"Ev soğudu Bay Kim."
Omuzlarıma bırakılan hırka ile başımı okuduğum kitaptan kaldırıp yardımcım Eunji'ye dönmüştüm. Üstünde yamalı pelerini, muhtemelen gitmek için izin almaya gelmişti.
"Teşekkür ederim Eunji. Çıkıyor musun?"
"Söylediğiniz odayı temizledim, çamaşırlarınızı yıkadım ve akşam yemeğinizi pişirdim efendim." başını sallayıp açık kahverengi perçemlerinden bir tutamın alnına düşmesine izin verdi.
Dilimi kuruyan dudaklarımda gezdirip yerimi kaybetmemek adına ayracımı yerleştirdim kitabımın arasına. Gözlerimi tekrar Eunji'ye dikip hafifçe gülümsedim. Muhtemelen parası anca buna yettiği için üstüne fazlaca bol gelen eski pelerin, çantasını taşıdığı narin ellerini saklıyordu. Yine de mutlu görülüyordu Eunji, her zaman olduğu gibi.
"Pekala. Hava iyice karardı. Yalnız gidebilecek misin?"
"Hayır-Evet! Yani-"
Kaşlarımı kaldırıp onun bu sevimli halini izlerken kitabımı masamın köşesine koyup arkama yaslanmıştım. Saatlerdir masama eğilmemin acısı yavaş yavaş çıkıyordu. Açıklama yapmak için kalkan telaşlı elleri, anlamsız hareketler sergilemeye başlayınca gülümseyip başımı sağa sola salladım ve tek elimi kaldırdım durması için.
"Anladım. İyi geceler Eunji."
"Size de efendim."
Salonuma küçük bir kıkırtı bırakıp hızlı adımlarla uzaklaştığında ben de evimin önünde gezinen delikanlıyı yeni yeni anlamlandırıyordum. Doğrusu, Eunji oldukça güzel bir kızdı. Uzun, kahverengi saçları, güldüğünde asla açamadığı gözleri vardı. Uzun çehresine yerleştirilmiş düzgün burnu ve dolgun dudakları da mükemmel yüzünü tamamlıyordu. Yanımda çalışmaya başladığında daha genç kız bile sayılmazken zaman ilerledikçe iyice serpilmiş ve güzelliğiyle insanları büyüler olmuştu. Kasabada onunla evlenmek için can atan zengin bir delikanlının adı da çalınmıştı kulağıma bir vakit önce. Görünen oydu ki kısa zamanda yeni bir yardımcı bulmam gerekecekti. Doğru ya, çoktan on yedi olmuştu.
Eunji'nin arkasından kalkıp pencereye doğru ilerledim ve başımı cama yaslayıp gidişini izledim. Sönmek üzere olan gaz lambam yüzünden dışarıyı görmem biraz zor olsa da onları takip etmem için az çok imkan veriyordu bana. Ona talip olan delikanlıyı tanımamam dışında, bir de geceleri sokaklarda dolaşan hırsızların endişesi kitabıma devam etmemi engellemişti. Eunji'nin başına bir şey gelirse arkasından benden başka üzülecek kimse yoktu. Bu yüzden elimden geldiğince kolluyordum onu. Bir abi gibi? Belki.
İkisi karanlıkta tamamen kaybolduğunda gözlerim karşımdaki eve kaydı. Benimkinden biraz büyük ev, yıllardır sahipsizdi ve bakımsız görünüyordu. Boyası dökülmüş, tahtaları düşmüş, hatta doğrusunu söylemek gerekirse bir harabe gibi görünüyordu. Ortağım Yoongi'nin söylediğine göre bu gece birileri taşınacaktı o eve.
"Bu gece birileri taşınacak o eve."
Öğlen güneşi yüzüme vurduğundan gözlerimi kısıp Yoongi'ye baktım ve devam etmesini bekledim bir süre. Fakat Yoongi böyleydi. Bazen zihninden geçen sayısız düşüncenin içinden en alakasız olanını seçer ve yalnızca bir cümle kurup susardı. Benim soru işaretleri dolu suratıma karşı onun ifadesiz yüzü bir süre bakıştığında yanındaki Jimin'e döndüm çaresizce. Dikkatlice fularını düzeltip siyah ceketinin düğmelerini kontrol etti ve cüretkar gözlerini bana çevirdi. Jimin elindekilerinin farkında olan biriydi. İstediği zaman sevimli bir civciv, istediği zaman da... Ateşli bir civciv olabiliyordu.
"Bizim komşumuzun oğullarıydı. Onlarla da çok konuşmuyoruz bu yüzden anlamadım nedenini ama oğulları kendi başına bu eve çıkacakmış." Güneş onu da rahatsız ettiğinde bir süre konuşmasına ara verdi. Bu sırada Eunji perdeleri kapattı koşarak. "Sanırım Yoongi ve beni evli sanıyor -Tanrı korusun- bu yüzden bizi gördüklerinde bile yollarını çeviriyorlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neighbour [Namjin]
Teen Fiction"Şu an mutluyum. Neden imkansız bir şey isteyip kendime acı çektireyim ki?" "Çünkü imkansızlıklara rağmen mutlu olursan gerçek mutluluğun tadını alırsın. Bu sana ilerleme gücü ve yaşama isteği verir. Hadi, düşün biraz. Senin güzel imkansızlığın ne...