Okumayanlar için yada tekrar hatırlatmak için ben kısa bir özetle yazayım.
Bayan Polly Harrington kendisine gelen bir mektupla, hiç görmediği yeğeninin yapayalnız kaldığını öğrenir ve onunla yaşamasına müsaade eder. Yardımcısı Nancy'den yeğeni Pollyanna için bir oda hazırlamasını ister. Nancy, söylenileni yerine getirir, odayı hazırlar ancak küçük kıza tavan arasındaki bu odanın hazırlanmasından hiç memnun değildir. Bayan Polly kasabanın zenginlerindendir ve yeterince büyük bir evi vardır. Bu küçücük, gösterişsiz ve çok sıcak olan odanın Pollynanna'ya ayrılmasına anlam verememiştir.
Ertesi gün Pollyanna'nın geleceği tarihi bildiren ve küçük kızı tarif eden bir mektup alır. Pollyanna'yı alma görevi Nancy'e verilir. Görev kelimesi neredeyse Bayan Polly'i anlatır, yeğenine bakmanın sadece onun görevi olduğunu düşünmektedir. Nancy'e göre Bayan Polly, çok sert ve hiç bir zaman mutlu olmayan bir kadındır, içten içe küçük kıza acımaya başlar.
Nancy, Timothy ile birlikte Pollyanna'yı almaya gider. Herkesi görebileceği bir yere geçer ve çok geçmeden küçük kızı görür. Pollyanna, Nancy'i teyzesi zanneder. Çok sevindiğini söyler ve başından geçenleri anlatmaya başlar. Şaşırmış olan Nancy, Pollyanna'nın sustuğu sırada teyzesi olmadığını nihayet söyler. Eve vardıklarında Pollyanna çok heyecanlıdır ve teyzesini görür görmez kucağına atlar ancak teyzesi ayağa bile kalkmaz. Pollyanna bir şeyler anlatmaya başladığı sırada babasından söz eder ve teyzesi sert bir sesle onun sözünü keserek asla babasından bahsetmemesini söyler. Çünkü kardeşi, ailesi istemediği halde evlenip uzaklara gitmiştir ve bir daha görüşmemişlerdir.
Pollyanna odasına çıktığında hayal kırıklığı yaşar. Yerde halı, duvarlarda tablolar ve ayna yoktur. Penceredeki manzarayı fark ettiği anda mutlu olur ve tablo olmayışına üzülmekten vazgeçer. Sonra yüzündeki çilleri de görebileceği bir ayna olmadığı için sevinir. Polyanna oda çok sıcak olduğu için camı açar, içeri giren sineklere aldırmaz ve camın önündeki kocaman ağaca tırmanır. Aşağı indiğinde evin karşısındaki kayanın tepesine çıkmak için koşmaya başlar. Yemek saati gelir ve Pollyanna hala gelmediği için sinirlenen teyzesi Nancy'e, ona ceza olarak ekmek ve süt vermesini söyler. Pollyanna'yı bulamayan Nancy bahçeye çıkınca Bay Tom'a küçük kızın evde olmadığını söyler. Kayalıklarda onu gören Nancy, Pollyanna'yı almaya gider. Teyzesinin ona çok kızdığını ve ceza olarak akşam yemeğinin ekmek ve süt olduğunu söyler. Pollyanna ise buna çok sevindiğini çünkü ekmekle sütü çok sevdiğini söyler. Her şeye sevindiğini söyleyen Nancy'e bir bebek isterken yardım sandıklarından çıkan koltuk değneklerinden bahseder. Ve bu koltuk değneklerine ihtiyacı olmadığı için sevinmesi gerektiğini söyleyen babasının başlattığı bu oyunu anlatır. Nancy de bu oyuna katılacağını söyleyince çok mutlu olur.
Ertesi gün teyzesi Pollyanna'ya kitap okumak, yemek yapmak, dikiş dikmek, müzik dersi almak gibi görevleri olduğundan bahseder. Pollyanna ise teyzesinin kendisine hiç yaşamak için vakit bırakmadığını söyler. Günler böyle geçer ve Pollyanna izin aldığı zamanlarda dolaşmaya çıkar. Bir gün, sürekli yalnız olan, üzgün görünen ve her zaman karşılaştığı bir adamla konuşmaya karar verir ve ona havanın ne kadar güzel olduğunu söyler. Ancak adam onunla konuşmaz bile. Aynı olay üçüncü kez tekrarlanınca adam ona her gün onunla konuşmasının sebebini sorar. Pollyanna kendini tanıtsa da adam yine sohbet etmeden gider.
Pollyanna, Bayan Snow'a yemek götürme işini de üstlenir ve ona çorba götürür. Aralarında geçen sohbetten sonra küçük kızı merak eden Bayan Snow hiç bir zaman açmadığı perdelerini açtırır. Pollyanna, bu hasta kadına ne kadar güzel olduğunu söyler ve saçlarını taramak için onu ikna eder. Saçlarının bu hali hoşuna giden hasta kadın aynada kendini seyretmeye başlar. Kızı odaya girdiğinde Bayan Snow aynayı saklar ve ondan yeni bir gecelik ister. Milly, perdelerin açılmasına da annesinin yeni bir gecelik istemesine de bir hayli şaşırır.
Artık yolda karşılaştığı adam da Pollyanna' ya alışır ve pek konuşmasa da onu selamlamaya başlar. Bir gün adamın Pollyanna'yı selamladığını gören Nancy buna çok şaşırır, adamın kim olduğundan ve asla kimseyle konuşmadığından, kocaman evinde tek başına oturduğundan bahseder. Pollyanna kimseyle konuşmayan Bay Pendleton'un kendisiyle konuşmasına çok sevinir.
Aylar geçer ve Bayan Polly'nin evinde de hayat değişmeye devam eder. Pollyanna'nın odası çoktan alt kata taşınmıştır bile. Bayan Polly hiç bir konuda ona karşı koyamaz. Önce eve minik bir kedi ve ardından bir köpek gelir. Hayvanları sevmeyen Bayan Polly'nin buna izin vermesine en çok Nancy şaşırır. Bir hafta geçmeden de evsiz bir çocuğu getirir Pollyanna. Buna dayanamayan teyzesi çocuğun gururunu kıran sözler söyler ve Pollyanna'ya kızar. Hızla evi terk eden Jimmy'nin peşinden giden Pollyanna ona bir ev bulacağına söz verir. Yardımseverler Derneği toplantısının yapılacağı gün oraya gider ve herkese Jimmy'den bahseder. Ancak kimse onun istediği gibi tepki vermez. Kiliseden çıkan Pollyanna, Pendleton tepesine gider. Bir köpeğin havladığını duyar ve sese doğru ilerler. Köpeğin telaşını fark eden Pollyanna onu takip eder ve yerde yatan Bay Pendleton ile karşılaşır. Adamın bacağı kırılmıştır. Pollyanna adama yardım eder, evin anahtarlarını alır, tarif edilen yerdeki telefon defterini bulur ve Dr. Chilton'u arar. Nihayet doktor gelir ve onu evine götürür. Pollyanna, Bay Pendleton'u ziyaret etmek ister ve ona çorba götürür. Bu ziyaretler sonraları sıklaşır ve Pollyanna ona da oyunundan bahseder. Artık Bay Pendleton küçük kızla arkadaş olmuştur. Bir gün Pollyanna'nın aslında kim olduğunu öğrendiğinde bir daha onu görmek istemez ama bunu yapamaz. Sonrasında küçük kızı onunla kalmak için ikna etmeye çalışır. Çünkü Pollyanna bir zamanlar Bay Pendleton'un sevdiği kadının kızıdır ve ona öğrettiği bu oyunla hayata farklı bir pencereden bakmayı öğrenir. Pollyanna onunla yaşamayı kabul edemeyeceğini, teyzesini bırakamayacağını söyler ve ona Jimmy'den bahseder.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLYANNA GİBİ DÜŞÜNMEK VE DÖNÜŞMEK
ChickLitDüşüncen konuşmana, Konuşman hareketine, Hareketin kaderine yansır. Güzel düşün, güzel yaşa...