Kahvaltı hapımı alırken televizyonu açtım. Hava durumu haberleri başladı. Bugünün 60 derece olacağını öğrendikten sonra kapattım. Dünya'nın yok olmasıyla ilgili haberleri izleyecek kadar kafayı yememiştim. Elektronik gözlük ile bilekliğimi alıp kapıya doğru ilerledim. Askılığa astığım sıcaktan ve soğuktan koruyan giysilerimi giyip kapıyı kapattım. Otoparka iner inmez gözlüğümü ve bilekliğimi aktif hale getirdim. Yanımdan birkaç kişi geçti, onlar da muhtemelen işe gidiyorlardı. Küçük valizim hep arabamda olduğu için pek sorun yaşamıyordum. Zorlukla aldığım mavi arabamın kapısına yüzümü okuturken insanları düşünüyordum. Kaynakları tüketip sonra sorunsuzca yaşayabileceğimizi düşünen insanları.
İki yıl önce bugün insanlıktan nefret etmiştim. Her türlü yolu denemeye başladığımız gün, bunun sadece bir kişinin yüzünden olmadığını anlamıştım. Kaybedince kıymete biniyor, kaybedince anlıyorsun. Özel giysimi çıkartıp arka koltuğa koydum. Arabamın jetleri çalışmaya başlamıştı. Uzun yolcuğa başlamadan önce tekrar belki dünyayı kurtarabiliriz ümidiyle yolları sonuçlarıyla birlikte aklımdan geçiriyordum.
Takvim artık kullanmıyorduk çünkü mevsimler artık yoktu. Yazın bir gün kar yağıyor diğer gün çok sıcak olabiliyordu. Doğduğumdan beri mevsimler böyle olduğu için alışmıştım ama yaşlı insanlar bu tür durumları hala yargılıyorlardı. Gözüm ekrandaki tarihe kaydı.
"109. GÜN 2412"
Arabanın hızını kontrol ettikten sonra tekrar dışarıyı izlemeye başladım...