aşk kanatlara sahip
★
Koltuğuna yerleştiğinde gösterinin başlamasına daha yarım saat vardı; bakışları insanların üzerinde geziniyor ve herkesin heyecanla yerlerine yerleşmelerini izliyordu. Chungmu Sanat Merkezi'ne ilk gelişiydi, binası oldukça gösterişsiz olsa bile konser salonu oldukça genişti ve dev ekranlar balkonlarda olanların da görebilmesi yukarı yerleştirilmişti. Siyah kuyruklu piyano karanlık sahnenin tam ortasında duruyordu. Biraz sonra Kim Taehyung'un yerine geçeceği ve parmaklarının ustalıkla piyano üzerinde hareket edeceğini bilmek heyecanlanmasına sebep oluyor, kuruyan dudaklarını ıslatmak için dilinin sürekli ikisi arasında gezinmesi gerekiyordu.
Onu hâlâ oldukça kırgındı; kendisine mesaj atıyor olması ve onunla konuşması bile çok büyük bir şeydi ve sosyal medyada geniş bir kitlenin takip ettiği hesaba sahip olmasa dikkatini çekeceğini düşünmüyordu ama olmuştu, onunla konuşmuş ve kendisine ders vermesi için adeta yalvarmıştı. Kim Taehyung'un kendisini gerçekten anladığını sanmıyordu, belki de kendi ruhunu çok erken anlamış ve bütünleşmişti, ruhunun bir parçasının kayıp olmasının nasıl ıstırap dolu olduğunu anlayamıyordu. Gözleri kapanırken etraftaki gürültüye aldırmamaya çabalıyor olsa da onun için zordu, ağır bir kaygı durumu yaşamıyor olsa küçük yaşından beri sakin bir evde büyümüş, sakin bir okul hayatı sürmüştü. Kalabalık ve gürültü midesinin bulanmasına sebep oluyordu.
Sosyal medya hesabını ilk gördüğü anda pek fazla takılmadığını hatırlıyordu, kitap okurken video izlediği platformda yapılmış listeleri dinlemeyi seviyordu ve şarkılar değişirken biri çok farklı gelmişti. Müzik dinlemekten çok birinin ruhunun anlattıklarını dinliyor gibiydi, elinde tuttuğu Gömülü Dev kitabını kenara bırakarak ekrana bakmış ve uzun kıvırcık saçları alnına dökülen, üzerine giydiği beyaz kısa kollu tişörtünden esmer tenini görebildiği gence bakmıştı. Uzun, kemikli parmakları tuşların üzerinde ustaca gezinirken ne parmaklarına ne de notalara bakıyordu, gözleri yalnızca piyanonun üzerine konumlandırılmış bir fotoğraftaydı. İç çekerek kanal adına baktığında 'vante' ismini görmüş, ona ait tüm videoları baştan sonra izlemenin ardından sosyal medyadaki hesaplarını kontrol etmişti.
Onu dinlerken ruhunun dinlendiğini, çektiği tüm ıstırapların acısının yavaşça dindiğini ve hafiflediğini hissediyordu, daha fazla kendi gibi yapıyordu onu. Onunla konuştuğu her an boyunca, ne kadar bazen kaba olsa da, gülümsemişti, son olaya kadar. Farkında olmasa da kendisini oldukça kırmıştı ve bazen kendisinin abartıp abartmadığından emin değildi. Başından beri ona ders vermeyeceğini kesin bir dil ile söylemiş olsa da inanmak istememiş ve onu ikna etmenin bir yolu olduğunu düşünerek ısrar etmeye devam etmişti. Belki de artık ısrarlarından bıktığı için onu kandırmak istemişti, susmasını sağlamak için. O andan beri çok fazla ısrar etmediğini ve niyeti bu ise başardığını düşünüyordu fakat kalbi bir kez kırılmıştı. Sahne karardı, insanların heyecanlı mırıldanmaları yükselmeye başladı. İlk piyano sesi duyuldu, sahnenin ışığı yavaşça verildi Kim Taehyung'un üzerine.
Çok güzeldi.
Nasıl anlatabilirdi ki kelimelerle onu? Üzerine düşen sahne ışığı, beyaz gömleği ve buradan dizlerindeki yırtıkları belli olan kot pantolonu, tuşların üzerinde gezinen ince yüzüklerin olduğu parmakları ve bakışlarını sanki burada değil, başka bir yeri görüyormuşçasına gezinen gözleri... Nefesini tuttu, parmakları kargo pantolonunun kumaşını yavaşça kavradı. Bunu beklemiyordu, onun oldukça etkileyici olduğuna emindi fakat herkesin varlığını unutturacak ve sadece kendisini görmesini sağlayacak kadar etkileyeceğinin farkında değildi. Uçları kıvırcık olan ve yumuşaklığını dokunamıyor olsa bile hissedebiliyor, yutkunmasını zorlaştırıyordu. Onu yanı başında, omuzları birbirine değerken ve parmakları tuşların üzerinde birbirine dokunmaktan çekinmezken hayal etmeye çalıştığında aldığı nefes yetmedi, Kim Taehyung hayallerinden daha güzel bir şekilde duruyordu orada. Kalkıp gitmek istedi, ondan uzak durmak ve onu gördüğünü unutmak ama nasıl mümkün olurdu ki bu, şimdiden her şeyiyle kanına işlenmiş gibiydi.
Notalar kulağından içeri giriyordu fakat beyni o kadar Kim Taehyung'un kendisi ile doluydu ki ne duyduğundan emin değildi, zihninde onu anlatabileceği farklı şarkılar dolanırken onun parmaklarının çıkardığı mucizelere odaklanamıyordu. Onun tarafından kandırılmış olması umurunda değildi, onu daha fazla kandırabilirdi. Düşünceleri kesinlikle zihninin kıvrımları arasında dolanırken hoş olmayan, en azından Kim Taehyung duyarsa hoş olmazdı, yerlerde dolanıyordu ve hemen durdurmazsa... Kaçıncı şarkıya geçtiğinden emin değildi, insanların memnun konuşmalarını duyuyor ama aldırmıyordu, parmakları son notalara basarak tuşlardan ayrılırken sahnenin ışığı geri çekildi.
Kim Taehyung karanlıkta kayboldu, gözlerinden birkaç yaş ondan izin almadan firar etti.