3.Bölüm

522 15 24
                                    

             Mendil almak için çantamı açtığımda çantamın içinde nikah defterimi görünce hırsla kapattım.
    Belçin "Şule ben biraz dışarı çıkacağım, sanki boğuluyorum. Hava almak istiyorum sen filmi seyret"
Şule
"Belçin bende sıkıldım anlattıkları gibi değilmiş. Beraber çıkalım"
Belçin " Tamam kusura bakma canım"
"Şişt sessiz olun"
Şule
"Pardon"
     
       Yavaş adımlarla ve sessizce dışarı çıktık.
Şule " Belçin ben böyle kaderin içine tüküreyim kadersizliğimiz baştan yazılmış. Annem beni dünyaya getirdikten sonra sokağa atmışlar. Daha kordon bağım bile düşmemiş. Seninkiler dersen kazada ölmüşler. Akrabalarımız bile sahip çıkmamış. İyiki sen varsın."
Belçin " Sende öyle Şule iyiki varsın canım kardeşim"
Şule " Hadi bugün bir çılgınlık yapalım kebap yiyelim sonraki günleride simite talim ederiz"
Belçin " Bana uyar ben ısmarlayacağım"
Şule "Öyle diyorsun yani nasıl olsa zengin eniştemiz var"
Belçin " Yere batsın onun zengin parası!Köşedeki kebapçı ful dolu ya ucuz yada kebapları çok güzel"
"Buyurun hanımefendiler sizi şöyle alalım"
Garson gözlerini Şule'den alamıyor. Uzun simsiyah saçları badem gibi gözleriyle çok hoş sevimli ve güzel bir kız.
      Hemen sandalyesi çekildi.Benimkini çekmeye fırsat kalmadan oturdum. Siparişlerimiz alındı. Beklerken sağ sola göz attık. Kimi grupla gelmiş kimi ailesiyle. Ortada telaşla koşturan garsonlar.

       Fazla beklemeden yemeklerimiz geldi. Sabahtan beri koşturmaca içinde olduğumuzdan kahvaltı bile yapmamıştık. İyice acıkmışız. Bir an önce olsun bitsin bu beladan kurtulayım diyen Asrın da bir şeyler  yiyelim mi diye sorma nezaketinde bile bulunmamıştı.
Erkek arkadaşınızı en iyi yemekte anlarsınız diye bir söz vardır öyle bir hödükten ne beklenebilirdiki!

       Yemeklerimiz bitti tam kalkacaktık ki tatlı geldi.
Belçin
" Yanlış getirdiniz herhalde biz tatlı istemedik"
Garson
" Patronumuzun ikramı"
Belçin
"Patronunuz kim?"
Garson
"Kasada duran Emir bey"
Baktığımızda ikimizde şaşırdık. Bizim garson zannettiğimiz meğersem buranın sahibiymiş.
"Teşekkür ederiz kendisine iletir misiniz?"
Belçin "Şule bak turnayı gözünden sen vurdun. Çocuk ne kadar centilmen"
Şule "Ben böylelerini iyi tanırım bunlar her kıza böyle yapıyordur"
Belçin "Bilmem ama kendini çok kasıyorsun.Çocuk fena birine benzemiyor"

       Tatlılarımızı yedik kasada paramızı öderken tatlı ikramından dolayı kendisine teşekkür ettik. Elimize hemen kartını tutuşturdu.
"Yine bekleriz. Umarım sizleri memnun etmişizdir"
Belçin "Teşekkür ederiz herşey çok güzeldi"
Çocuk gözlerini Şule'den alamıyor. Bizimkinde hiç bir hareket yok iyice kasıldı. Bunu ben anlıyorum elinde değil.
Eve geldiğimizde büyük bir şokla sarsıldık. Ev demeye bin şahit isteyen ev sahibimiz kapıya notu iliştirmiş. Bir aya kadar evi boşaltın daireyi sattım.
"Ne yapacağız şimdi?Buranın kirasını ancak ödeyebiliyoruz üstelik evler çok pahalı"
  Şule'nin gözleri çakmak çakmak.
" Alçak!Zam istedi biz vermedik ya. Gerçekten sattı mı yoksa yalan mı söylüyor? Şule ne yapacağız?"
Şule "Ev arayacağız"
Belçin "Nasıl vakit bulacağız?Sende bende bütün gün evdeyiz. Nesrin hanım bana izin vermez. Sende çocuk bakıyorsun. Allahım biz ne yapacağız"
Şule " Belçin, şu sokağın başına çıkıp avazımın çıktığı kadar bağırasım geliyor. Daha önümüzde bir ayımız var,hemen karamsar olmayalım. Başka bir iş mi baksak parası biraz daha  bol olan?"
   
      İkimizde uyumadık huzursuz bir gece geçirdik. Şule karı koca çalışan bir ailenin iki çocuğuna bakıyor onları yedirip okula gönderiyor. Ev işlerinide yapıyor. Bu konuda baya becerikli. Ben ise yaşlı alzheimer bir kadına bakıyorum. Önceleri sadece bir hasta bakıyordum. Sonraları kızı Nesrin Hanım yavaş yavaş bütün işleri üzerime yığmaya başladı. Yemek, ortalık toplama sonra çamaşır ütü ama pintilikte üstüne yok. Maaş aynı. Hep ağlanıyor. Yetişmiyor her şey çok pahalı hayat zor. Kendisi elli yaşında evlenmemiş bekar bir kadın. Gününü gün ediyor. Otelin genel müdürü. Evde olduğunda da terör estiriyor. Annesine bile çok kötü davranıyor. Kadıncağız bir şey  anlamıyor ama ondan çok korkuyor. Hasta da olsa ne kadar şanslı bir annesi var. Benim kimsem yok. Keşke olsaydı da yıllarca baksaydım. Şule benden daha şanslı patronları çok anlayışlı ona kıyafet çanta ayakkabı da veriyorlar. Bedenlerimiz aynı ortaklaşa giyiyoruz.

      Nikah günüde giydiğim beyaz elbise Tülay Hanım'ın Şule'ye verdiği kıyafetti.
Ev sahibinin verdiği süre dolmak üzereydi ve biz hala ev bulamadık. En kötü ihtimal çalıştığımız evlerde gece kalmamız.

     Süremizin bittiği gün ben eve erken geldim. Kapıda ev sahibini görünce yüreğim ağzımda gibi geldi.
"Eşref Bey ev bulamadık"
Eşref Bey " Tabi bulamazsınız beleş evde oturuyorsunuz."
Belçin " Siz buraya ev mi diyorsunuz?"
Eşref Bey "Beğenmiyorsanız defolun gidin"
Belçin " Zaten çıkacağız biraz daha süre verin"
Eşref Bey " Bana bak burası hayır kurumu değil!"
     Biz bağrışırken yanımızda bir gölge belirdi. Hırsla kafamı çevirdiğimde en son görmek istediğim Asrın'ı gördüm.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gizemle Gelen AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin