on üç

144 21 3
                                    

|ah bi de gülünce kafam peynire dönüyo

"Sen ne olmak istiyorsun? Bu deneme sonuçları ne demek oluyor Tuna?"

Veli toplantısından çıktığımız andan beri konuşan annemi dinlemeye devam ettim, söyledikleri başarısızlığımın sebeplerinden ibaretti. Oysa deneme sonuçlarım kötü değildi, onun istediği gibi olmadığını ise bağırmaya başladığında anlamıştım.

"Bana cevap ver! Tıp okumayacak mısın?" Babamın aksine annem onların mesleğini devam ettirmemi istiyordu, bunu yapmayacağımı söylememe rağmen aynı konuları bininci kez konuşuyorduk.

"Tıp okumak istemediğimi biliyorsun." Saygısızlık etmek istemediğimden sesimi alçak tutmaya çalışıyordum ama o buna daha da sinirlenmiş gibi sesini yükseltiyordu. Annemi görebildiğim tek günde bu tartışmayı yapmak istemiyordum.

"Tuna, sinirlendirme beni. Şu saçma fikirlerine geri mi döndün?" Saçma fikir dediği bir ara gastronomi okumak istiyordum ama bir şekilde bundan vazgeçmem sağlanmıştı. Eh, sayısal seçmemin bu kararımdaki etkisi büyüktü. Sayısal seçsem bile sözel derslerime ağırlık vermeyi bırakmamıştım, bu işime yarabilirdi. Kendi kendime hak verirken mırıldandım.

"Neden olmasın?"

Bazen düşündüğümde bunun bana uygun olduğunu düşünüyordum, insanların yaptığım yemekleri beğenmesi hoşuma gidiyordu. Tamam, iş ortamı elbette bundan farklıydı ama fark etmezdi, her türlü insanlar yaptığım yemeği yiyeceklerdi.

"Çıldıracağım!" Verdiği tepkileri anlayamıyordum, geleceğimi kendim oluşturmak istediğim için bana kızıyordu.

"Anne, bağırıp durmana gerek yok. Daha hiçbir şey belli değil." Sesim istemeden sert çıktığında ciddi olup olmadığımı kontrol ederken tiz bir kahkaha attı, onun sesine yüzümü buruşturup koltukta oturan anneanneme baktım. Sakin olmamı söylüyordu, sakindim zaten sadece biraz daha devam edersek birimiz kırılacaktı.

"Tıp okuyacaksın Tuna, daha fazla tartışmak istemiyorum." Sesi kısıktı lakin yüzüne baktığımda gülüşünü görmek öfkeme teslim olmanı sağladı.

"Neden? Sizin gibi ilgisiz ebeveynler olmak için mi? Yoksa daha iyi şartlarda yaşamak için mi?"

"Sınırını aşma, her istediğin alındı ve sen bize ilgisiz diyorsun. Oğlum, sen bu mesleği kolay mı sanıyorsun?"

Anneme göre bana gösterdiği sevgi aldığı hediyelerle ölçülüyordu oysa ben hediye istemiyordum, gösterilerime annemin gelmesini istiyordum ama bunu hiçbir zaman ona anlatamamıştım. Bıkkınca nefesimi verirken konuştum.

"İşiniz çok zor, bir insanın hayatı ellerinizde... biliyorum-Biliyorum ama yapamam. Neden anlamak istemiyorsun?"

"Bunu babanla da konuşacağız, odama gidiyorum."

Yine cevap vermemişti, anneannemin yanına oturduğumda saçlarımı sevmeye başladı. "Oğlum benim, nefesini ver." Usulca nefesimi verdim, o söyleyene kadar nefesimi tuttuğumu bile fark etmemiştim.

"Anneanne, ben mi yanlış yapıyorum?" Kıkırtısını duyunca gözlerimi kapattım, "Annen hep böyleydi, değiştiremedim onu. Üzme o güzel canını, her şey düzelir." Her şey düzelir.

Odamın küçük balkonunda oturmuş yıldızlara bakıyordum ama görebildiğim yıldız sayısı bir elin parmağını geçmezdi.

"Biliyor musun, daha önce bir erkeği ya da kızı öpmedim." Kendi kendime kıkırdarken ekledim, "Eftal'i öpersem büyü bozulur gibi hissediyorum."

"Yıldız! Eftal'in vücudundaki dövmeleri gördüm, üç tane tarih var göğsünde. Sorduğumda bana cevap vermedi."

Dudaklarımı büzdüğümde o anları hatırladım, merak ettiğim için dövmelerini görmek istemiştim ve o salak "Beni pis işlerine alet etme!" deyip göstermişti vücudunu. Salaktı işte, sapıkmışım gibi davranıp dalga geçiyordu benimle.

Eftal'in göğsünde yedi tane dövme vardı ama doğrusu en çok ilgimi çeken tarihler olmuştu ve anlamlarını sorduğumda abartı bir şekilde sinirlenip evden gitmişti. Sonrasında özür dileyip aramızı düzeltmiş olsa bile o anlar aklıma gelince üzülüyordum.

"Yıldız! Onunla neredeyse bir aydır sevgiliyiz ve ben-Ben onun benden gizlediği şeyler olduğunu biliyorum. Anlatmak istememesini anlayabiliyorum ama kimi zaman bir yabancı gibi hissettiriyor. Oysa ben ona ailem diyorum."

Yıldız ile konuşmamı bölen aramaya baktığımda Eftal'in aradığını gördüm. Telefonu cevaplarken gülüyordum.

"İti an çomağı hazırla."

"İyi insan lafının üstüne gelir dersen daha mutlu olurdum sevgilim."

O da gülmeye başladığında sakinleşmeye çalıştım, karşı taraftan gelen nefes seslerini dinlemek bütün sorunları unutturuyordu. Bu nasıl olabilirdi?

"Tuna, iyi misin?"

İyiyim diyerek onu endişelendirmemek istiyordum ama ona yalan söyleyemezdim, ona her şeyi söylemem gerekiyor gibi hissediyordum.

"Bilmiyorum, annemle tartıştık. Sen nasılsın?"

"Hissedip aradıysam demek..."

Onu onaylarken tebessüm etmeye başlamıştım bile.

"Eh evinin erkeği yorgun ama sesini duymak iyi geldi."

"Bana da."

Birkaç saniye gülüşünü dinledim ardından neredeyse bağırarak konuşmaya başladı.

"Bu sefer Tuna Bey bana şarkı söyleyebilir mi?"

"Sevgilim dersen neden olmasın?"

Konuşmamız Eftal'in birçok kez "sevgilim" diyerek şarkıyı bölmesi ve onun salaklığına attığım kahkahalarla son bulmuştu.

Aptaldık.

||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||

zaman galiba Nisan ayının başı gibi (bunu unutmamam gerek😡)

bir şarkı tut | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin