Ufak bir başlangıç.

94 8 9
                                    

Her şey bir ışıltıya başlar... Kalbinizin derinliklerindeki o yok saymaya çalıştığınız küçük ışıltı büyür zamanla. Nefret etmenizi umursamaz ve peşinizi bırakmaz. Kalbinizi çoktan kaptırmışsınızdır bazen tek yapmanız gereken kabul etmektir. Kalbinizi karşılık beklemediğiniz kişi gözünüzün yaşına bakmadan onu parçalara ayırıp bir anlamı yokmuş gibi köşeye atabilir. Bu hikaye "ne olursa olsun sev" diyen bir kızın hikayesi. Bu hikaye kalbini insanlara açmaktan korkan ve kendini onlardan soyutlayan bir kızın hikayesi. Bu hikaye Derin'in hikayesi...

    Gözlerini yeni bir güne araladı Derin. Yavaşça yerinde doğrulup gözlüğünü takmadan ayağa kalktı. Yorgunlukla banyoya doğru ilerledi. Elini musluğa götürüp açacakken gözleri aynadaki yansıması ile buluşunca durdu. Donuk bakışlarla bir süre kendini inceledi. Geceden kalma temizlemediği makyajı yüzüne yayılmıştı. Ağrıyan başı, gece yanaklarından süzülen küçük yaşlar, akmış makyajı... Berbat bir görüntü çıkmıştı ortaya. Acınası... Neden ağladığını bile bilmiyordu. İçindeki hisleri anlamak fazlasıyla zordu onun için. Hiç kimse onu anlamazdı. Kendisi bile...

   Elini yavaşça musluğa uzattı. Ellerini soğuk suyun altına uzattı. Bir miktar su dolduğu zaman suyu yüzüne çarptı. 2 kere daha bu işlemi tekrarladıktan sonra musluğu yavaşça kapadı. Gözlerindeki siyah boyalardan kurtulmuş bir şekilde odasına döndü. Her adım attığında başı fena halde sızlıyordu

    İç çekip üstündeki pijamaları çıkardı. Ayaklarını sürüyerek dolabına ilerledi. Aldığı kıyafetleri yavaşça üstünden geçirdi. Açık renkli bol bir kot pantolon, açık kahve bol bir hırka, beyaz bir tişört ve beyaz çoraplarını giydi.

Bakışlarını yatağına döndürdü. Küçük kahverengi bir surat görünce sırıttı. Yanına ilerleyip köpeğini kucağına aldı ve kulağının arkasını kaşıdı. Bir yıl önce sokakta bulduğu hasta ve arka bacakları olmayan bir köpekti. Onu gördüğü ilk gün hemen kucaklayıp veterinere götürmüştü. Tedavi olduktan sonra aşılarını tamamlamış ve eve getirmişti. Annesi ilk başta istemese de sonrasında ikna olmuş ve onu kabul etmişti.

    "Nasılsın Daisy?" Dedi köpeğine şefkat ile bakarak. Köpeği kucağındayken masasının üstündeki aylardır yapmaya çalıştığı şeye baktı. Aylarca süren uğraşın sonucunda köpeğine bir yürüteç yapmıştı. Hala mükemmel bir şey olmamıştı ama üstünde çalışmayı sürdürüyordu. Gülümseyip "Ben gelene kadar uslu bir kız ol tamam mı aşkım. Eve gelince yürümeye çıkacağız." Çantasını sırtına geçirip kollarının arasında etrafa bakınan Tonks ile beraber odasından çıktı ve mutfağa yöneldi. Annesi her sabah erkenden işe gidiyordu. Daisy'i yere bıraktı. Hızlıca kendine bir tost yaptı. Dolaptaki ayranlardan birini alıp iyice çalkaladı ve küçük kahvaltısını zevkle bitirdi. Tekrar banyoya yöneldi. Dişlerini fırçalayıp saçlarını tepeden sıkıca topladı. İçeri gidip köpeğinin kafasına bir öpücük bıraktı "Akşam görüşürüz Daisy" diye fısıldayıp anahtarını aldı. Ayakkabılarını giydi ve evden çıktı. Bodruma inip bisikletinin kilidini açtı. Bisikleti asansöre taşıdı ve giriş katına çıktı. Binadan çıktığı anda sarı bisikletine atlayıp okula doğru yola koyuldu.

    Okula vardığı anda bisikletini bağladı. Tekrar taşındıkları için okul değiştirmek zorunda kalmıştı. Sıklıkla okul değiştirdiği için arkadaş edinmekten kaçınıyordu. Okulun ortasında durdu ve boş boş baktı. Etrafındakilerin onu izlediğini hissediyordu. Birkaç süslü kızın kendisine yaklaştığını fark edince kaçarcasına okula doğru ilerlemeye başladı. Kızlardan birinin alaycı bir ses tonuyla "sen yeni kız olmalısın." dediğini duyduğu anda durdu ve yavaşça arkasını döndü. "evet..." diye mırıldandı. Tekrar okula dönüp sınıfını aramaya koyuldu. Okuldaki herkesin kendisini tanıdığından emindi. Yeni gelen kişiler genelde çabuk tanınırdı bunu önceki okullardan bazılarında yaşamıştı.  Koridorların arasında dolaşırken 11-C sınıfını arıyordu. Büyük bir kapı gözüne takıldı. Merak etti ve kapıyı açıp içeri adımını attı. Girdiği bu yer kütüphaneydi. Etrafına dikkatlice baktı. Kimsecikler yoktu. Tozlu rafların arasında dolaşmaya başladı. Büyük bir hazineyi bulmuşçasına heyecan ve mutlulukla etrafına bakındı. 

  Gözüne hoş gelen bir kitap gördü ve yavaşça elini uzattı. Her yerin tozlu olmasından anladığı kadarıyla uzun zamandır kullanılmıyordu. Kitabı eline aldı. Kitabı hafifçe kaldırıp yüzünün hizasına getirdi. Üfledi ve etrafa saçılan tozla gözlerini kapayıp yana doğru baktı. Tekrar kitaba dönüp "Savaş ve barış" diye mırıldandı. Elindeki kitapla güneş alan bir pencerenin önüne oturdu. Çantasını yere bırakıp başını cama yasladı. Kitabı açtı ve ilk sayfasından okumaya başladı.

Uzun bir süre okuduktan sonra ayağa kalkıp kitabı kaldırdı. Sayfaların içinde kaybolup kelimelerin içinde kendini bulmayı seviyordu. Gerçek hayatta edinmediği arkadaşları hayal dünyasında ediniyordu. Yüzündeki küçük gülümsemeyle beraber tekrar pencere kenarına oturdu. Kimseciklerin olmamasının verdiği rahatlıkla gözlerini yumdu. Güneş tenine vuruyordu ve büyük bir güzellikle parıldamasını sağlıyordu. Bakışları güneşe çevriliydi aynı... ay çiçeği gibi... 

[Doruk]
Dersten atıldığına inanamıyordu. İlk kez olmuştu. Kimselerin gitmediği kütüphaneye ilerlemeye koyuldu. Sessizlikle kapıyı açtı. Dışarıya bakan ve kızı gördü. Kulaklarına misafirlik eden güzel ses sayesinde gülümsedi. Kendi halince bir şeyler mırıldanmaktaydı. Yüzü görünmüyordu. Bir süre sessizlik eşliğinde dinledi.Pek birşey anladığını söyleyemezdi. "Merhaba ay çiçeği..." Kızı nedense bu güzel çiçeğe benzetmişti. Tek eliyle kıvırcık sarı saçlarını düzeltti. Kızın donup kaldığını görünce güldü. Haraket etmiyor ve öylece dışarıya bakıyordu. Simsiyah dalgalı saçları belinin birkaç parmak üstüne uzanıyordu. Duyduğu sesle sırıttı şöyle diyordu kız: "s-sen kimsin?" 
kızın titreyen sesini duyunca güldü. "Ben Doruk. Sende şu yenilerden olmalısın... Adın ne? Arkanı dönsene."

[Derin]
Arkasını dönmeden indi. Çantasını aldı ve yüzünü kapayarak çıkışa yöneldi. Tam çıkarken bir ses duydu "Cevap vermeyecek ve öylece kaçacak mısın ay çiçeği?" cevap bile vermedi. Başını ona döndürdü ve birkaç saniye baktı. Gözleri gözleriyle buluştuğu anda karnındaki siyah kanatlı küçük kelebek uçuşmaya başladı. Zaman durdu, bu an sonsuzluğa karıştı... Yutkunup birkaç adım geriye gitti. "Derin.." Arkasını döndü. Dışarı çıkıp koşar adımlarla kızlar tuvaletini aradı. Kütüphaneye yakın bir bölgede olduğu için rahatlıkla buldu ve içeri adımını attı. Kapıyı örttü ve çantasını kenara bıraktı. Ellerini kenara yasladı ve başını aynaya çevirdi.

[Doruk]
Kızın gözleri gözlerine değdiği anda donakaldı. Daha önce hissettiği tanıdık bir duygu içini kaplayınca gözlerini kırpıştırdı. Koyu yeşil gözlerini kızın açık kahve gözlerine kenetlemişti. Ne yapacağını bilmez bir şekilde ona bakmaya devam etti. Kızın ağzından dökülen kelimeleri duyunca dudaklarının kenarları yukarı doğru kıvrıldı. Kızın koşarak gitmesi üzerine şaşırsa da bunu birkaç saniyede atlattı. Az önce onun oturduğu pencere kenarına geçip oturdu. Aynı onun yaptığını yapıp dışarıyı izledi ancak ondan farklı olarak okulun bahçesine doğru bakıyordu...

[Derin(okul çıkışı)]
Derslere katılmamıştı. Hızlıca çantasını kaptı ve dışarı fırladı. Hızlıca bisikletine atladı. Sesinin duyulmasını istemiyordu. Arkadaş edinmekten veya birileriyle konuşmaktan fena halde korkuyordu. Pedalları hızlıca çevirerek eve gitti. Bisikletini bodruma bıraktı. Dairenin önüne gitti ve anahtarını deliğe soktu. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Çantasını fırlattı köpeği Daisy'un heyecanla kuyruğunu salladığını gördü ve kıkırdayıp onu kucağına aldı. Odasına doğru ilerleyip onu yatağına bıraktı. Üstündeki onu rahatsız eden kıyafetleri çıkardı. Pijamalarını üstüne geçirdi. "pijama şu dünyadaki en güzel şey" diye geçirdi içinden Pek aç değildi. Telefonunu açıp birkaç bölüm anime izledikten sonra uykusu gelmeye başlamıştı. Annesinin gelmesine daha zaman vardı ve anahtarının olmasının verdiği rahatlıkla köpeğine sarıldı. Yorgunluk zihnini ele geçirmeye başlamıştı. Daha fazla zihni bu karışıklığa dayanamadı ve aklında doruk denen şu çocuk varken uykuya yenik düştü.


                                                                   -- 1052 kelime--

Ay çiçeği kızWhere stories live. Discover now