0.8

144 20 4
                                    

Güneş açmış, yağmurun yerini gökkuşağı almıştı. Taehyung gözlerini bir an olsun gökyüzünden ayırmamıştı. Ben ise hala o bahsettiği kişinin kim olduğunu merak ediyordum. Sorsam bile bana neydi ki? Ben onun için bir şeyi ifade etmiyordum.

"En sevdiğiniz hava durumu nedir?"

Sessizliği bozan Taehyung'un sesiydi. Sanki bu anı bekliyormuşçasına heyecanlanmış ve bir anda irkilmiştim.

"Bilmem, herhalde karlı havaları severim."

"Bunu size birkaç sene önce sorsaydım, yine de karlı havalar der miydiniz?"

Ne demeye çalışıyordu? Gerçekten anlamıyordum. Sanki onunla çok uzun zamandır tanışıyormuşuz gibi konuşuyordu.

"Neden sordunuz?"

"Hiç, merak işte."

Başını yüzüme çevirip gülümsemişti. Ama içten değildi bu gülümseme. İçinde adeta fırtına kopuyordu sanki. İçindekileri haykırarak dile getirmek istiyordu ama bir şeyler onu engelliyor gibiydi. Ne engelliyordu onu? Neden haykırmıyordu?

"Size bir şey sorabilir miyim ben de?"

"Tabii ki, Mademoiselle."

"Şu az önce bahsettiğiniz, sizin için değerli olan kişi, kim?"

"Merak mı ettiniz siz de?"

Ağzıma hakim olup bunu hiç sormamalıydım. Merak etmemeliydim. Beni ilgilendirmiyordu çünkü. Neden bunu bana söylesin ki? Daha arkadaş bile olmamışken ben onu neyden ve kimden kıskanıyordum? Aptalın tekiydim sadece.

"Özür dilerim, bunu size sormamalıydım. Cevap vermenize gerek yo-"

"Cevap vermeyi o kadar çok isterdim ki, bunu size anlatamam. Gerçekten ama gerçekten size bundan bahsetmeyi istiyorum. Fakat.."

"Fakat, nedir sizi engelleyen şey?"

"Çok üzgünüm, söylersem sizin için olacaklardan çok korkuyorum."

Taehyung'un yüzündeki gülümseme gitmişti. Tam tersi, artık tamamen mutsuz olan bir ifade oturmuştu yüzüne. Onu bu hale getiren neydi?

memory | vroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin