Ülkemizde ki kadınlığı özetleyen şarkı bilen bilir bu şarkının hikayesini; küçücük kız çocuğunu bir kaç koyuna verirler onu isteyen adama mal gibi ne kadar acı değil mi?
Gün gelir ünzileler biter,erenler ölmez, özgecanlar yakılmaz,ecrinler kaçırılmaz umarım.Başladığınız tarih ve saat?
Sahiden neydi özgürlük? Nefes alabildiğini hissetmek mi? Yoksa etrafına örülen duvarların içine kendini özgür hissetmeye zorunda bırakılmak mı?
Bana göre etrafıma örülen o duvarları yıkıp geçmek kendi isteğimle ördüğüm duvarları,sınırları belirmekdi.Başkaların yaptığı ve sağladığı benim için belirlediği sınırlar özgürlükden çıkmıştır ,ben bu duruma "modern kölelik"diyordum.Benim "özgürkük" kavramım burada ki insanlara göre baya yanlıştı.Onların zaten lügatında hür olmak diye bir şey yoktu anca kadınlar evde oturacak,yemek yapacak gerekirse adamın ayağını bile yıkayacakdı ve erkekler ise çalışamaya mahkumdu.Bizim hür'lük anlayışımız bu kadardı işte beynimize aşılanan şeylerden kurtulamıyorduk çünkü erkeklerin rahatına geliyordu bu durum öyle değil mi ? Kadınların fikirleri önemsizleştirilmiştir bizim topraklarda.
Canım yanıyordu ruhumun derinliklerinde olan acılar ise günyüzüne çıkmıştı ve ben önleyemiyordum.Bedenimde cok acıyordu hele merdivenlerden yuvarlanmamdan sonra babamın vurduğu yerler daha kötü olmuştu.Yavaşça yataktan kalktım tabi ne kadar kalkmak denirse ,biraz hareket edebilecek kadar doğruldum .Yan tarafda ki çekmeceden yara kremini aldım zaten bu kremide beni seven tek kişi şoför vermişti o olmasaydı vücudumda ki hiçbir yaralar düzgünce geçmezdi. Yatakda zorda olsa üstümde ki kıyafetleri çıkardım bacaklarımda ki morluklar çoğalmıştı ve bazı yerler sürtmeden dolayı kanamıştı sadece bir gün vücudum yara almasan geçsin bir gün ya fazla bir şey istemiyorum ki.Kremi ilk baş bacaklarıma sürdüm çok dokunamasamda hafif hafif sürdüm, ama kollarım çok kötü olmuştu oraya kremi sürerken acıdan yine gözyaşlarım beni terk etmişti
Bir zamanlar bende ruhumun özgürlüğe kavuşması için nefesimi kesmeyi düşünmüştüm,ama bu kadar acımasız değildim.Ölerek bu insandan bile sayılmayanlara istediklerini vermeyi hiç ama hiç istemiyordum,gücümün yettiği kadar direnecektim. Böyle diyordum ama şuradan su bile almaya zor gidiyordum ne ironi ama. Ah canım annem ne kadar da aptalmış sırf sevdiği adam erkek çocuk seviyor diye bedeni güçsüzde olsa 4 çocuk doğurmuş .Sevdiği adam beni sevmiyo diye bana kin güden anam.Heyecanlarını altüst etmem de zaten ayrı bir konu.Hayatın kötü şakalarına hangimiz maruz kalmadık ki? her seferinde toprağın altına sokmaya çalışıyor ve beceriyorda.Kırıp dökmeye gerek yokmuş,sesseizce kabullenip devam etmeyi öğrenmek gerekirmiş olmuyorsa zorlamanın anlamı yokmuş.Ama ben sınırları zorlamayu severim ,hemen her şeyi kabullenemem ,kırarım da dökerim de beni bu denli parçalamışlarken.
Annem beni böyle görse mutluluktan havalara uçardı hatta babamla oturur bu şaheser'i hakkında konuşurlardı.Aşağı inmek istemiyordum tekrar dövmesinden korkuyorum.Aşağı inmek yerine odamda kalabilirdim aç kalmaya da alışıkdım zaten bütün ihtiyaçlarımı karşılıyabileceğim bir banyoda var . Ki beni görmeseler bile akıllarına gelmiyeciğime bahse girerim.Kremin kapağını kapattıkdan sonra ,çıkardığım kıyafetleri ayağımla sürüye sürüye kirli sepetinin yanına getirdim yere eğilip almak yerine orada bıraktım nede olsa yine ben alıcaktım.Aklıma kapımı kitlemediğim geldi hızlıca odamın kapasına gittim ve kitledim nolur nolmaz değil mi? Umarım bugün normal şekilde atlatırdım. Derler ya hani " gözler kalbin aynasıdır"diye şu an o kadar iyi anlıyordum ki bu sözü ,o gözler tekrar aklıma gelince ürperdim.Öldürme arzusuyla dolmuş o gözleri hiç bir zaman unutamayacaktım galiba.Dolapdan yeni kıyafetler çıkardım ve hemen üstüme geçirdim yavaş yavaş camın yanında ki koltuğa gittim hemen oturmuştum canım çok acımıştı.Camdan dışarıyı izlemeye başladım gözüm bahçede ki salıncağa kaydı sırf ben doğucam diye babamın elleriyle yaptığa salıncağa,bir keresinde salıncağa binmek yaklaştığımda çok emindim etrafda kimse yoktu ben tam salıncağa oturmuştum ki babam bahçe kapısından girmişti allahın işi işte.Beni orda öylece otururken gördüğünde kan beynine sıçramıştı galiba adam haklı o salıncağı erkek sandığı çocuğuna yapmıştı tabi kin güttüğü çocuk binince benden bir kere daha nefret etmişti.O gün güzel bir dayak yemiştim daha sekiz yaşında yerde kanlar içinde kalasaya kadar dövmüştü yetmemiş iki gün aç bırakmıştı nefreti yüzünden bu kadar ileri gidebilecek biri işte.Eski anılarım birer canlı olsaydı şimdiye kadar katil olmuştum.
Aklıma sezen aksu'nun ünzile şarkısı geldi; Ünzile çok ufak yaşta evlendirilmiştir. Evleneceği kişiyi görücüler seçmiş, birkaç koyun karşılığı isteyen kişiye ufak yaşta teslim edilmiştir. Ufak yaşta gördüğü baskıdan dolayı artık kendine çizilmiş kadere razı gelmiştir. Olaylara ses çıkartamamaktır. Gördüğü baskı ve yaşam biçimi onu dünyanın sadece kötü olduğuna inandırmıştır ne kadar çok benziyor değil mi hayatlarımız.Kimimiz ya para karşılığında kimimiz bir koyun karşılığında satılıyoruz kim bilir ne çığlıklar yükselmiştir göğe kahkahaların yerine, tatlı kıkırdamaların gülüşlerin yerini ne zaman acı çığlıklar aldı ?Ben söyliyeyim sayamayacığımız kadar uzun zaman olmuştur.Biz ne zaman alıştık ölüm haberlerine?Yine uzun zaman oldu yine sayamacağımız kadar çok...
Gökyüzüne dalmış boş bakışlarla bakarken kapının tıklatılmasıyla kendime geldim büyük aptalın bağırmasını duyunca yine bir şey olduğunu anladım"bak hele bak kapılar kilitlemeler falan noluyoruz kız hayırdır"bir yandan bağırıyo bir yandan kapıya vuruyordu aptal kırıcaktı az kaldı."Ne var ne istiyosun yine allahın cezası" allahın cezasını duyamayacağı şekilde söylemiştim bir de onun dırdırını çekemem ben şimdi ,söylediği şeyle kanım çekilmişti adeta"kalk hazırlan kız müstakbel kocanla yüzük takılacak bugün "dedikten sonra kahkaha atarak gitti .Babam dediğini yapmıştı cidden artık inanmak istemiyordum,nolur kabus olsun nolur ,gözyaşlarım sicim gibi akmaya başlamıştı yeniden .Gerçek olmasın istiyordum ben...ben bu kadar çok fazla zor bir şey istemiyordum ki sadece normal bir hayatım olsun istiyordum 60 yaşında biriyle evlenmek istemiyordum, baba evinde her gün dayak yiyecek olsam bile evlenmeyeyim sevilmesemde olurdu.
