Kitap tamamen kurgudur. Gerçek hayat ve dinimizle bu kurgunun ve bu kurguda ki hayatın bir bağlantısı yoktur.
•Olay akışı bilerek hızlı ilerlenmiştir çünkü neler olduğunu anlamanız gerekmekte bu bölüm. Lütfen kafa yormayınız.•
Dışarıdan gelen gürültülere aldırmadan kahvemi içmeye devam ettim. Yine cehennemden kovulan bir şeytan meleze bulaşmış, melezin melek arkadaşları da olaya dahil olmuştur. Arafta böyle şeyler hep olurdu. Ceza alan Şeytan ya da Meleklerle suçsuz melezlerin bir arada bulunması başlı başına bir sorundu zaten. Bazen kendime acıyordum keşke melez olarak doğmak yerine insan olarak doğsaydım. En azından para ile üstünlük kurabilirdim. Ya da hayır onu da beceremezdim. Ailem aklıma gelince yüzümde ki alaycı gülümsemeye engel olamadım. Babam cennete yeni karısı ile yaşıyordu, annemin ise cehennemde ne halt yediğini bilmiyordum. Melek ve şeytan çocuğu olmanın en kötü yanı 20.yaş gününde hangi tarafı seçmen gerektiğiydi. Eğer seçmezsen ruhun acı içinde arafta cezalandırılırdı. 8 gün, tam 8 gün sonra kaderimi belirleyecektim.
Aşk, geçmişte atalarımızın yaptığı düşmanlık nedeni ile cezalandırılmalarıydı. Birbirlerinden nefret eden melek ve şeytanın cezası insanlar gibi aşık olup birbirleri ile asla aynı hayatı paylaşamayacak olmalarıydı. Bizde bundan nasibini almıştık. Yasak ilişki yüzünden 19 yılım arafta, acıların ve serzenişlerin bitmediği yerde yaşamak olmuştu.
Düşünceleri kafamdan def edip biten kahve bardağını mutfağa bıraktım. Şuan bulaşık ile uğraşamayacak kadar uykusuz ve üşengeçtim. Yatağıma atlayacakken kapının çalınması ile lanet savurdum. Hep en güzel zamanlarımda bu lanet kapı çalınıyordu. Uykusuzluktan dolayı yavaş ve yorgun adımlarla gidip kapıyı açtım. Karşımda siyah pelerinli birisi görmeyi beklemiyordum.
"Evet, sorun neydi?" Diye sordum karşımda dikilen adama.
"Cehenneme bekleniyorsunuz, annenizin yaptığı hatayı ödemeniz gerek." Neden bahsediyordu bu adam?
"Annemin yaptığı hata umurumda değil. Kendisini en son 7 yaşımda gördüm, biyolojik hariç hiçbir bağım yok kendisiyle. Hatalarının bedelini ben ödemeyeceğim, burayı terk edin." kapıyı kapatmak istediğimde adam karşı çıkıp eliyle kapıyı durdurdu.
"Zorluk çıkarmayın, aksi takdirde annenizin ruhu arafta acı içinde terk edilecek." bu kadar büyük ne hata yapmış olabilir ki?
"Hâlâ ilgilenmiyorum, ben 19 yıldır arafta acı çekiyorum. Belki neler yaşadığımı anlar." ikna edemeyeceğini nasıl anlatabilirdim bilmiyorum.
"Anneniz bedeninde iki ruh taşıyor. Kardeşinizin de onunla birlikte acı çekmesini istediğinizi düşünmüyorum. Efendi Mirenda o bebeğe acıdığı için cezasını hafifletti ve bu ceza sadece sizi ilgilendiriyor."
İşler değişmişti, masum bir bebeğin ruhunun arafta acı içinde durmasına göz yumacak kadar vicdansız değildim. Bedenen olarak çektiğim acılar ruhumda iz yapsa da, ruhen çekilen acılar ölümden daha kötüydü. Anne neden hep çocuklarını tehlikeye atıyorsun?
"Geliyorum." tek kelime ve bir anda değişen gelecek.
-
Cehennem yerin altından gelen sıcaklık ile daha bunaltıcı bir hal alırken, birazdan yağacak yağmurun kasveti üzerime çökmüştü. Yer altı cehennemi insanların ruhlarının kirliliği ile harlanan ateşlerini yer yüzü cehennemine yansıtıyordu. Şeytanların ateşin içinde yaşadığını düşünen insanlar çok fazla film izliyordu. Onlar ateşin üstünde, aydınlığın gri bulutlar arasında çarpan şimşeklerin oluşturduğu yerde yaşıyordu. Cennet ise anlatılanlara göre tam bir peri masalında ki efsanevi yerler gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN RUHU /Devam Edecek
FantasíaCehennemin kralı tâcını oğluna vermeye karar kıldığında geleceğimi de oğluna mühürledi. Göz göre göre beni şeytanın inine attılar ve hiç bir şey olmamış gibi davranmamı istediler. Ben bilinmeyendim, Araftaydım. İyilik ya da kötülük kavramı benliğim...