Bölüm 2- Kirli Şeyler
Φ
Çıplak göğsüm üzerinde dolaşan ufak dokunuşlar ile güne merhaba derken gözlerimi göreceğim manzaradan daha fazla mahrum bırakmak istemeyerek yavaşça araladım göz kapaklarımı.
Kafasını tek dirseği üzerine yaslayan ve bedenimin üzerinde tur atan elin sahibi, çimen yeşili gözleriyle bu sefer de yüzümü turlarken yavaşça gülümsedi. "Günaydın uykucu."
"Günaydın." Hırıltılı ve boğuk çıkan sesimi düzeltmek adına yavaşça öksürdüm. Perdesi açılmış camdan süzülen ışık huzmesi gözlerimi alırken yavaşça kırptım onları. Henüz daha aydınlığa alışamamış gözlerimi pencereden ayırıp yeşilliklerin sahibine çevirdim. "Sanırım kahvaltını hazırlamak için biraz geç kaldım."
"Aslında," Sinsice gülümseyerek gözleriyle tekrar süzdü bedenimi. "Ben yiyeceğimi yedim sayılır."
Yarım ağız sırıtırken istemeyerek de olsa yavaşça doğrulup yataktan kalktım. Biri odaya pat diye dalmadan etrafı toplasam iyi olacaktı. Yoksa yine çok saçma bir şekilde basılacak ve dalga malzemesi olacaktık. Özellikle de Salvatore'a. İşkence görmeyi onun ağzına düşmeye yeğlerdim. Tanrı herkesi o insan kılığındaki şeytandan korusun.
Amen.
Ben kalkar kalkmaz açılan boşluğa doğru yüz üstü uzanan ve çaprazladığı kolları üzerine çenesi dayayan Julian, bir an olsun gözlerini benden ayırmamakta kararlı gibiydi. Alışık olduğum bu duruma hiçbir tepki vermeyerek kenarda duran gömleğimi alarak üzerime geçirdim ve düğmelerini yavaşça iliklerden yürüyerek pencerenin önüne geçtim. Dışarıdaki sessizliğe bakılırsa düşündüğüm kadar geç uyanmamıştım. Muhtemelen çektiği kaliteli uykudan sonra Julian erken kalkmıştı.
"Bugünkü planımız nedir sevgili Daewon?"
Yüzümü tekrar ona doğru döndüm ve birkaç adım atarak yatağa yanaştım. "Planımız değil, planım. Şansa bak ki bugün izin günüm ve benim de yapacak birkaç işim var."
Kaşlarını çatarken yatmaktan vazgeçerek yatakta dizleri üzerinde doğruldu. "Bir izin günün olduğunu bilmiyordum. Hem neymiş o özel işler? Benden önde mi tutuyorsun onları?"
"Öncelikle," Yatağa ellerimi dayayarak yavaşça Julian'ın yüzüne doğru eğildim. "İzin günlerim dahil her günüm seninle geçtiği için böyle bir şeyi bilmemen normal. İkinci olarak da, özel işlerin anlamı kişiye özel olmasıdır ve hayır, hiçbir şeyi senden önde tutmuyorum." Burnumu burnuna sürterek geriye çekildim. "Çok sürmez zaten. Tabii seni özlerim diyorsan farklı."
Bana, boynuzum var demişim gibi bakınca omzumu silkerek geriye doğru adımladım. "Şansını kaybettin hayatım."
"Hayatım? Eww, hangi devirde yaşıyorsun sen Daewon?"
"Sen hangisindeysen ben de orada yaşarım hayatım." Eğilerek reverans yaptım ve tekrar doğrulurken, "Kaçtım ben." diyerek çıkışa yürüdüm.
Ardımdan kapıyı kapatmadan önce ise, "Bunları akşam konuşacağız!" dediğini duydum fakat geriye dönmedim.
Φ
"Bir çözüm bulabildin mi?"
Umutsuz gözlerini bu sefer saklama gereği bile duymadan yüzüme bakarak kafasını iki yana salladı. "Üzgünüm ama elimde türünün örneği olarak sadece sen varsın ve bu hiç yardımcı olmuyor."
Nefesimi sıkıntıyla dışarı üfleyerek oturduğum koltuktan kalktım. "Yalnızca ben kalmış olamam değil mi? Yani benden başkaları da vardır mutlaka."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anathema
ФэнтезиHayatlarında yalnızca bir kez aşık olan kurtlardan Daewon, türünün lanetini de beraberinde taşıyordur.