"Ben Lila Kandemir. 19 yaşındayım."
Yaşımı söylememle birlikte ,başkan dışında, herkesin yüzünde şaşkınlık ifadesi oluştu. Küçük göstermiyorum tam tersine yaşımdan büyük gösteriyorum. Çocukluğumu ilkokulda ergenliğimi de ortaokulda bitirdim. Bitirmek zorunda kaldım. Hayat her seferinde bir zorluk çıkartıyor bende onun üstünden gelmeye çalışarak fark etmeden büyüyordum.
"Türkiye'nin İstanbul şehrinde doğup büyüdüm. Üniversiteyi erken bitirdiğim için psikoloğum ama uzun bir süre sanatla uğraştım. Yaptığım bir kaç tablo:"
Hemen ortadaki bilgisayardan tablolarımın hologramları yükseldi. Başkan Victor ile ilk buluşmamızda ona gösterdiğim ve en sevdiğim tablolarımdı.
"Bu görevde sizi ve iletişimde bulunacağımız insanların ruh sağlığını korumakla görevliyim."
Tekrar gri koltuğa oturduğumda yanımdaki Amerikalı kalktı. Bazı kişiler ben kalkmadan önce taktıkları, beyne sinyaller göndererek konuştuğumuz 156 dilin anlaşılmasını sağlayan gözlüklerini düzeltirken bende gözlüğümü taktım.
"Ben Alec Frances Evan. 20 yaşındayım. Amerika'nın Houston eyaletinde doğdum. Babam makine mühendisi olduğu için onunla birlikte çalıştım ve yüksek okulu bitirdim. Teknisyenliğimi NASA'da CSR-58 roketi yapımına katılarak bitirdim. Kuracağımız koloninin içinde ve gideceğimiz uzay aracının içindeki her türlü makineden ben sorumluyum."
Alec'in yanındaki Alman sarı saçlı, yeşil gözlü adam kalktı.
"İsmim Alder Olah. 28 yıldır yaşıyorum. :D"
İçimden "şAkAcı SeNi!" diye geçirdim. Görevimizi aksatacak şakalar yapmaması durumda katlanabilirdim heralde.
"Almanya'da Köln şehrinde doğdum. Ailemin mimarlık şirketi vardı. Benim ise gözüm yükseklerdeydi. Bu yüzden Gök Bilimci (Astrofizikçi) oldum. Yeni bir gezegen keşfettim ve ismini Rosarot koydum. Çünkü pembe rengindeydi:D. Gideceğimiz yol ve gezegenlerden ben sorumluyum."
Yüzünde güzel bir tebessümle yerine oturdu. Konuşması ve davranışları eğlenceli ve enerjisi yüksek birine benziyordu. Karşımda oturan Fransız doktor kalktı.
"Bell Garen Laurent. 29 yaşındayım. Profesörüm ve genel cerrahım. Fransa'nın Paris şehrinde doğdum ve okudum. Ailem ile işlettim ünlü bir hastanem var. Hastanemizde geçmişe yapıldığı gibi isteyenlere robotlar yerine biz ameliyat yapıyoruz.Sizin sağlığınızdan ben sorumluyum. Boş zamanlarımda piano çalarım. İşte kendi bestelerimden biri:"
Tahminlerim tutmuştu. Hologramda bu sefer Bell'in piano başında zarif bir bestesini çalarken gerçeklik yansıması belirdi. Bir kişinin dış görünüşü ve tavırlarına bakarak analiz etmeyi psikoloji derslerinde görmüştüm. En çok sevdiğim bu yanıydı. Karşıdaki söylemese bile onun hakkında bilgi edinebiliyorum. Beste bitip hologram kapandığında çaprazımdaki Norveçli kadın kalktı. Bu yolculukta benimle birlikte sadece iki kadın olması üzücü.
"Merhaba. Adım Beate Irene Bengtsson. Norveç'in Oslo kentinde doğdum. 24 yaşındayım ve biyologum. Yapacağımız kolonide yaşamsal faktörleri kontrol etmek benim görevim."
Neden buradayız, ne yapacağız?
Bu toplantı salonundaki 5 kişi Neptün'e koloni kurmakla görevlendirildi. Mars ve Ay'ın üzerindeki koloniler gün geçtikçe kalabalıklaştığı için başka bir gezegene daha ihtiyacımız var. Peki neden Dünya'dan 30 Astronomik Birim(AU) uzaklığındaki yere koloni kuracağız? Çünkü suya ihtiyacımız var. Su kaynaklarımız bittiği için ülkeler arası savaş çıkmak üzereydi. Sonra IWU (International Water Unity) kuruldu. Başkanı Victor seçildikten sonra NASA ve diğer uzay komisyonlarıyla işbirliği yapılıp diğer gezegenlerde su aranmaya karar verildi. Mars'ta yapılan çalışmalarda su bulundu fakat bu sadece bizi koloni ile 500 yıl yeterdi. Bu sürenin 100 yılını doldurduk. Bu yüzden başka su kaynakları bulmamız gerekiyor.
İnsanlara söylemek yerine hissettirmenin önemini psikoloji derslerinde öğrenmiştim. Şu an bu beş kişiye de bana güvenebileceklerini hissettirmem gerekiyordu. Başkan Victor eğitimimizin 6 ay süreceğini söyleyerek odadan çıkmıştı. İlk önce herkes birbirine baktı. Şimdi tam zamanı diye düşünüp kalktım. Güzel bir gülümsemeyle konuştum:
"Hadi, başlayalım!"