Bölüm 3- Ne oluyor?Φ
Gözümün önünde yaşanan sahneye tek gözüm seğirirken bakmak beni oldukça zorluyordu fakat en kötüsü de buna maruz kalan kişi yalnızca ben değildim. Kalbime söz geçiremiyordum. Zaten son zamanlarda gittikçe kötüye giden durumum, şu anda olduğum yere bayılmam için adeta bana işkence ediyordu ama ben direnmeye devam ediyordum.
Belki de istenileni yapmalı ve gözlerimi kapatıp ebediyetle kucaklaşmalıydım. Yine de ardımda onu bırakacak olma düşüncesi daha korkunç geliyordu. Bu yüzden bunca zaman sabretmiştim zaten. İvan Amca türümden birine göre gayet iyi dayandığımı hatta bunun neredeyse imkansız olduğunu her defasında belirtmekten çekinmiyordu.
Bunları söylemesi bir işe yaramıyordu lakin.
Hiç aşık olmamam gereken birine tutulmuştum ve işin kötü tarafı onun da bana karşı neredeyse aynı şeyleri hissettiğinden emindim.
Neredeyse diyordum çünkü şu anda tanık olduğum görüntüyü ona yakıştıramıyordum. Aynı şeyleri hissediyorsak şayet, onun da acı çekmesi gerekirdi. Gözümün önünde başkaları ile oldukça samimi bir şekilde konuşması değil.
"Senin için zor olmalı."
Salvatore'a cevap verme gereği duymayarak olduğum yerde gözlerimi kırpmadan izlemeye devam ettim. Onun da cevap beklemediğinin farkındaydım zaten.
"Bak, biliyorum, pek iyi geçinebildiğimiz söylenemez ama," diyerek dikkatimi bir süreliğine üzerine çekti. "Yine de ikiniz de benim için aynı salaklarsınız ve ben kardeşim olan bu salağın daha fazla yanlış yapmasına müsaade edemem. Aranızda neler geçtiği beni ilgilendirmez fakat eylemlerinizin sonuçları hepimizi etkiliyor. Ya kendinize gelin," Bana kısa bir bakış attıktan sonra Julian'a dönerek kaşlarını çattı. "Ya da ben getireyim."
"Destek konuşması için teşekkürler ama bizim aramızda bir şeylerin olduğu yok." Hepsi sadece benim yanlış anlamalarımdan ibaret.
"Sizinle uğraşılmaz."
Arkasını dönüp gitti ve ben de daha fazla orada durmak istemeyerek Julian'ın olduğu tarafa yürümeye başladım. Aramızda her ne geçerse geçsin o yine de benim efendimdi ve hayır, gurursuz değildim. Sadece acınası durumda olan bir aşıktım.
"Kılıç talimi yapmalısınız efendim."
Bana dönüp bakma ihtiyacı bile duymadan, "Gerekiyor mu?" diyerek dikkatini tekrar konuştuğu kıza verdi.
Çenem kendiliğinden kasılırken arkamdaki elimi yumruk yaparak burnumdan nefes aldım. "Babanız öyle istiyor, efendim."
Sanki çok önemli bir konuşmayı bölmüşüm gibi nefesini sıkıntıyla üfleyerek bana döndü. "Tamam, sen gidebilirsin. Birazdan geleceğim."
Sesindeki soğukluk tüylerimi diken diken ederken sakin kalmak adına çabaladım. Bana böyle davranmasını hak etmemiştim fakat yine de bu umurunda değilmiş gibi görünüyordu. Sanki diğer hizmetkarlarından bir farkım yokmuş, öylesine biriymişim gibi. Oyunu böyle oynamak istiyorsa tamam, onun kurallarıyla hareket ederdim ben de.
"Hemen şimdi geliyorsunuz efendim."
Kızgın bakışları ile bana bakarken, az önce bana attığı soğuk bakışların on mislini ona yolluyordum. Karşımda o değil de sanki bir tehdit varmış gibi sert ve buz gibi. Bir an irkilir gibi olsa da kendini hızlıca toparladı.
"Bu güzel sohbetin devamını sonra getirelim lütfen, leydim." Kızın elini avucuna alıp üzerine ufak bir öpücük kondurdu ve karşısında eriyen kız ise hafifçe kıkırdayarak arkasını dönüp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anathema
FantastikHayatlarında yalnızca bir kez aşık olan kurtlardan Daewon, türünün lanetini de beraberinde taşıyordur.