E

298 44 9
                                    

Mayıs'ın 5'i / seoul

Günlerden ölüm perşembesi. Aylardan mayıs. Hastanenin; uzun, soğuk, buram buram matem kokan alacaklı olduğum koridorundayım. Elimde güller, dokuz numaralı kapının önünde dikiliyoruz şimdi; ayaklarımın kesilen dermanı, günlerce uykusuz kalan irislerim, titreyen ellerim ve ben öylece dikiliyoruz işte kapıda. Siliyorum gözyaşlarımı boşta kalan elimle.
"Hadi taehyung" diyorum. "Bekletme aşığını"
Ve giriyorum içeriye. Matemi taşıyan koridorun aksine, Gül kokuyor sevgilimin odası. Koridorun boş duvarlarının aksine kocaman gülümsediğimiz fotoğraflar süslüyor hastane kokan duvarları. Ah sevgilimin odası nede güzel, o incecik ruhunu nede güzel serpmiş şu dört duvar arasına...

Derken gözlerim onu buluyor, uyuyor. Oysa söz vermişti yarım saat önce.

"Git gel sevgilim, söz uyumayacağım güllerimi bekleyeceğim. Hem çok uyudum bu günlerde" demişti.

Gözlerim doluyor.

"Güllerin geldi gül kokulum uyan hadi"

demek istiyorum fakat diyemiyor aksine sertçe yutkunuyorum. Sonrasında sevgilimi şimdilerde beyaza ev sahipliği yapan gül kırmızısı dudaklarından öpüp uyandırdığım günleri tahayyür ediyorum. Yutkunamıyorum. Ayaklarım titriyor, küçücük olmuşum bu günlerde azalıyorum. Gözlerim gül kokulumda, nede güzel uyuyor. Koluna kayıyor irislerim yine bir serum. Ondandır uyuması diyorum kendi kendime, yoksa bilirim beni ve gülleri bekler sevgilim. Bırakmadan gülleri iyice yanına yaklaşıyorum güzelimin. Ah tanrım yine öpmeye doyamadığım alnı terlemiş, boncuk boncuk terler işlemiş süt beyazı tenine. Hemen sağda duran masaya gülleri bırakıyorum.

Beyaz mendili alıyor ve usul usul gezdiriyorum yüzünde.
Gözlerim doluyor.

Sevgilim hasta olunca terlemem normal değil mi? iyileşince geçicek değil mi?

Nefesim gelmiyor.
Ellerim sevgilimin saçlarına gidiyor. Olmayan saçlarına.

Aşkım şimdi ben kazıttım ya saçlarımı, iyileşince uzayacak değilmi? beni böylede beğenirsin değilmi?

Ellerim titriyor.
Dudaklarında gezdiriyorum uyuşan parmaklarımı.

Taehyung sevgilim, dudaklarım çok kuruyor su verir misin?

Küçücük bir hıçkırık kaçıyor dudaklarımdan.

Hemencecik siliyorum gözyaşlarımı, tam o sırada, güzel gözlerini açıyor gül kokulum.

Sevgilim kirpiklerim dökülüyor, ilacı yokmu? yoksa çok çirkin olacağım.

Kahvenin en güzeli gözlerini yavaş yavaş gezdiriyor yüzümde. Gülümsüyor, daha doğrusu gülümsemeye çalışıyor. Alnından öpüyorum.

"Ne güzel gülüyorsun öyle"

diyiveriyorum kokusunu mahpus ederken ciğerlerime.

"Güllerim nerede?" Diye soruyor telaşlı telaşlı. Ayaklandığım sırada doğrulmaya çalışıyor güzelim. 1, 2, 3 derken doğrulamıyor. Gözleri doluyor, sırf görmeyeyim diye ağzını kocaman açmış ya, gülümseyip tavşan dişlerini gösteriyor ama farkındayım anlıyorum. Acıya dayanamıyor benim güzelim.
Çok geçmeden şafağım bildiğim belini kucaklıyorum. Ellerini dahi boynuma saramıyor ki hasta yatağının iki yanına düşüyor elleri  tıpkı, tıpkı bir oyuncak bebek misali. Yetiyor ya bu bana, zira deli gibi yüzümü onun mis kokulu boynuna gömüyor çocuk gibi sesli sesli ağlamaya başlıyorum. Tanrım oda ağlıyor, ikimizde hasta yatağında hıçkıra hıçkıra ağlıyoruz.
İyice başımı boynuna gömdüğüm sırada konuşuyor güzeller güzelim.

"Ş-şey sevgilim, ellerim ben-"

Getiremiyor devamını fakat anlıyorum, sarılmak istiyor bana ama yapamıyor. İncececik belinde olan ellerim nazikçe tutuyor kollarını. Öyle dikkatliyim ki, bide ben yakarım küçüğümün canını diye aklım çıkıyor. Sedyenin iki yanında öylece duran kollarını boynuma doluyorum. Sessizce izliyor beni, gözleri kıpkırmızı. Sonrasında gülümsüyor, acı bir gülümseme.
"Şimdi sende sarıl bana tam olsun" der gibi bakıyor, anlıyorum ve beline sarıyorum ellerimi takrar. Sarılıyoruz. Yeniden başımı yuva bildiğim boynuna gömdüğüm sırada, doktorun söyledikleri hain bir şimşek misali çakıyor hafızama.

"Önce yorulucak sonra hareket etmek istiycek fakat sanki ona ait değilmiş gibi bedeni güçsüz düşücek ve hatta hareket dahi edemeyecek. Bazenleri gücü yetmeyecek"

Zira gücü yetmiyor güzelimin, benim kıyamadığım güzelimin bana sarılmaya gücü yetmiyor. Daha fazla sarılıyorum ona. Hıçkırıklarımız yerini iniltilere bırakıyor sonrasında nefes seslerimiz sarıyor odayı fakat sevgilimin nefesleri düzenli, anlıyorum uyuya kalıyor.

 𝙌𝙪𝙞𝙚𝙩 𝘼𝙧𝙩 | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin