"Daniel, geldin mi?"
Yeonjun'un kolları arasında küçücük kalan Beomgyu sayıklamaya başlamıştı.
Yeonjun uyandırmaya çalışmıştı onu ama Beomgyu bir türlü kendine gelemiyordu. Yüzü, vücudu terler içinde kalmıştı. En sonunda elindeki oyuncağı kucağından alarak kenara bıraktı ve Beomgyu'yu kucağına aldı. Tam çıkışa doğru ilerlerken Beomgyu ağlayarak sayıklamaya devam etti.
"Daniel'imi istiyorum!
Neden onu orda bıraktın!"
Yeonjun önce kendi üzerine alınsa da çok geçmeden ayıcıktan bahsettiğini anladı. Açıkçası kanlar yüzünden kıpkırmızı olan ayıcığı almak istemiyordu, unutmak istiyordu az önceki görüntüyü.
"Beomgyu onu bıraksak olmaz mı? Hem kanlar içinde kalmış.."
Beomgyu bu sefer sesli bir şekilde konuşmaya başladı. Sayıklamayı bırakmış gibiydi ama sesi hala titriyordu.
"Hayır! O benim tek varlığım. Ben de kanlar içinde değil miyim?
O zaman beni de bırak."
Yeonjun olayın ciddiyetine varmıştı artık, Beomgyu'nun hayatına bu kadar dahil olduğunu, onu bu kadar etkilediğini bilmiyordu önceden.
Geri gelerek kanla rengi değişmiş olan Daniel'i de aldı kucağına. Şirketten gizlice çıkması neredeyse imkansızdı, onları bu halde kimse görmemeliydi. Beomgyu'yu odasına götürdü, yavaşça yatağına bıraktı.
"Beomgyu kendine gelmelisin. Seni hastaneye götürmem için en azından şirketten çıkana kadar iyi gözükmeye çalışmalısın!!"
Beomgyu yattığı yerden doğruldu, kafasını onaylar biçimde salladı. Yeonjun onun yanına giderek önce elindeki ayıcığı yatağının arkasına gizledi, kimse görmemeliydi. Sonra Beomgyu'nun ellerini incelemeye başladı. Sağ elinin üstünde ve sol elinin parmak uçlarında bir kaç kesik vardı. Bu kadar kanın sadece ellerinden çıkmadığının farkındaydı ama her yeri kan olduğu için neresinin kanadığını anlayamıyordu. Beomgyu'ya döndü.
"Beomgyu neren kanıyor?"
Beomgyu gözümden akan bir damla yaş eşliğinde yüzüne buruk bir gülümseme kondurarak cevap verdi.
"Kalbim"
Yeonjun afallamıştı önce ne diyeceğini bilemedi. Sonra kendini toplayıp sinirli bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Beomgyu bana düzgünce cevap ver! Gittikçe kötüleşiyorsun, farkında değil misin? Bir an önce hastaneye gitmemiz gerekiyor."
Beomgyu iyice terlemeye başlamıştı zaten. Sol elini zar zor hareket ettirerek karnının sağ tarafına koydu, biraz bastırdı. Elini ordan çektikten sonra Yeonjun oranın tekrardan kıpkırmızı olduğunu gördü.
Hemen Beomgyu'nun üstündeki tişörtü kaldırdı. Karnının sağ tarafında kesik vardı. Cidden nasıl başarmıştı bunu??
Yeonjun hemen acil yardım dolabının oraya koştu. Pamuk, tentürdiyot ve sargı bezi aldı.
Odaya girdiğinde Beomgyu solmuş bakışlarıyla onu izliyordu.
Yeonjun Beomgyu'nun tişörtünü çıkarttı, onu da ayıcığın yanına koydu. Beomgyu'ya uzanmasını söyledikten sonra yatağın kenarına oturup karnındaki yarayla ilgilenmeye başladı. Önce tendürdiyotla yaranın çevrenisini temizledi, yaraya dokunamazdı, yanlış bir şey yapmaktan korkuyordu. Sonra sargı beziyle oraya tampon uyguladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maze in the mirror ⋆ #beomjun #yeongyu
Fanfiction[%50 texting] Hayatımın en karanlık zamanlarını geçirdiğim, beni esir eden aynanın içinde mutluluk tohumları yeşermeye başlamıştı. Aynada çatlaklar oluşturan o tohumların kime ait olduğunu bulmak istiyordum.