Üstümde ki pantolon ve kazakla aşağı indim hazırlanmam gerekiyosa kefenimi giymem yeterliydi.Etrafda tanımadığım bir sürü çalışan vardı oradan oraya koşuşturuyolardı beklediğim görüntüydü lâkin bu kadar beklemiyordum.Salona girdiğimde ise tanımadığım galiba erkek tarafıydı beni şöyle bir süzdükten sonra onaylamaz bakışlarla kafalarını iki yana salladılar aman sizin onayınıza ne ihtiyacım vardı bilemezsiniz.İçlerinden bir kadın çokda yaşlı denemez aslında"bu mu gelin aman pekde paspal nuray kız gelin diye diye bunu mu buldun önümüze iki kaşık yemek yapıp koymaz bu" sanki ben kaçmışım gibi konuşması yok mu gelde öldürme daha fazla susmayarak konuştum"pardon siz kimsiniz ve kaç yaşındasınız" kadın şaşırmıştı galiba böyle bir şey dememi beklemiyordu sonunda agzını açarak bana cevap verdi"kızıyım en küçük kızı ve 44 yaşındayım" oha bu bunak adam düşündüğümen daha yaşlı lan gelin değil bakıcı aradıkları kesin "peki benim kaç yaşında olduğumu biliyor musunuz?" kafasını iki yana salladı tabi bilmezdi"21 yaşındayım neredeyse çocuğunuz yaşındayım bu adamın torunu yaşındayım bana yazık değil mi dedem yaşında biriyle evleniyorum" ilk baş şaşırsalarda kendilerinin hemen topladılar başka bir kadın söze girerek"hepimiz o yaşta birileriyle evlendik merak etme alışırsın bir şeycik olmaz" bu kadardı işte duyarlılık, çocukları yaşında biriyle babalarını evlendirmeleri gibi .Çok normalmiş gibi kadını hepsi onaylamıştı biride çıkıp dememişti ki çok küçük olmaz bu iş diye.Ağlaya ağlaya geri tekrar odama çıktım ne derlerse desinler umrumda değil onlarda bana öyle yapmıştı çünkü.
O kadar çok ağlamştım ki bitkin düşmüştüm.Büyük aptal beni hazırlanmamış görünce hayret etmişti"ben sana demedim mi hazırlan diye keyfin bilir hesabı babana verirsin" bugün sadece bugün dayak yemek istemediğim için dolaptan dümdüz siyah bir elbise çıkarmıştım.Aptal "hazırlandıktan sonra aşağı gel "diyerek gitmişti bende hızlıca elbiseyi giydim ve aşağı indim.Büyük salona geçince herkes şaşmıştı bende olsam bende şaşırırdım gözaltlarım hem şişmiş hem kızarmıştı saçlarım taranmamış ve üstümde simsiyah elbise vardı.Babamın gözleri yine ateş saçıyordu ama rezillik çıkmasun diye bir şey yapmıyordu.MÜSTAKBEL KOCAMIN yanına geçtim elinde bastonuyla duruyordu bir ayağı çukurda ama daha neyle uğraşıyor.Ailenin büyüğü gelerek yüzükleri taktı dualar edildi mutluluklar dilendi ama bilmiyolardı ki benim hayallerime zincir takıldığını ...
Bende Amineysem bu evde daha fazla duramazdım bu gece kesin gidiyordum.Planım aslında çok basitti herkes uyuyunca gece yarısı gidicektim,bekle beni özgürlüğüm geliyorum bu sefer.
Umarım sevmişsinizdir bölümü.
Yanlışlarım var ise affola .
Voteleyerek ve yorum yaparak bana destek olur musunuz?
Kendinize minnoş bakın bana lazımsınız siz 💛
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKÂR
أدب المراهقينÖzgürlük;sekiz harf milyonlarca engel değil miydi bizim için? Yıllarca kendini korup kollamaya çalışmış ,özgürlüğü için didinmiş Amine; Istenmemeye alışmış,kendi ateşinde yanan Alp Gelin hep birlikte bakalım ne pahasına olursa olsun o güzel mücadele...