3. Davetsiz misafir olan hastalık

140 15 7
                                    

2010, Amerika, New York

"Aaron," dedim gülüşümü bastırma gereği görmeden. İkimizin gülüş sesleri üniversitenin bahçesine dağılıyor, bazen birkaç bakışı üzerimize çekiyordu. İkimiz de umursamıyorduk, dersimize daha bir saat kadar bir süre olduğundan yeşilliklerin üzerine bir örtü serip oturmuş sohbet ediyorduk. Aaron bana Kaliforniya'da yaşadığı komik deneyimlerinden birini anlatıyor, ben tüm dikkatimle onu dinlerken bir yandan da elimdeki Cindy Sherman'ın 'Cindy Sherman: Photographic Works' kitabına göz atıyordum. Aynı bölümde okuduğum arkadaşlarımdan birisi bana onun resimlerini, kadınları anlatış tarzını sevdiğini söylemiş, bakmam için önermişti. Ona uyup elde ettiğim bu fotoğraflarla süslenmiş kitapta gezen gözlerim, tüm dikkatimi vermememe rağmen hoşuna giden birkaç detay yakalamış, yine de esas odağını Aaron'dan çekememişti. Bundan olsa gerek onun yaptığı espriyi algılayan beynim anında tepki göstererek gülüp, sızlanır gibi ismini seslenmişti.

"Nasıl bu kadar rezil edebiliyorsun kendini aklım almıyor." dedim ona sataşarak. Bu sırada elimdeki kitapta bir sayfa daha çevirip, fotoğraflara üstünkörü bakmış, en sonda sıkılarak kapağını kapattım. Kitabı yan tarafımdaki kağıtlarımın üzerine yerleştirerek yine bir şeyler anlatmaya başlayan Aaron'a bir bakış attım. Dikkatim onun konuşmalarında olsa bile, gözlerimi bahçede dolaştırmaya başladım.

Dersleri biten öğrencilerin bazıları aceleci adımlarla yurtların olduğu tarafa ilerliyor, bazıları sohbet ede ede ortalıkta dolanıyorlardı. Bizim gibi ders saatleri arasında mesafe olanlardan birkaçı çimlerin üzerine yayılmış uyuyor, birkaçı ise arkadaşlarıyla sohbet ediyordular. Araya kaynamış gibi gözüken birkaç kişi ise bu saydıklarıma aykırı şekilde yalnız başlarına oturup kitap okuyor, ya da bir şeyler yazıyorlardı. Kısacası, etraf öğrenci kaynıyordu.

Aradığım bedense herkesin aksine üniversite binasından daha yeni dışarı adım atıyordu.

Tüm asaleti yine üstündeydi; ensesine kadar uzattığı saçlarını dağınık bırakmış, altına siyah, bacaklarını saran bir pantolon geçirmiş, üstten ise yakasını açıkta bırakan bol gömlek giymişti. Sağ bacağına yeni takıntı yaptığı aksesuar olan beyaz parçayı bağlamış, siyah ayakkabılarıyla da kombinini tamamlamıştı. Onun tarafından yaratıldığı fazlasıyla belli olan stiliyle adeta ışık saçıyordu, bu yüzden her an gözümün önünde olmasına rağmen onu bir kez daha baştan sona süzmekten kendimi alıkoyamamıştım.

Ama kendime gelip de bakışlarımı gülümseyen suratının sebebine çevirdiğimde, ah işte tam o zaman, o güzel yüzüne yumruğumu geçirmek istedim. Çünkü kendi bölümümüzde en sevmediğim kız olan esmer güzeliyle birlikteydi, sohbet ede ede ilerliyorlardı. Kim Taehyung kız her ne anlatıyorsa fazlasıyla ilgili gözüküyordu. Dudaklarında güzel bir tebessüm, bakışlarında buradan bile ayırt ettiğim ilgiyle karşısındakini dinliyor, ara sıra başını sallayarak onu onaylıyor ve bazen de dudaklarını aralayıp ona fikirlerini sunuyordu. Sadece birine karşı ilgili olması bile kıskanmam için başlı başına bir neden iken, bir de bu ilgisinin en haz etmediğim kişiye karşı olması iyice sinirlerimi bozmuştu. Öyle ki deminden beridir ilgiyle dinlediğim Aaron'un sesi bile kulağımdan silinmiş, bahçedeki tüm herkes yok olmuş gibi gözümde yalnızca onlar kalmıştı. Kaşlarım çatılırken onu her kıskandığım anda olduğu gibi bu sefer de dilim ağzımın içinde dönmüş, usulca yanağıma baskı uygulamıştı.

Taehyung'la dersimiz bittikten sonra o, yanımızdan ayrılmış, yapacak işi olduğunu söylemişti. Aaron'la olduğumdan onunla gidememiştim, fakat eğer bu esmer güzeliyle birlikte takılacağını bilse idim, emin olun ki peşinden ayrılmazdım.

Onu paylaşmayı sevmiyordum çünkü. Bunu kaç yaşımda olursam olayım, kaç tecrübe edinirsem edineyim, hâlâ sevmiyordum. Bana bakarken gözlerinde oluşan sevginin başkasına karşı oluşmasını istemiyordum. Beni izlerken gözlerinde parlayan ilginin başkasına bakarken var olmasını istemiyordum. Benden başkasına gitsin istemiyordum. Bana özel kalsın istiyordum ve bunun bencillik olduğunu bilsem bile umurumda değildi. Söylemiştim, ben bencil bir çocuktum. Bencil ve kıskanç.

stop the world, i wanna be with you foreverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin