Bu satıra etiket bırakır mısınız?
Bol bol yorum bekliyorum sizden🌹
İyi okumalar💕
Fille Du Diable
•Chapter One•
۵
Saat gece yarısını geçerken hava, şubat ayının başlarında olan Seoul için fazlasıyla soğuk geçiyordu. Fakat Jungkook, penceresi açık bir şekilde ve terler içinde yatakta öylesine otururken gördüğü rüyayı düşünüyordu. Aynı anda derin ve hızlı bir şekilde nefes alıp veriyordu. Sanki maraton koşmuş gibi hissediyordu. Teninde garip bir yanma hissi vardı. Bu his göğsünden tüm vücuduna yavaş bir şekilde yayılıyor, bazen hissiyatını yitiriyor ve sonra tekrar belirginleşiyordu. Bir acı hissetmiyordu. Sanki eskiden duyduğu bir anıyı anımsamış gibiydi. Onu soğuktan koruyan şey ise gördüğü rüyadan dolayı kanında dolanan adrenalindi şüphesiz ki.
Aynı pozisyonda, hiç hareket etmeden öylece uzandığı birkaç saniyenin ardından kafasını iki yana salladı ve ellerini kahve saçlarının arasına geçirdi, sertçe saç tellerini köklerinden çekiştirdi. Ardından hızlı bir şekilde ayağı kalktı ve odanın diğer köşesine ilerleyerek pencereyi kapattı.
Elleri öylece pencerenin soğuk camına yaslıyken kafasını eğmiş ve lambaların zar zor aydınlattığı karanlık sokağı izlemeye başlamıştı sakin gözlerle. Ay bulutların arkasındaydı her zamanki gibi ve gökyüzü sanki kendini yeryüzünden sakınmak ister gibi kapkara bir çarşaf çekmişti üzerine.
Saat kaçtı? Üç müydü? Ya da dört?
Derin bir nefes çekti içine ve ellerini pencereden ayırarak doğruldu. Ardından yatağının hemen yanındaki komodine doğru adımlayarak telefonundan saatine baktı. Dördü yirmi geçiyordu. Kaşları çatıldı ve suratını buruşturdu. Kendini kötü, daha da açmak gerekirse bunalmış hissediyordu. Yine derin bir iç çekişten sonra ince dudaklarını birbirine bastırdı ve kısa bir koşunun ona iyi geleceğini düşünerek eşofman takımını almak üzere dolabına ilerledi. Oyalanmadan eline aldığı rastgele siyah bir takımı hızla giyerek aşağı kata inmiş, ayakkabılarını ayağına geçirmiş ve beklemeden kendini hızla dışarı atmıştı.
Sokaklar bomboştu ve bu durum Jungkook'un hiç mi hiç hoşuna gitmemişti. Hissettiği tek şey yalnız olmanın verdiği yoğun tedirginlik duygusuydu. Jungkook bir an için durup kafasını kaldırdı ve bulutların arkasından yavaş yavaş çıkmaya başlayan ayı izledi. Yine de olduğu yerde çok durmamış, koşmaya devam etmişti. Bazen sert, bazen hafif bir şekilde esen rüzgarların tenine çarpışı onu gülümsetmişti. Yine de yüzündeki bu gülümseme pek uzun süre varlığını koruyamadı ve gördüğü rüya bir anlığına kırptığı gözlerinin önünde canlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fille Du Diable | Rosé x Jungkook
أدب الهواة❥︎Minific ❥︎Gahashira Kırmızı gözler ve bembeyaz bir ten... Ve genç kızı cadılıkla, diğer bir deyişle şeytanın yancısı olmak ve kasabaya lanet salmakla suçladılar. Ve bilinene göre O; 16 Şubat 1897 gününün gecesinde, doğum gününde, evinin bahçesinde...