Gelin bu gün ne yapmaktan mutlu oluyorsak onu yapalım. Mesela ben yağmurlu havada yürümeyi çok seviyorum. İçimi huzur kaplar. Yada güzel ve sessiz bir yerde kitap okumak. Çoçukarla çocuklaşmak, güzel bir manzara izlemek keyif aldığım şeylerdir. Fark ettiyseniz küçük şeyler ve imkansız şeyler değil. Yani mutlu olmak o kadar pahalı ve zor değil.
Peki ya sizle mutlu olmak için ne yapmanız lazım ne sizi mutlu eder yada ne mutsuz ediyor.
Aslında çok şeye ihticanız yok kendinizle başbaşa kalmaya ihtiyacınız var. Yada birilerini mutlu etmeye ihtiyacız vardır. Mutluluk paylaştıkça çoğalır.
Burun bir kısa hikaye daha :Genç kız, el aynasında makyajını denetim etti; “-Gayet iyi.” dedi. Güzelliğinden emindi. Çevresindeki adamların pervane olmasından aslına bakarsanız biliyordu güzel bulunduğunu. Yaşamın tadını çıkaran, rahat yaşayan biriydi. Cep telefonu çaldığında, akşam dostlarıyla hangi eğlence yerine gideceğine karar vermeye çalışıyordu. Telefondaki numaraya baktı, arayan annesiydi.
– Alo… kızım, nasılsın?
– İyiyim anne. Ne oldu?
– Sana bir sürprizim var.
– Sürpriz mi?
– Evet. Fazlaca eski bir dostum, dostum şehrimize gelmiş…
– Eee kimmiş?
– Kim olduğu sürpriz. Fakat onu, senin almanı isterim.
– Ben mi?
– Evet, senin iş yerine yakın olan parkı biliyormuş. Parka gitmesini ve seninle buluşmasını söyledim. Senin de parka gidip onu almanı isterim.
– Anne, ben bu şekilde şeyleri sevmem, kendin halletsen!?
– Kızım 1-2 saatlik bir işim var. Ek olarak seni bebekliğinden tanıyan bir dostum. Seni görünce kesinlikle oldukça sevinecektir.
– Amaaan. Peki peki… Iyi mi tanıyacağım?
-Evden çıkarken üstüne giydiklerini tanım ettim. O parkta bazı oturaklar piknik masası şeklinde. Parkın beyaz perde tarafı girişindeki ilk piknik masasına otur. O ulaşınca seni bulacak.
– Tamam anne, tamam…
– Kızım senden her gün mü bir şey isterim. Üniversiteyi bitireli, hele de işe gireli bir satmaca yatırmaya bile göndermedim.
– Derhal darılma, tamam dedim ya…
– O iyi mi tamam demekse… Her neyse, hadi o vakit, izin al da çık, beklemeye alma. Ben de işlerimi bitirip derhal geleceğim.
Genç kız, izin alıp çıktı. Kısa bir yürüyüşten sonrasında parka vardı. Bu parkta daha ilkin asla oturmadığını fark etti. Dostlarıyla hep paralı, lüks eğlence yerlerine giderlerdi.
Annesinin tarif etmiş olduğu, girişteki ilk masayı buldu, boş olan kısmına oturdu. Masanın öteki tarafında bir köylü hanımla, ufak kız oturuyordu. Onlarla aynı yerde bulunmaktan utandığını hissetti.
“-Annemin arkadaşı çabucak gelse de, şunlardan kurtulsam” diye düşündü.
Köylü hanım çekinerek seslendi;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLYANNA GİBİ DÜŞÜNMEK VE DÖNÜŞMEK
ChickLitDüşüncen konuşmana, Konuşman hareketine, Hareketin kaderine yansır. Güzel düşün, güzel yaşa...