Multimedia aldıkları tekila shotlar :D
Poyraz hoş çocuktu tamam ama internetten tanıştığım birine kendimi kaptıracak değildim. Hele ki Topraktan yeni ayrılmışken. Mineye Poyrazı anlatırken beni sıkılmadan dinledi. Anlatmamı bitirdiğimde "Anlattığına göre hoş çocuk. Sende taş gibisin. Bence bugün içmeye gittiğimizde onuda çağır. " dedi. Tabi ben anında " Saçmalama Mine mal mısın? Poyrazı falan çağırmam." dediğimde , "Neden lan ne var kafanı dağıtırsın işte." diye azarladı beni. "Mine , Poyraz iyi hoş çocuk ama şimdilik düşünmüyorum yeni bir ilişki. "
"Tamam o zaman sadece çağır gelsin. Takılırız."
"Ne gerek var ya. Bizimkilerle takılalım işte. " dediğimde suratını astı sonra konuşmaya başladı ve " Çağırmıyorsan ben gelmiyorum Arya." dedi. Şok olmuştum. Benim için bir şeyler yapmak istiyordu tamam anlıyorum ama bu gerçekten biraz saçmaydı. En sonunda "Peki. Çağıracağım. Bidaha şöyle salak salak konuşma." dedim. Ve poyraza whatsapptan yazdım.
Akşam 10'da sana bahsettiğim mekana gel.Mineyi gönderdikten sonra akşam için hazırlanmaya başladım. Siyah sırt dekoltesi olan siyah mini bir elbise giydim. Üstüne siyah deri ceketimi aldım. Makyaj olarak siyah eyeliner sürdüm ve bordo bir rujla tamamlayıp bıraktım. Saçımı açık bıraktım ve şekil vermedim. Doğal halini seviyordum. Ne çok düz ne çok dalgalı. Dolaptan siyah topuklu ayakkabımı ve ona uyumlu olan ufak bir çanta çıkardım. İçine telefon ruj ve para koydum. Mineyi aradığımda çoktan hazır olduğunu söyledi ve ortak bir yerde buluştuk. Mine koyu yeşil mini göğüs dekoltesi olan bir elbise giymişti. Oda çok çok güzel olmuştu. Herneyse işte taş gibi kız zaten.
Taksi çağıracaktık ama ona vereceğim parayla daha çok içki alabileceğimi düşünüp otobüse binmeye karar verdik. Benim hayat felsefem buydu. Mekana vardığımızda yeni yeni dolmaya başlamıştı. Burda tanınırdım çünkü tekila shot rekoru bendeydi. Henüz gelenler geçememişti. Tam 20 shot. Zor olmuştu. Zaten o gece çok kötüydüm. Herneyse. Bir yere geçtik ve oturduk. Herkes bize selam verdikten sonra eğlencelerine devam ettiler. 2 bira söyledik ve Poyrazı beklemeye başladık.
45dakika olmuştu ve Poyraz denen hâlâ ortalıkta yoktu. Gerçekten çok sinirliydim. Mineye açıklama yapmadan dışarı çıktım. Bir sigara yakıp düşünmeye başladım. Toprak aklıma gelmişti. Onu özlüyordum. Ama fazla olmuştum. Hak etmiştim. Bunları düşünürken sigaram neredeyse bitmişti. Sırtıma soğuk bir el dokununca irkildim. Eli kadar soğuk ama güzel olan bir ses "Arya?" dediğinde "Ha?" diyerek arkamı döndüm ve Poyraz karşımdaydı. Saçları siyahtı ama karanlıkta daha da siyah olmuştu (sanki daha fazla olabilirmiş gibi). Çok... çok nefes kesiciydi. Onu resmen ağzım açık bir şekilde süzerken "Karanfil kokusundan tanıdım." diyerek beni düşüncelerimden çekip çıkardı ve güldü. Unutmamıştı. Djarum'un karanfilli olanına bayılırdım. Ama ona hâlâ sinirliydim. 1 saat boyunca bekletmişti. Bu yüzden "Hoşgeldin." dedim soğuk bir sesle. Bunu fark etmiş olacak ki "Bir sorun mu var Arya? " dedi. Sessiz kalınca sorunu anlamış olacak ki " Özür dilerim ya. Ankaraya yeni geldiğim için yeri bulmakta zorlandım. İyiyiz değil mi?" Diye sordu sevecen bir şekilde. Ah hadi ama bu şirinliğe nasıl kızabilirdim. "Peki. Önemli değil. İyiyiz." diyerek cevap verdim ve gülümsedim. Birlikte içeri geçtik ve Minenin olduğu yere doğru yürümeye başladık. O sırada Toprağı gördüm. Sevinmeme vakit kalmadan geçen yıl kavga ettiğim kız yanına gitti. Baya samimi görünüyorlardı. Kız resmen Toprağa kur yapıyordu. Ağzına sıçtığımın kaşarı ! Çok sinirlenmiştim. Ellerimi yumruk yapınca Poyrazın sesini duydum. "Arya gelmiyor musun?" Kaç dakikadır öyle bakıyordum bilmiyorum ama Bizim masamızdakiler bana anlamayan gözlerle bakıyordu. Kendime gelip onların yanından geçerken Toprağada yanındaki Yasemin kaşarına da bir ton sövdüm.
Minenin yanına oturduğumda "Toprağın allah belasını versin. Nasıl yapar lan! Neden kavga ettiğim kızla oynaşır. Aklım almıyor. Orospu çocuğu." diye sövmeye başladım. Mine "Hey sakin ol yavrum bende gördüm. Eğer o böyle yapıyorsa sende aynı şekilde karşılık ver." dedi. O kadar midesiz değildim. Onu görmemezlikten gelecektim.
Sohbet ilerlerken Poyrazın telefonu çaldı.
"Alo? Geliyor musun abi? Tamam bekliyoruz."
Telefonu kapattığında soru soran gözlerle ona baktım. Anlamış olacak ki "Bir arkadaşı daha çağırdım birazdan burada olur." dedi. Kafamı sallayarak karşılık verdim. Tekilaları söylemeye karar verdik ve Bana 6, Mineye 6, Poyraza 7, ve diğer masadaki ismini bile bilmediğim Mine ve benim için masada oturan insanlarada sipariş verdik. Toplam 30 shot istemiştik. O sırada biri geldi ve "Selam ben Alpkan. Naber millet?" diye sohbete daldı. Tam sen kimsin diyecektim ki Poyraz araya atladı ve "Bahsettiğim arkadaşım işte. Hoşgeldin kardeşim." diyerek herkesin aklındaki soru işaretini giderdi.
Saatin 1 olmasına yakın kafayı bulmuştuk. Ben o kadar dağılmamıştım çünkü alışıktım. Mine birileriyle yiyişiyordu. En azından çocuk yakışıklıydı. Gözüm Toprağı arıyordu. Ve.. göz göze gelmiştik. O Yasemin denen kaşarla öpüşürken bana bakıyordu. Kafamın iyi olduğuna güvenerek yanlarına doğru yürümeye başladım. Poyraz arkamdan "Arya ! Saçmalama gel buraya. " diye bağırsada umursamadım ve yanlarına gittim. Oraya gider gitmez Yasemin beni fark etti ve ayağa kalkmaya çalıştı. Onun bu çabasını görünce kendimi tutamadım ve " Dur canım ben yardım edeyim." diyerek saçından kızı tuttum ve yere yapıştırdım. Herkes bana bakarken Toprağa döndüm ve ona bir tokat attıktan sonra "Birdaha karşıma çıkma. Seni ve kaşarlarını burda görmek istemiyorum." dedikten sonra masamıza doğru gittim. Mineye döndüm ve "Gidiyoruz. " dedikten sonra çıkışa ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanırım Sarhoşsun
Jugendliteratur''Kardeşimi elimden aldılar. Onu orda çaresiz bir şekilde bırakıp gittiler. Ve ben hiçbir şey yapamadım.'' bunları söylerken gözlerim yanmaya başlamıştı ama kendimi tutmayı başarıyordum. Bana her zaman destek olacak el belimden tutup kendine çekti.'...