Sabah terler içinde uyandığımda saat 8.45'ti.Hemen kısa bir duş alarak üstüme siyah tişötümü altınada gri eşofmanımı giyerek odamdan çıktım.Kahvaltıya indiğimde bizimkiler her zamanki masada oturuyorlardı.Hemen kendime tepsi hazırlayarak yanlarına gittim.
Erkekler kendi aralarında muhabbet ederken bilge kahvaltısını yapıyordu. Bilgeye yaklaşarak
"Günaydın" dedim erkeklerde geldiğimi görünce muhabbeti kesip bana baktılar.Onlarda bana "günaydın" dedikten sonra sohbetlerine geri döndüler.
Bugün benim doktorla konuşmam gerektiği için onlara da haber verip piskiyatri Uğur Beyin odasının yolunu tuttum.Kapıya gelince iki kez tıklattım ve içeriden gel komutuyla içeri girdim.
Uğur Bey beni görünce "Oo Yekta uzun süredir gelmiyordun iyileşmeye başladığını düşünmüştüm." İyileşmek mi ben daha da kötüye gidiyordum."Aslında bende durumum hakkında konuşmaya gelmiştim.Yani şöyle ki benim iyileşmem gereken yerde ben daha da kötüye gitmeye başladım. Kabuslarım çoğaldı artık kan ter içinde uyanıyorum her sabah acaba yeni başladığım ilaçlar yan etki mi yapıyor diye sormaya gelmiştim"
tek nefeste bütün derdimi anlattım. Uğur Bey biraz düşündükten sonra bilgisayarından bir şeylere baktı.Geçen dakikaların ardından bir anda ayağa kalktı "ilaçlarının nasıl olduğunu hatırlıyor musun?" diye sordu.Kafamı evet anlamında salladım ve koridora fırlayan Uğur Beyin peşinden gittim.
Odamın kapısına geldiğimde kapıyı açmam için bana işaret yaptı.Geçte olsa algılayıp kapımı açtım.Sabah kahvaltıya ilaç saatinden önce indiğim için hemşire ilaçlarımı odama bırakmıştı.Uğur Bey ilaçlara biraz bakıp emin olduktan sonra konuşmaya başladı
"Bu ilaçlar benim sana yazdığım ilaçlar değil ve kontrollerime göre sana benden başka kimse ilaç yazmamış ben bu ilaçları alıp labaratuvardaki bir arkadaşıma göndereceğim sonuçlar gelene kadar sakın bu ilaçlardan içme klozete atıp sifona bas anladığım kadarıyla bu ilaçların senin vücuduna girmemesi lazımdı.Bu işte bir bit yeniği var tam emin olmamakla birlikte bu hapların vücuda alınması sonucu
organlara zarar verebilir sen benden haber bekle" dedi mendile sardığı hapları alarak ve ardında ağzı bir karış açık bir ben bırakarak odadan çıktı.Bense saatler sonra kafamda soru işaretleriyle hâlâ olayı anlamamış bir şekilde odamın ortasında otururken kapım çaldı.Yavaşça oturduğum yerden kalkarak kapıya yöneldim.Akşam yemeği saati olduğu için bilge yemek yemeye çağırmaya gelmişti.Bilgeyi gönderip kısa bir duşa girdim bizimkilere belli etmicektim.Henüz kesinleşmemişken onları endişelendirmeye gerek yoktu.
Üstüme de kırmızı sweetimi ve lacivert taytımı giyerek hiç bir şey olmamış gibi yemekhaneye bizimkilerin yanına gittim.
Akşam yemeğimi alıp masaya oturdum, aklım Uğur Beyin dediklerindeydi.Kim benim iyileşmememi isterdi ki. Aklıma kimse gelmiyordu.Ya da belki de Uğur Bey yanılıyordur.Umarım yanılıyordur eğer yanılmıyorsa bir düşmanım yakınımda demekti.
Düşüncelerimden sıyrılıp masadakilerin muhabbettini dinlemeye başladım. İştahım olmadığı için fazla yemek yememiştim.
Diğerleride yemeklerini bitirdiğinde hava almaya bahçeye çıktık.Gün içinde ne yaptığımızı,burada zamanın nasıl geçtiğini filan konuştuk.Ben konuşurken herkes tuhaf tuhaf yüzüme baktı. Burnumda bir ıslaklık hissettim ellimi burnuma götürdüğümde kan geldiğini anladım.Herkes anlamaz gözlerle bana bakıyordu.Bende söylemekten zarar gelmiyeceğini düşünerek onlara Uğur Beyin söylediklerini söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'ALACAGÖK
Teen FictionOkyanusta ölmez de insan,bir kaşık "SEVDA"da boğulur.♥ CEMAL SÜREYA