Arabanın önüne doğru ilerleyip ensesini kaşıyan Doruğu izledim birkaç saniye.Ani bir şekilde bana doğru dönüp iki büyük adımda tam önümde durdu ve yanaklarımı elleri arasına alıp gözlerimin içine baktı, daha önceleri Dorukla hep yakın olurduk ve ben hiç garipsemez idim fakat şuan yüzlerimiz gereğinden fazla yakındı bu yüzden de gergin hissediyordum. Gözlerini benden ayırmadan normal tuttuğu ses tonuyla "Niye yapıyorsun bunu?" diye sordu. Hiçbir şey demedim sadece sustum, ellerini yanaklarımdan omuzlarıma indirip beni hafifçe sarstı ve sesini biraz yükselterek konuşmaya başladı, "O şerefsizin evine nasıl gidebilirsin, kendine hiç mi saygın yok.. Nasıl hiçbir şey olmamış gibi ona güle bilirsin, nasıl onunla oturup kahve içebilirsin, ONA NASIL SARILABİLİRSİN EVREN." Son cümlesinde beni omuzlarımdan ittirip bir adım geri gitmişti ve sesini fazlasıyla yükseltmişti, Kılıcın evine gittiğimi nereden biliyordu ki ve kahve içtiğimizi nereden çıkarmıştı? Öyle soğuk bakıyordu ki gözlerime ürperdiğimi hissettim, zar zor cevap vermek için ağzımı açtığımda işaret parmağını kaldırıp daha konuşmadan susmamı sağladı anlaşılan beni dinlemeyecekti. "Kılıcı aradığımda ve seni sorduğumda bana ne dedi biliyor musun...?" Cümlesini devam ettirmeden sustuğunda merakım ikiye katlandı ve başımı çabucak konuşması için olumsuz anlamda salladım. "Onu aldattığımı bildiği halde bana çok güzel ve unutamayacağım şekilde veda etti o anları düşündükçe onu aldattığım için üzülüyorum ama buna deydi... Ve bir sürü şey daha anlattı sarılarak oturup sohbet ettiğinizi gülerek kahve içtiğinizi, seni nasıl öptüğünü.." Başımın döndüğünü hissettim ve yere bakmaya başladım Kılıç neden böyle bir şey demişti Doruk her şeyi yanlış anlamıştı fakat yanlış anlamakta haklıydı Kılıç anlattığı şeyleri zaten yanlış anlaşılması için anlatmıştı, ama neden, Doruğu neden kıskandırmak istemişti. "Sana neden bunları anlattı?" diye sorduğumda hayal kırıklığıyla bana baktı "bilmememi mi isterdin.?" kafamı yerden kaldırıp gözlerinin içine baktım kötüydüm konuşacak halim yoktu ama anlatmak zorundaydım, kendime gelmek zorundaydım. "Hayır aptal, Kılıç sana ne gibi şeyler anlattı bilmiyorum ama onun anlattıklarını unut ve sesini kesip beni dinle..O eve gittim çünkü ne benim evimde nede dışarıda istediğim gibi bağırıp çağırabilirdim, seni kandıracak değilim onu çok sevdiğimi biliyorsun hemen anladığımı belli etmeyecektim ama başarılı olamadım eve girdikten beş dakika sonra ağlamaya başladım ve öğrendiğimi anladı oda, bana sarıldı beni sevdiğini söyledi ve beni öptü sonra ben kendime gelince bağırıp çağırdım her şeyin bittiğini söyledim ve evden çıktım sonrada seninle her zaman gittiğimiz yere gidip saatlerce boş boş oturdum, ona ne unutamayacağı dakikalar yaşattım nede onu öptüm." Derin bir nefes alıp sustum enerjimin tümünü bu konuşmaya harcamıştım ve şuan yolun ortasına oturmak istiyordum çaresizlik göz yaşlarım tekrar belirdiğinde artık ayakta kalmak istemedim ve arabaya doğru bir adım attım, Doruk koca bir adım atıp bana sıkıca sarıldı bir elini kafamın arkasına koyup omuzuna yasladığında oracıkta uyumak istedim ayakta olmamız umurumda değildi. "eve gitmek istiyorum" dediğimde beni belimden destekleyerek arabaya yürüttü ve koltuğuma oturtturdu kemerimi bağladıktan sonra kapımı kapatıp şoför koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı. Kafamı cama yaslayıp gözlerimi kapadım, yaklaşık bir kaç dakika sonra Doruk adımı söyledi ama tepki vermek istemedim oda uyuduğumu sanıp konuşmaya başladı. "Özür dilerim sana bağırdığım için, o pisliğe inandığım için, sana değersiz hissettirdiğim için ve en önemlisi seni sevdiğim için..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNAT
ChickLitAldatılmak ne de kolay bir kelime kahrolmak ruhunun ölmesi ve biR çok şeye daha eş değer aslında. ben şuan nasıl aldatıldığımı izliyorum mesela o kızın saçlarını nasıl okşadığı nasıl gülümsediğini, nasıl sarıldığını izliyorum yüreğim uyuşuk sanki hi...