Listen to me while i am the silence 4. part ~ final

1K 56 10
                                    

Chanyeol'un gerçekten çok değişik bir mizah anlayışı vardı. Herkes ağ larken, gülmeyi seviyordu. Benim ise çok değişik bir zaafım vardı. O güldüğünde, savaşın ortasında bile olsam herkesi unutuyordum. Kendimi bile.

Umrumda değildi. Yalandan gülmüş olsa bile, benim yüzümden gülüyordu. Çünkü, herkes benim yüzümden ağlıyordu.

Bütün istediğim, hayatım boyunca uğruna uğraşacağım şey, onu mutlu etmekti. Bunun sonucunda herkes ağlasa bile.

"Chanyeol, ne diyeceğimi bilmiyorum. Sadece.. Sadece-"

Kyungsoo'ya sıkıca sarılırken bile çok mutluydu. Normalde Kyungsoo'yu ağ larken gördüğünde gözü döner, öldürecek adam arardı. Ama bu her zamanki gibi bir şey değildi.

"S-soo, yapma böyle. B-ben artık iyiyim."

Kyungsoo hala inanamıyordu. Chanyeol her konuştuğunda, sanki ilk defa duyarmışçasına sevinip, ağlıyordu. Ama bu sefer sevinci onu tatmin etmemiş ti. Bana yaklaştı, gözlerimin içine baktı. Gülümseyince, ben de aptal gibi ona gülümsedim. Sonra bir anda yüz ifadesi değişti, kaşlarını çattı, dudaklarını büzdü. Suratım yana savruldu. Yanağım acımaya başladı. Tokat yemiştim.

"Soo! Ne içindi şim-"

Bana göre küçük kollarıyla beni kendine çekti.

"Bunun içindi. Keşke beynin de boyun kadar büyük olsaydı Wufan."

Birbirimize sarılmayalı o kadar olmuştu ki neredeyse özlemiştim bu hissi.

"Hey, Wufan. Koca ellerini Kyungsoo'dan çekecek misin yoksa bir tane de ben mi yapıştırayım sana?"

Kafamı çevirip baktığımda, Jongin'in gülümsemesini gördüm. Demek gülümseyebiliyormuş. Yani bana. Sonra kısa bir kahkaha duyduk. Bu sefer gerçekten ben bile şaşırmıştım.

Chanyeol az önce kahkaha atmıştı. Kahkaha. Şaşırmama rağmen, içimde garip bir rahatlık vardı.

Sonra Kyungsoo, Jongin, Luhan ve Sehun onun etrafında toplaşınca, elimde kahvemle birlikte gülümseyerek içerideki tekli koltuğa oturdum.

Odadan Sehun'un heyecanlı bir şekilde Chanyeol ile ilgili bir şeyler dedi ğinin ve gülüşmelerin sesi geliyordu. Daha önce hiçbirini bu kadar mutlu görmemiştim. Chanyeol mutlu olunca hepsi mutlu oluyormuş.

Düşününce, ona bu kadar acıyı ve aynı anda bu kadar sevinci sağ layabilecek tek insanım. Bir anda dağları bile yerle bir edecek öfkeyi ve nefreti ona hissettirebilir, bir anda da cennetin imreneceği bir huzuru ona verebilirim. Kendini öldürmek istemesini sağlayabilir, sonra da sonsuza kadar yaşamayı istetebilirim. Bunlar benim özel veya mistik güçlerim değil. Bağımızın ne kadar kuvvetli ve kopmaz olduğunun bir göstergesi. Buna da aşk deniyor sanırım.

Yine de, keşke çektiği bütün acılarını bana verebilse. Benim olsalar. Çünkü onları, Chanyeol'a bu kadar yakın ve kalbinin bir yerlerinde, aklını n bir köşesinde oldukları için kıskanıyorum. Ben yokken, onlar onun yanı nda olduğu için kıskanıyorum. Öylesine kıskanıyorum ki, acılarını hatı rlayamayacak duruma gelene kadar onu sevmek istiyorum.

Bu çok tehlikeli. Aynı zamanda da cesaret verici.

Bu cesaret, beni o kadar heyecanlandırıyor ki, kanım damarlarımda kuruyormuş gibi hissediyorum. Bazen de Dünya bizim için ters yönde dönüyormuş gibi.

Gülen insanlar, sıcak bir ev, neşeli geçen saatler ve benim olmaya devam eden Chanyeol. Tüm bunlar içimin tekrar ılık ve rahat olmasını sağlıyordu. İçtiğim kahveye rağmen, huzurun içerisinde uyuyakalmıştım.

Listen To Me While I Am The Silence (Krisyeol Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin