Ruta ve Game eve vardılar. Game arabadan indiği gibi evin kapısına doğru hızlı adımlarla yürüdü. Yürürken bir yandan da çantasındaki anahtarları arıyordu. Ruta Game'in tek kelime etmeden gittiğini görünce bir şey söylemek istemedi. Evin yanında bir yavru kedinin miyavladığını gördü. Eve doğru yaklaştı. Game anahtarları buldu ve kapıyı açtı, Ruta'nın yaklaştığını farkedince ona doğru döndü. Ruta duvarın dibinde duran yavru kediyi ellerine aldı. Kedi titriyordu, belli ki annesini kaybetmişti, korkuyordu. Ruta kediyi koynuna bastırdı ve elleriyle sarmaladı. Game ise sevgi dolu gözlerle Ruta'yı izliyordu. Ruta Game'e baktı.
Game: "Evde süt vardı, ben getireyim."
"Olmaz, daha çok küçük. Anne sütü harici süt içerse hastalanır."
"Gerçekten mi? Bilmiyordum... O zaman ne yapacağız?"
"Yumurta var mı?"
"Evet var."
Ruta gözlerini kediye doğru indirdi. "Hadi bu miniğe biraz yumurta verelim." Game kapıyı sonuna kadar araladı ve Ruta ile içeri girdiler.
"Ben ona bir yumurta kırayım, sen geç salona."
"Kendine yapar gibi yağlı ve tuzlu yapma sakın, minicik midesi kaldırmaz yoksa..."
"Tamam."
Game kediye yumurta hazırlamak için içeri geçti. Ruta dizlerini birbirine dayadı ve kediyi dizlerinin üzerine yatırdı. Onun küçük patileriyle oynuyor, karnını kaşıyor, başını okşuyordu. Birkaç dakika sonra Game küçük parçalara ayırıp soğuttuğu yumurtayı getirdi ve salonun ortasında duran sehpaya koydu. "Nasıl? İyi mi?"
"İyi iyi, bir şeyi yok gibi görünüyor."
Ruta kediyi sehpanın üzerine koydu. Kedi birkaç kez kokladıktan sonra yumurtayı yemeye başladı. Game yere oturdu ve kolunu sehpaya yaslayarak kediyi izlemeye başladı. Ruta hem kediye hem de onu izleyen Game'e bakıyordu. "Sinirin yatıştı mı biraz?" Game kediyi izlerken tebessüm ediyordu. Ruta'ya döndü ve yüzünde oluşan koca tebessümle cevap verdi. "Evet, hayvanlar bana çok iyi geliyor."
"Sadece sana değil, herkese iyi geliyor."
Game tekrar kediye döndü. Biraz eğildi ve "Sen mucizevi bir şeysin." diye fısıldadı.
Ruta kedi yemeğini bitirene kadar onu izledi. Yemeği bitince ayağa kalktı. "Ben gideyim, geç oldu. Kedinin annesi buralardadır, mutlaka onu bulmak için etrafta dolanıyordur. Biraz bakın, miyavlayan bir kedi görürsen onu dışarı bırakırsın." Ruta kapıya doğru yöneldi. Game başını salladı. "Teşekkür ederim."
"Ne için?" Ruta durdu ve Game'e doğru döndü.
"Duygularımın değişmesine her seferinde engel olduğun için." Demek istedi Game, ama diyemedi.
"İçindeki sevgiyi görebildiğim için."Ruta elini Game'in yanağına doğru narince yaklaştırdı. Game Ruta'nın elinin soğukluğuyla irkildi. Eli Game'in yüzüne nazaran oldukça genişti. Parmakları Game'in kulak yumuşağına değiyordu. Baş parmağını hareket ettirdi. Elini aşağı doğru kaydırdı ve Game'in boynuna doğru indirdi. Game Ruta'nın gözlerine bakıyordu. Bu his, anlayamadığı bir acı, kalbinin bir köşesinde, içinde, derinde bir yerlerde tanımlayamadığı bir duygu vardı. Ruta Game'i seviyordu. Belki de hayatında tek değer verdiği insandı Game. Değer verdiği şeyleri kaybetmeyi sevmezdi. Game'in gözlerindeki duyguyu tanımıyordu, ama yavaş yavaş tanımaya başlamıştı. Belki kendisini seven hiç kimse olmadığı için sevgi adlı duyguya çok yabancıydı. Ama ailesinin ona gösterdiği şeyin sevgi olmadığını anlayabilecek kadar da tanıyordu sevgiyi. Game'in gözlerindeki sevgiden farklı bir şeydi. Bunu çözmek için henüz zamana ihtiyacı vardı.
Ruta elini indirdi ve arkasını döndü. Kapıya doğru yürüdü, Game peşinden geliyordu. Kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Etraf sessiz, gece soğuktu. Ruta arabasına bindiği gibi gitti. Game ise o gidene kadar kapıdan ona baktı. O gidince kapıyı kapattı ve içeri girdi. Sehpanın üzerinde duran yavru kediye ilişti gözü. Ona doğru yürüdü, sonra eğilip onu avuçları arasına aldı. Koltuğa oturdu, sırtını yasladı, kediyi dizlerinin üzerine koydu ve başını okşamaya başladı. "Keşke kalbimi kontrol edebilsem, o zaman yalnızca bir kişiyi severdim. Aklım bulanmaz, onu görünce kalbim çalkalanmazdı. Keşke aklıma söyleyebilseydim de onu unutabilseydi, tek bir kişiye yoğunlaşabilseydi düşüncelerim. Kalbimin yerinde olsaydım o kişiye asla dönüp bakmazdım." Game derin bir nefes aldı, gözlerini kapattı ve kafasını koltuğa devirdi. "Ben çok aptalım." Kedi miyavladı. Game başını kediye doğru indirdi. "Sen de onaylıyorsun demek... Doğru, ne diyebilirim ki, sen de haklısın. Ruta olmasa dalgınlıktan seni görmeyecektim bile, ya da yanlışlıkla sana süt verip... ah, neyse."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptal 2 "Bizim Hikayemiz"
Novela JuvenilFanfic değildir. Birinci kitabın devamı niteliğinde eğlence amaçlı yazılmıştır. Herkese iyi okumalar~♡