04

410 43 48
                                    

Bazen ummadığımız şeyler olurdu. En az bir kere, kısa bir süreliğine de olsa düşündüğümüz fakat sonra kendi kendimize saçma bulduğumuz ve olmaz dediğimiz şeyler, bazen olurdu.

Şaşkındım, aklımın ucundan geçmişti ama olasılık verememiş, saçma bulmuştum fakat şimdi baktığımız da olmuştu, karşımda kırmızı saçları ile durmuş, beni sakinleştirmek için uğraşmıştı. Onun da canı yanıyordu, konuşmalarından belliydi. O nasıl bu ağırlığın altından kalkmıştı? Ben, yıkılmıştım. Hatta, keşke keşke ısrar etmeseydim demiştim. Bu kadar düşünüp parçaları birleştirmeseydim, çok erken olmuştu benim için. Ben, okyanusumdan vazgeçemezdim ki... tek arkadaşımı da bırakıp gidemezdim.

Ne kadar... ne kadar da berbat bir şeydi bu, çaresiz kalmak, elinden hiçbir şey gelmemesi... yüzünü göremediğim kişiden şikayetçi değildim, asla değildim çünkü biliyordum o da benim gibi acı çekiyordu, onu suçlamıyordum. Bu bize bahşedilen kaderdi ve Yoongi hyungun da söylediği gibi "Kaderinde bir şeye katlanmak varsa ona katlanamayacağını söylemek aptallık ve zayıflıktır." fakat-fakat bu başkaydı işte. Benim için buna katlanmak, kabullenmek çok zordu. O da biliyordu kolay kabullenemeyeceğimi, o yüzden uyarmıştı beni... iyi birisiydi aslında, bilinenden çok daha iyi birisi, evet tanımıyordum fakat yanımda olduğu kısa sürece anlamıştım iyi birisi olduğunu. Kendime zarar vermemem için gelmişti, başta beni uyarmıştı, daha değil demişti... ben dinlememiştim onu, öyle heyecanlıydım ki ruh eşime karşı, tüm zıtlığı, ayrı yaşama lanetini unutmuştum. Benim bu durumum lanet söylentisini doğruluyordu.

Kendime kızdım, her şeyi unutup ona kavuşmak için can atan kalbime kızdım, hâlâ daha onu isteyen kendime kızdım.

Bundan sonra ne olacağını merak ediyordum. Bir yanım her şeyi bırak, kaç git, diyordu, diğer yanım ise öyle çok onu istiyordu ki... ruhum sanki ondan ayrı kaldığı her bir yıl için lanet ediyor, kalbim ondan uzak kalma düşünceme, kabullenememe kızmış gibi ağrıyordu. Ne yapabilirdim? belki, belki eğer... eğer- öyle berbat durumdaydım ki ne düşüneceğimi dahi bilmiyordum. Bir kere sesini duymuş dudaklarını hissetmiştim, saçlarım ellerine alışmıştı. Uzak durma düşüncesi ayrı mahvederken,
yakın olmamızın da yanlış olduğunu biliyordum. İkimizin de yapacak hiçbir şeyi yoktu, çaresizdik hem de çok çaresizdik...

Yanımda duruyordu, gözlerim hâlâ kapalı hiçbir tepki göstermiyorken yanımda duruyordu. Alnımda ıslak bez ve elimi okşayan parmağını hissediyordum. Vücudum ani değişimlerden dolayı bitkin düşmüştü, kapalı göz kapaklarım bile ağır geliyordu. Yattığım yerde hafifçe doğrulmaya çalıştım anında yardım etmişti. Gözlerimi araladığımda bana bakıyordu, ilk defa, ilk defa yüzünü görmüştüm. Kısık gözlerimle inceleyebildiğim kadarıyla, çok yakışıklı duruyordu. Ben, hayatımda ilk defa kırmızıyı sevmiştim. Tıpkı alevi andıran kırmızı saçlarını çok sevmiştim. Gözlerimi tamamen açtım, yerimde ona doğru biraz daha yaklaşmaya çalıştım o ise yapmak istediğimi hemen anlamış bana yaklaşmıştı. Şimdi çok daha rahat inceleyebiliyordum.
Siyaha yakın gözleriyle, koyu kahve kaşlarıyla, alt dudağından daha koyu pembe olan üst dudağıyla, sadece bir gözünde olan çift göz kapağıyla çok yakışıklıydı. Burnunun ucunda benimkiyle aynı yerde olan benini görünce elim halsizce havalandı, tam dokunacaktım ki yaptığımı fark edip elimi indirdim, bakışlarımı da kaçırıp geri arkama yaslandım.

Derin bir nefes aldığında "Jeongguk," dediğini işitmiştim. Bakışlarımı ona yeniden döndürmedim, yorganın üstüne çıkartmış olduğum ellerimle oynuyordum zaten o sırada alnımdaki bez ellerimin üstüne düşmüştü. Elini almak için uzattığında nefeslerim sıklaşmıştı, bayık gözlerle eline bakıyordum. O ise sanki bana işkence çektirmek ister gibi yavaş hareket ediyordu. Gözlerimde olan bakışlarını hissediyordum lakin ne ona bakabiliyor ne de bir şey söyleyebiliyordum. Bezi elimden alırken "Jeongguk," diye yineledi. Derin nefes alıp verirken-sanki böyle yapmazsam hiç nefes alamayacakmışım gibi hissediyordum- başımı salladım onu dinlediğimi belirtir gibi. Koluma dokunacaktı ki kendimi istemsizce geriye çekmeye çalıştım fakat bu sayede sırtımı yatak başlığına vurmuştum o ise bu hareketimle elini durdurmuş kendini çekmişti.

Mythe [taekook]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin