Sabah alarm sesiyle uyandım ve ilk iş köpeklerimi beslemek için aşağı indim. Beni görür görmez ikisi de üzerime koştu ve her gün olduğu gibi gece boyu sevilmemiş olmanın acısını çıkardılar. Onlar benim hem kızlarım hem de ev arkadaşlarımdı.
Pickle ve Sasha mamalarını yerken sabah koşusu için spor taytımla atletimi giyinip kızların tasmalarını da aldım ve hep birlikte dışarı çıktık.
Evim şehrin kalburüstü bir semtinde, ormanın içerisindeydi ve spor için dışarıya çıkmak çok keyif veriyordu.
Kızlarımla rutin sabah koşumuzu tamamladıktan sonra eve dönerken komşumuz Ahmet Amca ile Ayla Teyze'nin bahçede kahvaltı yaptıklarını gördüm ve bahçe kapısını açıp selam vermek için içeri girdim. Ahmet Amca emekli bir diplomattı ve aynı zamanda babamın da yakın bir arkadaşıydı. Ailemin evinden ayrılırken babam eli üzerimde olmaya devam etsin diye özellikle bu siteye taşınmamı istemişti. Üniversiteyi bitirmiş olmak veya 30 yaşına gelmiş olmak ve hatta artık 8 yıllık bir avukat olmak bile ailemin gözünde ki minik kızları imajımı değiştirmeye yetmemişti. Ahmet Amca beni görünce her zamanki gibi babacan bir tavırla bana sarıldı ve ayaküstü kısa bir sohbetten sonra Pickle ve Sasha ile eve döndük.
Hızlı bir duş aldıktan sonra üzerimi giyinip ufak bir kahvaltı yaptım. Kendimi bildim bileli kahvaltı alışkanlığı edinememiştim. O yüzden benim için en güzel kahvaltı büyük bir kupa kahve ile bir kase mısır gevreğiydi. Kızlarımı öpüp sarıldıktan sonra hızla evden çıkıp arabama bindim ve ofise doğru sürmeye başladım.
Ofise yaklaştığım sırada telefonum çalmaya başladı. Ekrana bakmadan açma tuşuna basınca Pamir'in sesi arabada yankılandı.
Pamir, benim hem üniversiteden beri en yakın arkadaşlarımdan birisi hem de iş ortağımdı. Okul bittikten sonra İstanbul'a dönmüş ve avukatlık stajımızı tamamlayıp hemen kendi büromuzu açmıştık. İkimizin de ailesi ticaretle ilgilendiği için iş çevreleri kalabalıktı ve bu nedenle iş bulmakta da herhangi bir sıkıntı yaşamamıştık. Kaldı ki ikizimizin de ailesinin maddi durumu iyi olduğu için işe atılırken çok düşünmemiz de gerekmemişti. Fakat işler yine de beklediğimizden hızlı gelişmişti ve şu anda büyük bir avukatlık bürosunun kurucu ortaklarıydık.
"Nefes'im, canım günaydın" diyerek konuşmaya başladı. Durum şimdiden anlaşılmıştı, duruşmaya giremeyecekti. Kendi kendime gülümsedim ve arabayı döndürüp adliyeye doğru sürmeye başladım.
"Pamir'im anlaşıldı, hiç kendini yorma, gidiyorum duruşmaya" dedim.
"Cansın sen, Aysun beni bırakmıyor" dedi ve arkadan Aysun'un sesi geldi.
"Nefes'cim teşekkür ederiz" diye seslendi. Onlarla öğle yemeği için sözleştik ve arabamı park edip indim. Hızla adliyeye doğru yürüyüp ağır ceza mahkemelerinin olduğu binaya geçtim. Mahkeme salonuna doğru yürürken bir yandan da stajyerimiz Burak'ı aradım ve tutukluların geldiğini öğrendim. Bizim sıramıza sadece iki dosya kalmıştı, adımlarımı hızlandırdım. Boş koridorda topuk seslerim yankılanırken uzaktan mahkeme salonunun önü göründü. Fazlasıyla kalabalıktı. İçimden yine medyatik bir duruşma görüldüğünü düşünerek hızla yürümeye devam ettim ve beni gören Burak duruşma dosyasını çıkartıp yanıma doğru geldi. Ayaküstü hızla bana uzattığı dosyayı gözden geçirdim. Ne yazık ki zor bir davaydı ve müvekkilimizin beraat etmesi mümkün olmamakla birlikte 10 yıldan az hapis cezası alması bile mucizeydi. Dosyayı incelemem bittikten sonra duruşma sırasını beklerken Burak'ı sıkıştırmaya başladım. Pamir ve benimle çalışmak disiplin isteyen bir durumdu, fazlasıyla çalışıyorduk ve tüm çalışanlarımızdan da özenli olmalarını bekliyorduk. Onlara ödediğimiz ücretler de piyasanın çok üzerinde olduğu için genelde çalışanlarımızdan yana herhangi bir sıkıntı yaşamıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefes
RomanceBirbirinden tümüyle farklı iki insan. Biri karanlıkla sarmalanmış, tehlikeli, gizemli ve bir o kadar çekici bir adam, Ayaz Kandemir. Diğeri kendi halinde, başarılı ve göz alıcı bir avukat, Nefes Aslan. Yolları kesiştiğinde bile bile yanmayı göze ala...