1

184 86 53
                                    

Işte şimdi ordaydık, tehlikenin olduğu, herkesin girmeye korktuğu, girdiği zamanda konuşamadığı yerdeyim yerdeyiz. Nerde miyiz?

Öğretmenler odası

Şimdi sinem ile tartışmaya başladık. Sen gir yok sen gir hayır sen yok sen tartışması. Ikimizde girmek istemiyorduk ama birimiz girmek zorunda ve kel mahmut ile konuşmak zorundaydık. Ama kapıyı çaldığımız an bütün hocalar bize dönecek ve konuşamayacaktık. Sinem artık bıkmış olacak ki bana döndü:" kanka bak tartışmayalım ben kapıyı çalıcam ve sen içeri gireceksin."
Ne ciddi misin ee kızım sus bakim.
Sinem bir bakış attım. "Kanka affet" bakışı ve daha sonra ölüm...

Ne mi yaptim kapıyı çaldım ve ordan gittim. Ee sinemde mal gibi orda kaldı bunu yapmak zorundaydım ne yapayım. O da bana bir bakış attı" kızım sen bittin" tabi aldırmadım. Daha sonra içeri girmek zorunda kaldı. Bende onu kantinde beklemeye karar verdim, o da tahmin eder sanırım. Acıktım ve yemek yemem lazımdı aç olduğum zaman ben ben değildim aşırı sinirli biri olurdum. (Açken sen sen değilsin)

Kantinde yine sıra vardı şaşırdık mı hayır her tenefüs ne var Allah aşkına birazda oturun sınıfta değil mi ama neyse hemen kantinci abime sesledim:
" ali abim herzamankinden"
Ali abide kafayı anladım şeklinde salladı. 3 yıldır burdayız kantincimiz hic de değişmedi. Hep Ali abim vardı, bize alışmış bizde ona alışmıştık.

Haliyle sondan bir önceki seneydi dersler sınavlar testler soluk vermeyen anne çalış diyen baba nefes aldırmayan öğretmenler kısacasi bu sene boku yedik. Yapcak birşey yoktu çalışacaktık. Herkesin ağzında aynı şey vardı" ipleri ele erken almak lazım" onlar her zaman çok bilmiş şekilde konuşurlar bize hiç fikrimizi soran olmadı. Büyüduk 6 yaşında geldik hop anaokulu başladı hop ilkokul hop ortaokul hop lise eee biz ne zaman nefes alıcaz?

Az sonra sinem kantinin kapısında gözüktü. Kızgın bir boğa gibi bana bakıyordu içimdeki ses bana seslendi

Kızım sıçtın

Haklıydı ne yapacaktım tek bir şey vardı kaçmak yesss. Hemen masanın etrafına geçtim. Sinem hiç vakit kaybetmeden bana doğru koştu ben ne kadar koştuysam o da koştu.

15 dakikadir kantindeyiz ve sinem hala peşinde nefesim tükenmek üzereydi. Nefes nefese sineme baktım " kanka kanka özür dilerim bak valla yanlışlıkla gibi birşey oldu ben ettim sen etme nolur"
Diye yalvardım ama affetmezdi biliyorum ben malımı ama bende çare tükenmez
" kanka söz bundan sonra ben giricem"
Sinem valla mı bakışı attı. Bende evet bakışı attım. Sonra bana dönüp konuştu: " tamam o zaman birde çay al"

Işte bu kadardı hemen ali abiden 2 çay ve tostumu alıp masaya geçtim. Masaya oturur oturmaz bizim okulun yellozu bize döndü:
" size de acıyorum ha bebek gibisiniz. Hergün birbirinizin arkadasında nefes nefese kalıp sonra barışıyorsunuz."

Bu kız asla akıllanmazdı milletin altında olmaktan bıkmadı birde benden dayak yemekten bıkmadı ama yok akıllanmaz biriydi.
" napalım melisa senin gibi milletin altında nefes nefese mi kalalım"

Sonra kantindeki herkesin ağzından aynı kelime döküldü " oooooo"
Bilirsiniz lisede biri birine laf atınca hemen oo lama başlar.

Öğle arasıydı. Ama bir öğlen arasının daha sonuna gelmiştik. Zil çalmıştı ve ders biyoloji bir ders ne kadar sıkıcı olursa o kadar sıkıcıydı. Hocası zaten ayrı bir sıkıcıydı bir dakika bile muhabbet etmeden derse başlar hiç muhabbet etmeden dersi bitirdi. Neyseki uyumaya izin veriyordu yoksa zaman geçmez ve ayrı ölürdük. Kantinden çıkıp sınıfa doğru ilerledik.

Okuduğum okul bir kolejdi. 4 katlıydı. Ve biz 4. Kattaydık o katı çıkmak nasıl zor anlatamam ama çıkmak zorundaydık. Asansör vardı elbet ama sadece zor durumda kullanabilirdik. Herkes sınıflara doğru gidiyordu. Melis de ordaydı benim geldiğimi görünce bana bakıp ağzını açtı:
" oha öykü sen mi geçiyorsun bende diyorum yer neden sallanıyor"

Melisin sözünün üstüne herkes ooo demeye başladı ağızlarına... neyse sakin.

Melis sen yine fena bir şekilde kaşınıyosun, ama kaşıyamazdım neden onun yüzünden bir tane disiplin cezam vardı o yüzden laflarım ile dövmem lazımdı peşimden iç sesim konuştu

Hadi kızım

" ee melis bende seni biri ile kıyıda şey yapıyosun sandım anlarsın ya" diyip göz kırpttım.

Bu aralar melis bana her fırsatta laf atıyordu derdi neydi anlamıyorum onunla uğraşmıyorum birşey yapmıyorum ama neden çünkü onu dövdüm ve rezil ettim onu. Ama yine o kaşınmıştı.

Onunla uğraşırken öğretmenler zili çalmıştı. Neyseki gelmiştim. O da benimle aynı kattaydı. Ama çok şükür farklı sınıfta idik.

Hemen sınıfıma girip sırama oturdum. Peşimden sinem de gelmiş yanıma oturmuştu. Çok geçmeden hoca da gelmişti. Günaydın saol vasli geçtikten sonra hemen derse başladı. Hiç vakit kaybetmeden kafamı sıraya koymak için eğildim ama önce sineme baktım o da dersi dinlemiş yapıyordu biraz sonra telefonu eline alıp sevgilisi ile konuşacaktı.

Evet sevgilisi vardı ama farklı bir okuldaydı birbirlerini seviyolardı. Onları kıskanıyordum güzel bir ilişkisi vardı. Birbirlerine aşk ile bakıyolardı gören herkes kıskanırdı. Sinem güzeldi güzel kızdı fiziği de güzeldi herşeyiyle güzel bir kızdı. Dışardan bakan biri kesinliklikle kıskanırdı. Herkesi kıskandıracak bir kızdi Sinem. sevgilisi de yakışıklı biriydi.

Onlari boşverip uyumaya başladım. Sınıfta dinleyen vardı. 3 4 kişi dinlemiyordu bunlardan biri sinem ve ben.

Bazı şeyleri düşünmeye başladım. Hayatımda güzel birşey yoktu. Neden benimde bir sevgilim yoktu ki? Benimde zaman geçirebileceğim bizi de gören herkes kıskansaydı sinem gibi okula beni görmeye gelseydi ama olmuyordu kimseye o gozle bakmıyordum bakamıyordum korkuyordum neden diye soracaksın ama cevaplayamam çünkü

Zil çaldı

Bu son derstdi. Çantamı toplayıp sinem ile okuldan çıktık. Sinemle genelde beraber giderdik eve evlerimis yakındı zaten onun ile mahallede tanıştık arkadaş olmuştuk. Bahçeli güzel bir evimiz vardı annem çiçekleri çok severdi ondan babam bahçeli bir ev almıştı. Bende seviyordum evimizi canımın her sıkılmasına bahçeye iner çimlere uzanır gökyüzünü izlerdim. Sinem'in evi ise 2 sokak aşağıdaydı.

Bugün eve tek gidecektim. Sinem sevgilisi ozan ile buluşmaya gidecekti. Ee bende mecbur tek gidiyordum. Bazen beni çağırıyordu ama ben istemiyordum, onların yanında sap sap ne yapayım eve gidip yemek yemem lazımdı. Sinem ile vedalaşıp eve doğru gitmeye başladım. Çantamdan hiç ayırmadığım kulaklığımı aldım. Ve en rastgele müzik açtım. Okul eve uzak değildi ama yakında pek sayılmazdı. Genelde otobüse binerdim ya da bazen babamın arabası ile gelirdim. Ama bugün yürümek istiyordum. Hava alarak gitmek iyi olacaktı.

Müziği hem dinleyip hem söylüyordum sevdiğim şarkıydı

Ben içimdeki seni sevmişim anlasana nasılll baktınn gözlerimeee nasıl tuttun ellerimiii nasılllll kanmışımm sanaaaa nasılll doldurdunn yerimiiii sonn sözümmm buu sanaaaa

Bilal sonses- içimdeki sen

Seviyordum bun şarkıyı hemde çok. Aşık değildim birini de sevmiyordum ama bu şarkı garip bir şekilde insanı aşık ediyordu. Ama aşık olacak kimsede yoktu.

Çok geçmeden eve varmıştım. Annem yine missss gibi yemekler yapmıştı kokusu daha yan sokaktan duyuluyordu. Anneme selam verip hemen odama geçtim. Elimi yıkadım üstümü değiştirip aşağı indim. Annem sofrayı kurmuştu bende hemen oturdum. " öykü hanım herzamanki gibi yine açsınız bakıyorum" deyip güldü bende gülüp cevap verdim" her zaman anneciğim" dedikten sonra annem sofraya yemekleri koydu. Kimseyi beklemden sofraya gömüldum. Annem arkadan seslendi " az ye boğulacaksın" ama aldırmadım. Hemen yiyip odama çıktım. Yine çok yemiştim. Ama umrumda değildi. Yatağıma uzandım, müziğimi açıp hayal kurmaya başladım..
Çok geçmeden uykuya dalmışım zaten..

Ön Yargısız (Aşk)    | ARA VERILDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin