Hafta sonu katıldığım günübirlik kültür gezisi benim için oldukça verimli olmuştu. Üniversite sınavlarına hazırlandığımdan, bu tür aktiviteler için pek vakit bulamıyordum, bu gezinin tarihi deneme sınavlarım arasında bir boşlukta kalıyordu; ben de katılmaya karar verip hemen kaydımı yaptırmıştım.
Önce hedeflerim arasında bulunan bir üniversiteyi gezmiş, ardından kampüs çevresindeki müzeleri turlamıştık. En çok ilgimi çeken müze, tarihi tablo ve heykelleri inceleme fırsatı bulduğumuz sanat müzesiydi.
Tura katılan herkes rehberler eşliğinde müzeyi gezme şansına sahip oluyordu, ben ise sürüye dahil olmaktansa tek başıma dolaşmayı tercih etmiştim. Bu yüzden topluluktan ayrıldım ve müzeyi gezinmeye başladım.
Gördüklerim arasında bir tablo, beni hepsinden çok etkilemişti. O kadar ki, rehberler beni çağırıncaya kadar aynı tabloya bakakalmıştım. Korkunç kadın figürü beni ürkütse de gözümü ondan ayıramıyordum. Yanında oturan başka bir kadının ise yüzü peçe gibi bir örtüyle kapatılmıştı.
Rehberler beni çağırdığında birkaç dakika izin aldım ve bu sürede tabloyu izlemeye devam ettim. Sanki tablodaki kadın gözlerini benden ayırmıyor gibiydi, ne taraftan bakarsam bakayım beni seyrettiği hissine kapılıyordum.
Tur topluluğunun yanına döndükten sonra otobüslere ilerledik ve dönmek için yola çıktık. Henüz müzeden yalnızca iki sokak uzaklaşmıştık ki, montumu müzede unuttuğumu fark ettim ve bunu rehberlere bildirdim. Müzeye dönüp montumu almanın fazla vakit almayacağını söylediler ve müzeye geri döndük. Otobüsten indim ve montumu bulmak için gezdiğim yerlere bakmaya başladım. Montumu bulmuştum fakat müzeden ayrılmak istemiyordum, o tablo beni kendine çekiyordu. Onun olduğu koridora gittim, birkaç dakika daha seyredebilmek ve tablonun adını öğrenebilmek için.
Ancak o tablonun bulunduğu koridorun girişi güvenlik şeritleriyle kapatılmıştı.
Bir görevli bulup orayı neden kapattıklarını sordum. O koridorun birkaç yıldır kapalı olduğunu söyledi.
Anlamamıştım, ben oraya girdiğimden emindim. Ne bir şerit, ne de bir uyarı vardı.
Yine de konuyu fazla kurcalamamaya karar verip otobüse döndüm. Benim gelmemle birlikte hareket ettik.
Akşam eve döndüğümde beni annem karşıladı. Onu selamladıktan sonra odama geçtim ve tablonun ismini bulabilmek ümidiyle internette araştırma yaptım. Ancak gittiğimiz müzede kayıtlı tabloların hiçbiri arasında değildi. Kafam karışmıştı. Müzeye varmadan önce otobüste kısa bir şekerleme yapmıştım. 'Belki de bu tabloyu rüyamda görmüş ve gerçek hayatla karıştırmış olabilirim,' diye düşündüm kendi kendime. Bu konuyu kapatıp ders çalışmak için kitaplarımı hazırladığım sırada odamın kapısı tıklatıldı ve annem elinde bir paketle içeri girdi.
"Az kalsın unutuyordum," dedi nefes nefese. "Bugün kargo geldi, senin için sanırım. Üzerinde ismin yazıyor."
Paketi bana verdikten sonra odamdan çıktı ve ben de merakla paketin bandını açtım. Üzerinde ne bir adres ne de bir gönderen bilgisi.
Paketi açtığımda karşıma çıkan, o tabloydu.
Fakat bir eksiklik vardı, peçeli kadının yeri boştu.
Ayakta duran korkutucu kadın, yine ürkütücü gözleriyle bana bakıyordu.
Paket hala biraz ağırdı, ben de içindekileri dökmek için onu baş aşağı salladım.
Yere bir örtü düştü.
Ve ben o örtünün, tablodaki kadının peçesi olduğundan emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Korku Hikayeleri
Historia CortaEvet,cesaretini toplayıp bu kitabı okumak istiyorsun.Cesaretini toplayıp diyorum çünkü korku hikayeleri okumak için cesur olmak gerekir fakat bununla hiçbir ilgisi yok. Bu sıradan bir korku kitabı değil.Bu Gerçek Korku Hikayeleri.Aklındaki bütün kor...