"Söylesene Seulgi kaç yaşında öldün?" Diye sordu Taeyong merakla.
"Yirmi galiba" dedi Seulgi tam yaşını hatırlamıyordu aslında. "Aha! Senden büyüğüm" diyerek güldü Taeyong ama seulgi'nin asırladır bu dünyada yaşan bir hayalet olduğunu unutmuş gibiydi.
"Peki hep kaçtığın o soru geliyor seulgi..." içeceğinden bir yudum alarak sırtını dolaba yasladı, Seulgi de onun gibi yaslanmıştı dolabın iç tarafından kapağına. Tam onun yaslandığı tarafa. "Nasıl öldün?" Diye sordu Taeyong sessizce ama Seulginin duyabileceği yükseklikte.
"Neden bu kadar merak ediyorsun ki? Öldürüldüm işte ve sonrasında bu dolaba hapsoldum."
"Hiç yolu yok mu çıkmanın?" Merakla sormuştu. Gecenin bir yarısıydı, odayı aydınlatan tek şey dolunayın parlak ışığıydı ve tek seste o ikisine aitti.
"Var, beni öldüren kişiyi öldürmek" dediğinde Taeyong şaşırmış gibiydi.
"Ölmemiş midir ya? Hani asırlar geçmişti" dediğinde Seulgi ofladı.
"Keşke kafana vurabilseydim bir tane, reankarnasyon diye bir şey var Taeyong muhtemelen yeniden hayata gelmiş ve yaşıyordur." Taeyong anladığını belli etmek için kafasını sallamıştı ama Seulgi ona ters dönmüş olduğu için görmüyordu.
"Peki o ölürse sana ne olucak? Kayıp mı olacaksın?" Diye sordu.
"Aslında hayır, benden hayatımı çaldı. Beni ilk aldattı sonra öldürdü. Kaldığım yaşta hayatıma devam edeceğim ama onu bulmamda, öldürmemde bu dolapta tıkılıyken zor"
"Hala nasıl öldüğünü merak ediyorum" diyerek arsızca güldüğünde Seulgi de güldü.
"Beni aldatmıştı, çok zengin bir ailenin oğluydu ve evlenecektik yani ailelerimiz öyle uygun görmüştü. Ama bana beni sevdiğini söylediği için ona inanmıştım. Neyse evlenecektik işte, bu evde o zamanlar böyle apartman değilde müstakil bir evdi ve bizim yaşamamız için inşa edilmişti. Onu bu odada başka bir kızla basmıştım, ailesine anlattığım an biterdi. Kendisi bitmemek için beni bitirdi, öldürdü ve bu dolaba tıktı" derin bir nefes verdi Seulgi, olanları hatırladıkça sinirleniyordu ve içindeki kin büyüyordu. Park Jimin'in kafasını uçurmak istiyordu.
"Güzel miydin?" Diye sordu Taeyong.
"Niye bana mı yürüyeceksin?"diyerek güldü Seulgi.
"Ya ne alaka merak etmiştim, sanada bir şey sorul-"
"Siyah saçlarım vardı omzumlarımın hemen altında biterdi. Gözlerim fazla çekik ve küçüktü ama insanların küçük gözlerimin bana sevimlilik kattığını söylerdi. Küçük bir yüzüm vardı, insanlar güzel olduğumu söylerlerdi. Güzeldim demek ki." Dedi Seulgi, sonra ise sözlerine devam etti sözlerine.
"Ne önemi varki ama bir daha asla bedenime dönemeyeceğim" diyerek burukça gülümsedi.
"Belkide dönersin" dedi Taeyong şeytanca bir gülümsemeyle. Seulgi korkuyla soludu.
"O ne demek oluyor?"
"Seni öldürülen o iti buluyor, öldürüyor ve dolaba tıkıp sonrasında dolabı ateşe veriyoruz." Diye güldü, Taeyong bazen korkutu bir insan oluyordu ama size demiştim zaten Lee Taeyong çokta normal birisi değildi.
"Bunu yapmak istediğine emin misin Taeyong?" Diye mırıldandı Seulgi.
"Eminim, sen istemez misin?"dediğinde Seulgi gülümsedi.
"İsterim."-
silmiyorum arkdşlr sakin ama şey çok kısa bir kitap olcak haberiniz olsun
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ghost in the closet | seulyong ✓
FanfictionLee taeyong her gece hayalet kang seulgi ile konuşuyordu. lee taeyong(nct) & kang seulgi(rv) fanficion 2020©️/ miazabel