Biraz umut sürersen bütün yaralar geçer -Cem Adrian
Dudaklarıma eğildi. Bu hareketiyle gözlerim kapanırken olacaklara izin vermiş oldum. O sırada bir gürültü koptu ve gözlerimi açtığımda şaşkınlıktan ne yapacağımı şaşırdım. Boran yerdeydi, Yağan ise tepesinde yumruklar savurup duruyordu.
Aslında Boran daha kalıplıydı. İstese yumruklardan çok çabuk kurtulurdu ama bunun için uğraşmıyordu bile. Bu hali sanki bir kabahat işlemiş çocuklar gibiydi. Yağan'ın elinden kurtulmak için hiçbir şey yapmıyordu.
Şaşkınlığımı üzerimden nihayet atabildiğimde yanlarına gittim ve ayırmaya çalıştım ama kadın gücüm tek başına bir işe yaramadı. İçecek almaya gelen birkaç kişi sonunda geldiler ve ayırdılar. Yağan'ı içeri götürürken Boran'ı da dışarı çıkardık. Neden kavga ettiklerini anlamazken koltuklardan birine oturduk. Boran'a baktığımda yüzünü yerden kaldırmadan öylece duruyordu. Kaşının kenarı ve dudağı patlamıştı. Ve gözünün altında da kızarıklık vardı. Büyük ihtimalle yarına moraracaktı.
Uzun boylu bir çocuk yanıma gelip ilk yardım çantası getirdi. Çantayı yanıma koyup açtım. İçinden yarayı temizlemek için bir pamuk ve batikon çıkardım. Batikondan pamuğa döktüm ve Boran'ın çenesini tutup kendime çevirdim. Bu hareketimi beklememiş olacak ki gözleri gözlerime değdiğinde tuhaf bir duygu vardı. Bu bakışı bana bir şeyler hatırlatmak ister gibiydi ama ben hiçbir şey hatırlamıyordum. Belki de hepsi benim kuruntumdu.
Elimi çekmeden pamukla dudağını temizleyeceğim ilk an "Ah!" Dediğinde biraz yaklaştım ve üfleyerek pamuğu dokundurdum. Dudağını temizlerken gözlerini bir kez bile olsun çekmedi. Bu kendimi baskı altında hissetmeme neden olsa da küçük yara bandını çıkardım ve dudağının kenarına yapıştırdım. Kaşına uzanacağım sırada bileğimden tuttu. Gözleri sanki yosunlu bir denizi andırıyordu ve vuran ışığın etkisiyle parlıyordu. Bir süre o şekilde durdu ve bileğimi bırakıp ayağa kalktı. "Pansuman için sağol." Dedi ve bir şey söylememi beklemeden arkasını döndü ve bahçe kapısına doğru ilerledi.
Yaptığı şeyler kafamı karıştırırken ne yapacağımı şaşırmış hâlâ oturuyordum. Sonunda kendime geldiğimde elimdeki pamuğu bıraktım ve hızla arkasından gittim. Onu arabanın önünde yakaladım ve kolunu tuttum. Yavaşça bana dönerken gözlerim sanki onu kuşbaşı doğramak istiyor gibi bakıyordu.
"Derdin ne senin ya? Önce beni öpmeye kalkıyorsun sonra arkadaşından dayak yiyorsun üstüne kendini savunmuyorsun bile. Sana sebebini bile sormuyorum pansuman yapıyorum ve yarıda bırakıp gidiyorsun beni. Ne bu şimdi? Ergen tripleri mi?" Dediğimde bu kadar sert bir çıkışma beklememiş olacak ki sadece dinledi.
"Bittiyse gidebilir miyim?" Dediğinde cinlerim iyice tepeme çıktı.
"Gidemezsin! Çünkü az önce yaptığınız saçma kavganın sebebini söyleyeceksin önce." Dediğimde ellerini dalgalı saçlarından geçirdi, sanki ne söylemesi gerektiğini tartar bir hali vardı.
"Gerçekten duymak istiyor musun ne için kavga ettiğimizi?" Dediğinde beni vazgeçirmek için elinden geleni yapacak gibi bir görüntüsü vardı.
"Evet."
"Kız meselesi. Oldu mu?" Dediğinde ona inanmadım.
"Tamam. Şakan bittiğine göre asıl nedeni söyler misin?" Dedim. Sinirlenmeye başlıyordum. Bu kadar basit bir konu yüzünden kavaga edemezlerdi herhalde.
"Duymak istediğin şey buydu. Gidebilir miyim artık?" Dediğinde ona hâlâ bön bön bakıyordum.
"Size inanamıyorum. Size gerçekten inanamıyorum. Gerçekten inanılmaz..." Diye diye yanından ayrıldım. Çünkü iki yakın arkadaşın bir kız yüzünden kavga etmesi kadar saçma bir durum yok.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balıkların Aşkı
Teen FictionHer insan umut eder. Umut güzel şeydir. Ama kendini kaptırmadığın sürece. Benim umutlarım halının altına süpürüldü. Kaybolup gitti. İşte bu umudunu kaybetmiş bir kızın umutlarını aramasının hikayesi. Ya bulup sahip çıkacak ya da sonsuza dek kaybolup...