6

189 14 9
                                    

"...ve çok küçükken ailesi buradan göç etmeye karar vermiş. Ama kalabalık oldukları için belalar peşlerini bırakmamış tabii." aynadan kendimi inceleyip gömleğimin kollarını çekiştirdim ve omuzlarımı kaldırdım yeterince iyi göründüğüme karar verdikten sonra. "Bir kardeşini bulaşıcı hastalık ya da açlık yüzünden kaybetmişler, o da bilmiyor sebebini tam olarak. Ah... Sonra tüm ailesi açlık sınırına gelince Eunji'yi bizim eve satmış babası o çok küçükken. O zaman ben de küçüktüm tabii. Pek de muhabbetimiz yoktu ama evdeki varlığına alışmıştım. Sonra kendi evime çıkınca zaten annem yanıma gönderdi. Sonrasını zaten biliyorsun. Hayatımın büyük bir kısmında oldu."

"Doğru... Siz ikinizin bu kadar uzun zamandan beri tanıştığını bilmiyordum." Arkamdan beni izlemeyi bırakıp yanıma geldi Seokjin. Anlattıklarımı büyük bir dikkatle dinlediği için oldukça ciddileşmiş bakışları üstümde dolaştı, bir şeyleri eksik bulmuş olmalı ki beni kendine doğru çevirdi. "Ama şimdi yepyeni bir hayat onu bekliyor, öyle değil mi?"

Gözlerimi aynadaki yansımamdan koparıp yakalarımla ilgilenen Seokjin'e çevirdim ve naifçe esen rüzgar yüzünden havalanan perdeye baktım kısaca. İçeriye dolan temiz hava ikimizi de gülümsetmiş, derin bir iç çekmemize sebep olmuştu.

"Evet." Hafifçe gülümsedim ve rüzgar yüzünden inip kalkan ince tülü izledim bir süre sessizce. "Zengin bir demirciye gidecek, çok uzaklara taşınacak, birkaç yıla çocukları olacak," Yavaşça gözlerimi kırpıştırıp yutkundum ve gülümsememek için inat eden kaslarımı zorlayıp gülmeye devam ettim sesim gittikçe kısılırken. "Bir daha asla eli sıcak sudan soğuk suya değmeyecek, asil ailelerin arasına karışacak, eski zamanlardan kurtulduğu için şükredecek, belki nefretle anacak, sonra... Tamamen unutacak."

"Aigo..." Nazikçe çenemi tutup yüzümü kendine çevirdi Seokjin büyümüş gözleriyle gözlerime bakarken. "Üzülüyor musun?"

Başımı sağa sola salladım sadece. Ne hissettiğimden emin değildim. Üzülmem çok saçma olurdu çünkü belki de bugünün akşamında Eunji'yi çoğu insanın hayal bile edemeyeceği bir hayat bekliyor olacaktı. Peşinde buyruk olacak hizmetçiler, her işine koşacak kuvvetli adamlar olacaktı. Hayatının bu yılına kadar eline açılmış, izi kalmış yaralar zamanla silinecek, sanki hiç var olmamış gibi, sanki başka bir kadının eliymiş gibi narin bir el olacaktı. Artık gülüşlerinde kaderine razı olmuş kederli bir kadının yorgun mırıltıları değil, derdi yüzündeki kırışıkları nasıl engelleyebileceğini düşünen bir kadının düşünceleri saklı olacaktı. Ancak biliyordum ki Eunji bunu hak etmişti. Yanıma geldiği andan beri bir kez şikayet etmeden, bir kez gözyaşı dökmeden kendi için elinden gelenin en iyisini yaptığı için hayat onu böyle ödüllendirmişti.

"Üzülüyorsun tabii." Derin bir iç çekişle başımı omzuna yatırıp gülümsedi yavaşça Seokjin. Tek eli ensemdeki saçların tutamlarında, beni karanlık zindanlara mahkum eden düşüncelerinden kurtarmak için gezinirken diğeriyle de sıkıca sarmıştı bedenimi. "Ah... Eunji vefalı bir kız. Seni asla unutmayacak eminim."

"Ben de." Boynunu izleyip bir süre sessizce bekledim söyleyeceklerimi seçmek için, ama çok uzun bir süre gerekmedi. "O benim kız kardeşim gibi."

"Elbette öyle." Doğrulduğum için kollarını kendine çekip gülerek gözlerime baktı. "Bu yüzden düğününde babasının yerine orada olacaksın ya?"

Bir süre düşünüp yavaşça başımı salladım ve gülümsedim. Eunji ailesini çok küçük yaşta kaybettiği için benden ailesi olmamızı rica etmişti. Çok büyük bir onur duyarak kabul etmiştim tabii. Eunji'nin böyle büyük bir günde kimsesiz hissetmesine izin veremezdim.

"İnelim mi artık? Bizi bekliyor olmalılar."

Başımı sallayıp Seokjin'in elini tuttum ve uzun zaman sonra uğradığım evimin merdivenlerinden indim hızlı adımlarla. Kapıdan çıkmamıza yakın Seokjin ellerimizi ayırıp telafi edercesine yanağıma küçük bir öpücük bıraktı. İtiraf etmeliyim ki hayatımdaki en yakıcı öpücüktü. Sanki her hareketimizi düşünerek zihinsel bir mahkumiyet yaşamıyormuşuz gibi dışarıda bunun fiziksel versiyonuyla baş başa olmak beni yoruyordu. Unutkan ya da dalgın bir adam değildim ama dışarıdaki zorunluluklarımı hep unutuyordum. İşime mi öyle geliyordu, emin değildim. Halbuki ne de güzeldi kendimizi insanlardan soyutladığımız evlerimizde sevgimizi ifade etmek, korkmadan ve endişe duymadan hem de.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 16, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Neighbour [Namjin] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin