0.1

1.2K 133 49
                                    

Geldiği boş deponun kapısından içeri girip kapıyı kapattı Yuqi. Ardından kapının hemen yanındaki geniş duvara yaslanarak çömeldi ve başını dizlerine gömdü. Ardından yaklaşık yarım saattir içinde tuttuğu gözyaşlarını bir bir boşalttı.

Kendi kendine kendi ana dilinde mırıldandı. "Neden insanlar benden hoşlanmıyor gibi düşünüyorum?" Tam erkekler tuvaletine gitmeye yeltenen Yukhei, duyduğu cümle ile kaşlarını kaldırdı. Bir kız öğrenci, Çince konuşmuştu. Söylediği cümleyi anlamış ve yardımcı olmak amacıyla deponun kapısını açmıştı.

Yukhei, hem kendi vatanından biri bulmanın sevinci ile sevinirken; bir yandan da bu duyduğu cümlenin acı verici gerçekliği üzüyordu kendisini. Yuqi, içeri giren kişiye bakmaya tenezzül etmemişti. Ağlamaya devam ediyordu. Yukhei utanarak kendi ana dilinde konuştu. "Selam."

Yuqi, şaşkınlıkla kafasını kaldırıp çocuğa baktı. Karşısında, okulun en bilinen ve herkes tarafından sevilen öğrencisi Wong Yukhei vardı. "Sen?" Yukhei kaşlarını çattı. "Yoksa benim de bir Çinli olduğumu bilmiyor muydun? Bunu bütün okul biliyor."

Yuqi iç çekti. "Seni tanıyorum. Ama Çinli olduğunu bilmiyordum." Yukhei, Yuqi'nin yanına oturdu. "Neden ağlıyorsun?" Yuqi omuz silkti. "Boşver." Yukhei, kaşlarını kaldırdı. "Bu okuldaki öğrencilerin, seni dışladığını mı düşünüyorsun?"

Yuqi dudaklarını birbirine bastırarak kafa salladı. Yukhei, başını ardında duran duvara yasladı. "Buraya ilk geldiğimde dışlanırım diye düşünmüştüm. Ve buraya geldiğim ilk gün, bir sene boyunca hangi ülkeden olduğumu söylemeyeceğime ve kendimi seveceğime söz vermiştim."

Yuqi, bakışlarını yerdeki fayanslardan ayırıp Yukhei'ye çevirdi. Yukhei gülümseyerek devam etti. "Buraya ilk geldiğim gün vatanım sorulmamıştı. Şanslıydım. Akıcı bir dille onlara kendimi anlatıp yerime geçtim." Yuqi yutkundu. "Bana da sormadılar vatanımı." Yukhei kafa salladı. "Zaten öğretmenlerin önemsediği şey ait olduğu vatan değil, zekadır."

Yuqi bacaklarını boylu boyunca oturduğu fayansların üzerine uzattı ve ellerini bacaklarının üzerine koyup oynamaya başladı. "Ama ben, sormadıkları halde söyledim vatanımı. Çünkü ben senin aksine, sevileceğimi düşünmüştüm." Yukhei, kaşlarını çattı. "Vatanın yüzünden kimse seni ayrımcılığa uğratamaz! Hem, adın nedir? Seninle arkadaş olmak istiyorum."

Yuqi iç çekti. "Song Yuqi." Yukhei, elini kıza uzatıp gülümsedi. "Ben de Wong Yukhei. Memnun oldum arkadaşım." Yukhei, çalan zille ayağa kalkıp üstünü silkeledi. "Yemekhane saati geldi. Bu arada Yuqi, kendini sev ki insanlar da seni sevsin. Sen kendini vatanından ötürü soyutladıkça, onlar sana ayrımcılık yapmaya devam edecek."


Racialism 💢 lucas + yuqi ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin