9. Gün / 01

121 8 7
                                    

Gecenin bir yarısı balkondayım. Dizlerimi kendime çekmiş ağrıyan başımı onlara yaslayarak gökyüzünü izliyorum. Kabullendim artık farkındayım bu olanların ne kadar can yaktığını. Kafamda hiç susmayan binbir sesten tek net olan ses yankılanıyor zihnimde yine.

Elimden bir şeyin gelmemesine mi yoksa bu denli canımı yakmalarına izin verdiğim için kendime mi kızıyorum?

Sahiden neye kızıyorum ben?

Veya kızıyor muyum?

Canımın yanması mı beni bu duruma sürükledi yoksa kızgınlığım mı?

Sulanan gözlerimi balkondan aşağıya çevirdiğim an bir damla süzüldü yanağıma doğru.

Şehir çok hızlı ve çok acımasız. Arabalar durmak bilmeden geçiyor ve üst kattaki evin şarkısı sürekli değişiyor.

Nereye aidim? Bu kalabalığa mı yoksa 2 metre derinliğinde bir toprak altına mı?

Kimim ve nereye aidim?

Dudaklarımdan bir hıçkırık koparken elimi yasladım dudaklarıma. Aklımda en yakın dostum Duygu'nun sesi yankılandı.

"Her zaman kendini bir şey sandın değil mi?! Biliyor musun? Aslında hiçbir şeysin! Hayatlarda yer kaplamıyorsun! Ucubenin tekisin ve ölsen emin ol sadece yarım saatlik gözyaşısın!"

Öyle miyim? Sadece yarım saatlik gözyaşı...

Ayağı kalkıp odama giderken kafamdaki sesler yankısına acımasızca devam ediyor.

"Varlığında, yokluğunda birken yokluğun hayatı daha güzel kılıyor. Hayatımda seni istemiyorum." -Onur

"Abin öldükten sonra seninde ölmen umrumuzda olur mu sanıyorsun? Saçmalama." -Babam

"Sen ve dert mi? Sadece ilgi çekmeye çalışıyorsun sonra konuşalım." -Annem

Her zaman sonraya atıldığım için bu durumdayım sanırım.

Balkondan gölge vuran yatağıma oturuyorum ve etrafı izliyorum. Bunu yapmaya cesaretim yok ama bu acıya daha fazla dayanamam. Bu çok zor.

Derin bir nefes alıyorum ve işte banyonun önündeyim. Ne olacak?

Kafamdaki sesler durmazken kendim bile karar veremiyorum. Ama bunu yapacağım. Küvetin dolan suyunu izliyorum ruhsuzca.

Küvete girip son defa derin bir nefes alıyorum. Ne zormuş intihar etmek. Daha doğrusu intihardan geri dönememek.

Zor ve çok zor. Fazlasıyla zor.

Bırakıyorum kendimi suyun içine. Küvetten taşan su açık banyo kapısına kadar gidiyor hissediyorum.

Nefesim daralırken son kez gözlerimi açıyorum. Bu sefer yanan gözlerimden yaşlar süzülmesine rağmen su bunu gizliyor.

İşte, boğuluyorum.

İçimdeki karartı yavaş bir şekilde son buluyor. Neler oluyor? Ölüyorum.

Son defa düşünüyorum. Ölmek istiyor muyum?

Kemikleri gözüken ellerim küvetin kenarlarını tutuyor. Bedenim hayata tutunurken ruhum gömülmeyi bekliyor.

Suyun içinden çıkmak üzereyken kafamdaki sesler galip geliyor ve kollarım yavaşça suyun içine geri düşüyor.

Nefesim kesilirken cansız bedenim bembeyaz kesilmiş bir halde yukarı çıkıyor.

İşte bu kadar Dicle.

Sen böyle bittin güzel kızım. Çok güzel bir masalın neşeli kızıyken kendini ruhsuz biri olarak buldun.

Suyun dışına çıkan minik burnun artık işlevini yapmıyor. Sen artık nefes alamıyorsun güzel kızım.

Bak yavaş bir şekilde güneş doğuyor. Birazdan annen ve baban uyanacak. Senin cansız bedeninle birlikte annen belkide binayı inleticek.

Ateşin herkesin yüreğinde bir yangın, gülüşlerde kasırga olarak kalacak.

Vedalar acımasız olur Dicle,

Hoşçakal güzel kızım.

---

13Nisan2020.
05:39.

DicleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin