Pollux

263 56 19
                                    

artık benimsedikleri çatının bir köşesinde ayaklarını sarkıtmış, eski radyodan yükselen şarkının ruhlarını okşamasına izin veriyorlardı.

gülümsemesi yakamoz, kısmında gülümsedi verâ ve efsun, vuruldu bir kez daha ışığına.

şarkının büyüsünü korkutmamaya çalışırcasına fısıldadı verâ.

"seni daha çok tanımak istiyorum."

"isteme, tanıma."

"ama... neden?"

"beni daha çok tanırsan, hayatıma girmiş olursun. ben de senin hayatına girmiş olurum. herkes ziyâretçi bu hayatta, benim payıma hasta ziyâretçisi olmak düşmüş. bilirsin, hasta ziyâretinin kısası makbûldur."

"efsun, ne demiştim sana? biz göğün çocuklarıyız."

"senin gezegenin çok güzel, gerçekten çok güzel ama dünyada yaşıyoruz. yapma, yanarız. hem acı çekmek mi istiyorsun?"

"anlamıyorsun. diyorsun ya, hepimiz öleceğiz, diye. insanlar ölümlü diye kimseyi hayatımıza almayalım mı?"

derin bir nefesi kısa süreli tutsak etti efsun ciğerlerinde. anlatamazdı verâ'ya. vazgeçmezdi, biliyordu.

"sana laf anlatamıyorum... tanı o zaman."

kıkırdadı verâ, yutkundu efsun. bu gülüşü bozulursa... işte o zaman ne yapacağının garantisi yoktu. belki yapamazdı. belki verâ'nın gülüşünün bozulduğunu görmezdi efsun. belki kalbinin son teklemesi, birlikte dans etmeye çalıştıkları, verâ'nın kollarında olduğu gün olurdu.

"mesela... burcun ne? doğum günün ne zaman? kaç yaşındasın? en sevdiğin hayvanlar ne? hangi tür müzik dinlemeyi, kitap okumayı, film veya dizi izlemeyi seversin?"

"bir nefes alsaydın kızım!"

"valla aklıma başka gelmiyor, diğerlerini sonra sorarım."

"ha, başka soru bulabildin yani?"

"efsun, dalga geçme!"

"tamam, tamam. kafa yapıma uyan her şarkıyı dinlerim. aynı şekilde saran kitapları okurum, film veya dizi izlemiyorum. burçlara inanmam, hangi burç olduğumu da bilmiyorum. buraya gelmeden yetimhanede yaşadığımı biliyorsun. kasımda doğdum, doğduktan kaç gün sonra bulunduğum bilinmediği için tam doğru değil ama yedi kasım yazıyor kimliğimde. on altı yaşındayım. en çok ejderha, kedi ve fil severim."

"hım, şimdi birbirimizin hayatında mıyız?"

efsun kahkaha attı, verâ'nın bu çocuksu hâllerine.

"evet, aptal."

çizdiğim resimleri tanrı değil, ben boyadım.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin