yaralarını saracak kişi

89 12 10
                                    


Jaebeom ders olmayan huzurlu bir sabaha uyanmıştı. Kafasını çevirdiğinde yatağında bilgisayar oynayan Youngjae'yi buldu gözleri.

"Uyanmışsın!"

"Erkencisin."

Youngjae sadece omuz silkmişti.

"Şey, bugün bir işin var mı?"

"Jinyoung ile kahvaltı yapmaya gideceğiz."

"Ah," Youngjae'nin konuşmasını uzun süren öksürüğü böldü "anladım, iyi eğlenceler."

"İyi misin?"

"Biraz hastayım, üşüttüm sanırım. Önemli bir şey değil."

"Emin misin? İlaç getirmemi ister misin?"

Youngjae aralıksız öksürüklerinin arasında konuşmaya çalıştı. "Hayır, lütfen çık ve eğlenmene bak."

"Seni böyle bırakmak pek içime sinmedi... Sanırım kahvaltıyı erteleyebiliriz."


Youngjae yalan söylemişti.

Hasta değildi. Sadece Jaebeom'un Jinyoung'un yanına gitmesindense onunla kalmasını istemişti.

Jaebeom ona sıcak çaylar yapmış, sık sık ateşini ölçmüş, güzel yemekler alıp gelmişti.

Birlikte film izlemişlerdi.

Youngjae daha mutlu olabileceğini sanmıyordu.

Sonunda gece çöktüğünde Jaebeom sadece bir anlık, duş almak için yanından ayrılmıştı. Ama döndüğünde tişörtüyle, örtünün bile altına girmeden uyumuş Youngjae'yi gördü. Tekrar ateşini ölçtü ve sandalyenin üzerindeki hoodieyi ona giydirip üstünü örttü. Jinyoung'un gönlünü nasıl alacağını düşünürken uykuya daldı.


Jinyoung ekilmişti. Heyecanla beklediği planını Youngjae'nin hastalığı baltalamıştı.

Jaebeom tarafından ilgilenmenin nasıl bir şey olduğunu hayal edemeden duramadı Jinyoung. Jaebeom onunla ilgilenecekse hasta olmayı bile isterdi Jinyoung.

Düşünmemeye çalıştı, tüm günü ödevlerine ayırdı. Ona tek bir mesaj bile atmadı.

Çünkü yaptığı herhangi bir şeyi öğrenmek istemiyordu. Bir aradalardı ve Jinyoung bundan nefret ediyordu.


Ertesi sabah Jinyoung okula erkenden gitmişti, kütüphaneden birkaç kitap aldıktan sonra bahçeye oturdu.

Kısa süre sonra tanıdık sesle arkasını döndü.

Youngjae gelmişti.

Üstünde Jaebeom'da da aynısı olan okulun hoodiesinden vardı.

Jinyoung hızla önüne dönerken bir şey fark etti.

Bu hoodie Youngjae için fazlasıyla boldu.

Ve Jaebeom sonradan transfer olduğundan ona ayrı yapıldığı hoodiesi gibi bariz bir renk farkı vardı.

Bu Jaebeom'un hoodiesiydi.

Youngjae, Jaebeom'un hoodiesini giymişti.

Üstelik daha dün Jaebeom'un üzerindeydi.

Onun kokusu varken giymişti.

Hayır, bahçenin ortasında ağlayamazdı Jinyoung. Arkasından ona bakan Youngjae'yi umursamadan hızlı adımlarla tuvalete gitti.

Youngjae o an anlamıştı üstündeki hoodienin neden bu kadar farklı olduğunu. Dün uyuyakaldıktan sonra Jaebeom fark etmeden ona kendi hoodiesini giydirmiş olmalıydı.

Ama nedense, Jinyoung'a karşı iki adım öne geçmiş gibi hissediyordu.


Jaebeom Jinyoung'u aradığında meşgule atılan aramaya karşı dudak bükmüştü.

Ortak dersleri vardı ve Jinyoung hala ortalarda yoktu. Jaebeom onun için yan sırasını ayırmıştı.

Üst üste meşgule atılan aramalar ve cevapsız mesajlar onu endişelendirmeye başlıyordu. Dersi umursamayarak sınıftan çıktı ve onu aramaya başladı. Sorduğu birkaç arkadaşının yönlendirmesi sayesinde bir tuvalete girmişti. Burada olmasını umuyordu.

"Jinyoung?"

Jaebeom kapısı açık kabinlere bakarken tekrar seslendi.

"Jinyoung. Burada mısın? Lütfen bir ses ver. Seni çok merak ettim."

"Buradayım, ama yalnız kalmak istiyorum. Git lütfen."

Jaebeom sesi duyduğu kabine ilerledi ve kapısında durdu.

"Sen çıkana kadar burada kalacağım, üzgünüm."

Jinyoung tanıştıkları sürede onun ne kadar inatçı olduğunu anlamıştı. Gitmeyeceğini biliyordu ve direnmenin bir mantığı yoktu. Kapının kilidini açtı.

Jaebeom açılan kilidin sesini duyunca kapıyı araladı. Kesinlikle kızarmış gözlü bir Jinyoung bulmayı beklemiyordu.

"Jinyoung?! İyi misin? Ne oldu? Biri bir şey mi yaptı?"

Jinyoung öyle bir durumdaydı ki onun için endişelendiğine bile sevinmişti.

"Sana şu an anlatamam."

Jaebeom anladığını belli ederek kafasını salladı. Hazır olduğunda ona anlatacağını biliyordu. Jinyoung'un beline uzandı ve onu kollarının arasına aldı. Saçını okşarken sessizce konuştu.

"Geçti, bebeğim. Seni ne üzdüyse bir daha olmasına izin vermeyeceğim."

Jinyoung konuşmadı. Beni üzen sendin diyemedi. Canı yandığında canını yakan kişiye dönmüştü. Sadece başını göğsüne yasladı ve bu anın sonsuza kadar sürmesini istedi.

Lim Jaebeom yaralarını saracak kişi olacaksa Jinyoung acı çekmekten çekinmezdi.




//shiloh dynasty 一 i fall in love, i'm sorry//

moiety ● 2jae x jjpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin