"Daha sakin misiniz şimdi?""Bana, mektubunu verir misiniz?"
"Size yazdı zaten küçük hanım ama ilk önce iyi olduğunuza emin olmam gerek."
"Bana verin!'
"Tamam, sakin olun yeter söz verin bana."
"Söz..."
Genç kadın, elinde eskimiş sarı kâğıdı elleri titrer vaziyette aldı. Daha katlanmış olan bir kağıt parçasını görür görmez ağlamaya başlamıştı. O an... hissedemediği bacağını bile hissediyordu. Acı bütün vücudunu kaplamıştı. Onun sevdiği, onun beklediği ve bekleyeceği bayı, kendisini kandırmış onu bir nevi terk etmişti. Halbuki o giderken küçük kadının ruhunu da alıp götürmüştü. Elleri yavaşça katlandığı kağıdın izlerini okşadı, sanki bu bir vedaydı. Sanki onun hiç dokunmadığı yüzüne dokunur gibi olmuştu. Acı bir gülümseme oluştu dudaklarında, önce nefes aldı. Sanki bir yılın hakkını alır gibi, sanki o an sadece o anı yaşıyor gibi, korkuyordu bilmesine rağmen o mektupta neler olduğunu, korkuyordu kötü bir şey okumasından, daha şimdiden göz yaşları yüzünden sayfa çokça ıslanmıştı. Okumaya başladı, her bir kelime onun ölüm fermanıydı; bu bir yıl sanki boğazında azrailin elleriyle dolaştığını düşünüyordu, bu bir yıl ölüm ve yaşam arasında gidip gelmenin savaşını çağırıştırıyordu. Ama o her bir kelime sanki azrailin takati kalmamış gibi boğazını daha da sıkmasını sağlıyordu. Gülümsedi hemde kocaman, en azından onu unutma gibi bir şansı yoktu. Onun çok sevdiği kendi ismini biricik kızına koymuştu. Rahatladı bir anda. Gözleri karardı, sonra toparlandı. Burada olmaz dedi kendi kendine şimdi olmaz...
İlk önce sesli okusa da mektubu, sonra kendine saklamayı seçti."Hanımefendi;
Bu mektubuma nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Ben sizin için, size bakıcılık yapmıştım. Ama bu bakıcılık değildi benim nazarımda siz benim arkadaşımdınız, sizde buldum bütün bu anlamları, sizin cümleleriniz beni etkiledi. Ama inanın bana, gitmem gerekti. Sizi bıraktığım için umarım bana kızgın değilsinizdir?
Biliyor musunuz? Bir kadınla tanıştım. Evet karımın acısı yüzünden gitmiştim o şehirden, çok kötü anılarım var orada, sadece siz güzeldiniz ama bu bana yetmemişti. Ama o kadın bütün yaralarımı alıp sardı. Sonra hemen evlendik. Bu benim için büyük bir olay, bir bebeğimiz olduğunu öğrendim. Nedendir bilimem siz geldiniz aklıma, Doğduğundaysa sizin adınızı koydum. Biliyorsunuz, sizin adınız her zaman benim için özel ve güzeldi. Tıpkı sizin gibi... Bu mektup sadece eskiyi yâd ediş, sizinle olan günlerim çok güzeldi. Kendinize iyi bakın hanımefendi, kendize iyi bakın..."
Küçük kadın artık daha fazla dayanamıyordu. Bedeni zangır zangır titrerken, bu yazılar ona hiç yardımcı olmuyordu. O gider gitmez mutlu olmuş ve onu unutmuştu. İşte ölüm kalım savaşı burada başlıyordu.
"İyi misiniz küçük hanım, alın şu sudan için biraz."
"O mutluymuş doktor, o ne olursa olsun mutluymuş..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK BİR KADIN (FİNAL)
Sonstiges"Bayım?" "Leydim?" "Çok mu çirkinim ben sizce?" "Siz en güzel hanımefendisiniz..." "Yalan söylemeyin bayım... " "Söylemiyorum leydim." "Gözleriniz bayım... gözleriniz açık veriyor..." "Yine de bir anlığına inandım..." .... O eski zamanların güzel s...