikler de kurcalayamaz böylece. Hatta- '' derken kafasını çevirdiği yönde dikkatini çeken birşey gördü kız. Bir kız ve bir erkek tartışıyor gibiydiler. Sarışın kızın göbeğinin üstünden bağladığı bordo-siyah kareli gömleği ve mini kot şortunun üzerine giydiği beyaz tişörtü taşıyan kusursuz fiziği o kadar dikkat çekiyordu ki bakmamak imkansızdı. Bakışlarını kaçırıp telefonda onunla konuşmaya çalışan annesine odaklamaya çalıştı kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN MASUMİYETİ / #WATTYS2020
Romance"Uzun süre gizli kalamayan üç şey vardır." demiş Buda. "Güneş, ay ve gerçekler." Geceyi gölgeleyen sis perdesi ortadan kalktığında, güneş bütün çıplaklığıyla yüzüme vurduğunda gözlerimi kapatıyorum. Çünkü gerçeğin ortaya çıkmasından çok korkuyorum. ...