Sirius

237 39 11
                                    

yanağıyla dudağının birleşiminde kalan gamzesine, gamzesi kadar minik bir öpücük konduğunu hissettiği saniyede gözlerini açtı efsun. yakından gördüğü bir çift geceye yorgunca gülümsedi.

efsun'un uyandığını gören verâ, daha doğrusu minik öpücüğüyle uyandırdığını gören verâ, yanaklarının allandığını hissetmişti.

"şey, özür dilerim..."

verâ'nın özrüne gülümseyerek mırıldandı efsun.

"her uyuduğumda böyle uyandıracaksan, affederim."

"hımm, kârlı bir anlaşma. kabul ediyorum!"

allanmış yanaklara dokunarak fısıldadı efsun.

"şimdi tam bir gül güzeli oldun!"

"sen de mimoza'sın!"

efsun'un gözlerinin ortasında bal renginde birkaç nokta vardı, verâ'nın en sevdiği manzara olan.

"mimoza çiçeği gündüzleri açar, geceleri kapanır; biliyor muydun?"

"yoo, bilmiyordum. güneş ışığıyla mı açılıyor yani?"

"yok, mimoza çiçeği karanlıkta da bırakılsa gündüz saatlerinde açılıyor. sen de böylesin, karanlıkta da olsan sevdiğin ortamda açılıyorsun."

"yoo, ben mimoza çiçeğiysem bunu kabul etmiyorum. ben hep güneşimle açarım!"

"kimmiş senin güneşin?"

"sensin tabii, aptal."

yanaklari daha da allanan verâ, yatağın ayak ucuna kadar geriledi gözlerini kaçırarak.

"şey, ben... boya aldım! bir de boyama kitabı."

"o zaman, hadi boyama yapalım!"

boyama kitabının kapağına baktığında kıkırdadı efsun. fil vardı! elbette, verâ'dan başka türlüsü beklenmezdi zaten.

gün, geceye evrilirken hâlâ fil boyuyorlardı geceyle gün. geceyle gün birbirinin aynısı aslında. ikisi de mavi. sadece biri karanlık, biri aydınlık. birbirlerini tamamlıyorlar. her gün, vakti gelince gecesini bulacak. her gece, kavuşacak gününe.

"buldum!"

"ne buldun?"

"biz neden birbirimizi boyamıyoruz?"

"güzel bir teklif, kabul ediyorum. peki ne çizeceğiz?"

"istediğimizi. en sevdiğimiz şeyi, birbirimizin yanaklarına çizeceğiz."

"tamam ama sürpriz olsun, gözlerimizi kapatalım yanaklarımız boyanırken, tamam mı?"

"tamam, hadi başlayalım!"

verâ gözlerini kapattı, efsun fırçayı mavi boya kutusuna batırdı. en sevdiği, geceydi eskiden. artık günü daha çok seviyordu efsun. açık mavi boyalı fırçayla özenle boyadı en sevdiğinin yanaklarını. beyaz bulutlar ekledi, mor yıldızlar.

efsun gözlerini kapattı, verâ gülümseyerek baktı. bakmaya doyamamak bu olsa gerek, diye geçirdi içinden. efsun'un geceye bu kadar yakıştığını farketmeden önceleri, günü daha çok severdi verâ. karanlıktan korkardı, geceye âşık oldu. koyu mavi boyayı gecenin yanaklarında dolaştırdı. geceye bir gece çizdi, farklı gerçekliklerden. yıldızlar yerine sarı mimozalar ekledi geceye. ve gecenin ortasına en sevdiği yıldızı çizdi, sirius'u.

gözleri açıldı iki küçük kızın, geceyle gün yeniden çarpıştı. gerçeklik eğildi, büküldü. galaksinin nâdide çiçeklerine özel, gökten mimoza çiçekleri yağdı minik kalplere.

çizdiğim resimleri tanrı değil, ben boyadım.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin