Belki bir süre bölüm atamayabilirim diye bugün 2 bölüm gelecek, yazabilirsem yarın da 2 gelir.

*Bu bölüm medyadaki şarkı eşliğinde yazılmıştır.*

İyi okumalar...

___

"Ne oluyor?"

Taehyung, 'bilmiyorum' anlamında omuzlarını silkince Profesör Hwang kalkmıştı. "Gel, kontrol edelim."

Profesör Hwang odadan çıkıp koşturan görevlilerden birini durdurup kenara çektiğinde Taehyung da yanlarına gelmişti. "Neler oluyor? Ne bu karmaşa?"

Görevli derin nefes alıp hararetle cevap vermişti. "Deneklerden biri fenalaşmış Profesör. Acil müdahale edilmesi gerekiyormuş sanırım."

Taehyung adamın dedikleri yüzünden korkmaya başlamıştı, ya fenalaşan denek Jungkook'sa? Bu tarz konularda en iyi kişilerden biri de Profesör Hwang'tı. "Tamam ben gelirim-"

"Profesör Hwang!"

Profesör Hwang ona seslenen başka bir adamın yanına gidip aceleyle bir şeyler konuştuktan sonra Taehyung'un yanına dönmüştü. "Taehyung, bir görev yüzünden gitmek zorundayım. Denekle sen ilgilen, elinden gelenin en iyisini yap!"

Taehyung panikle ne yapacağını şaşırmıştı. Kendini zorlukla toparlayıp hala yanlarında olan görevliye sormuştu. "Hangi denek?"

"28 numaralı-"

Taehyung adamın devam etmesine fırsat bırakmadan koşmaya başlamıştı. "Affedersiniz, geçebilir miyim bayım? Yolu açın lütfen!"

Kalabalık koridorlardan zorlukla sıyrılarak denek odalarının önüne gelmişti. 28 numaralı odanın önünde biriken kişileri zorlukla savarak içeri girince aceleyle kapıyı kapatmıştı.

Jungkook yatağında oturmuş bir biçimde boğazını tutuyor ve çırpınıyordu. Taehyung yatağın arkasında ki makinelerden bazılarını çalıştırıp ayarlarken sakin kalmaya çalışıyordu. "Sakin ol Jungkook, bir şey olmayacak tamam mı? Sakin, derin nefes al!"

Ama Jungkook onu duymuyordu, şiddetle titriyor ve nefesi kesiliyordu. Taehyung oksijen maskesini Jungkook'a takmıştı ama pek işe yaradığı söylenemezdi.

Jungkook gittikçe kötüleşiyordu. Taehyung ne yapacağını şaşırmış bir durumdaydı. Aklına hiçbir şey gelmiyordu, öğrendiği her şeyi unutmuş gibiydi.

Hala şiddetle titreyen Jungkook'un yanına gidip sarılmıştı, ne yaptığını veya neden yaptığını bilmiyordu. Sarsıyordu Jungkook'u, sanki işe yarayacakmış gibi...

"Jungkook! Yalvarırım, dur! Sakinleş tamam mı, nefes al! Nefes al Jungkook!"

Jungkook'un kesik kesik aldığı nefesler gittikçe azalıyordu. Taehyung kafayı yemiş gibiydi, ölemezdi Jungkook, bu kadar çabuk ölemezdi. Aklına gelen şeyle ayağa kalkıp tekrar Jungkook'un yatağının arkasındaki makinelerden birinin önüne gelmiş ve hızla tuşlara basmaya başlamıştı. Son şansıydı bu Jungkook'un belki de, eğer bu da işe yaramazsa dayanamayıp ölecekti...

"Tamam, ne olur işe yarasın. 1... 2... 3!"

Tekrar Jungkook'un yanına dönerek sarılmıştı, akan gözyaşlarına engel olamıyordu. Jungkook derin derin nefes almaya başlamış ve çırpınmayı kesmişti, işe yaradı diye düşünüyordu Taehyung. "Jungkook, iyisin değil mi?"

"Sanırım." Taehyung, Jungkook'un boğuk çıkan sesini duyunca daha da sıkı sarılmıştı. "Öleceksin zannettim."

"Ailemin kim olduğunu bulmadan ölmeye niyetim yok." Az önce yaşadıklarına rağmen Taehyung daha kötü hissetmesin diye soğukkanlı kalmaya çalışıp, sakin davranıyordu ama ölümden dönmüştü.

"Çekil." Jungkook aceleyle kendisine sarılan Taehyung'u itip gözyaşlarını silince Taehyung şok olmuştu. "Sen neden-"

Odanın kapısı açılınca Jungkook'un neden onu ittiğini anlamıştı; ayak seslerini duymuş olmalıydı. "Jungkook iyi mi Taehyung?"

Gelen Profesör Hwang'tı. "Evet, iyiyim efendim. Taehyung beni ölümden kurtardı." Kendini zor tutuyordu Jungkook 'Ölüme ittikten sonra.' dememek için. Taehyung'un kendisine önem verdiğini ve fazlasıyla üzüldüğünü biliyordu ama engel olamıyordu ki düşüncelerine...

"Harikasın Taehyung!"

"Şey, teşekkür ederim Profesör Hwang."

"Taehyung, Jungkook'un neden kriz geçirdiğini öğrendim." Sesi gittikçe alçalıyordu. Taehyung kaşlarını çatmıştı, ne olabilirdi ki? Deneyi kaldıramadığı için değil miydi yani ölümden dönmesi?

"Ne?"

"Bundan sonra kesinlikle Jungkook'a deneyi sen uygulamaya devam edeceksin."

"Profesör! Bu konuyu hallettiğimizi sanıyordum!" Taehyung çok uğraşmış ama sonunda ikna edip kendi yerine başka birinin Jungkook'a deneyi uygulamasını sağlamıştı. Kendisi yapamıyordu artık, kaldıramıyordu bu vicdan azabını.

Ama daha ilk günden neden görevi tekrar kendisine verilmişti?

"Taehyung, bu konuda ciddiyim. Buradaki herkesten bunu daha iyi yapıyorsun, profesörler hariç. Profesörler de bununla uğraşamaz. Bu deneyin neredeyse bütün özelliklerini biliyorsun."

"Bunun Jungkook'un fenalaşmasıyla ne alakası var?"

"Çünkü senin yerine Jungkook'a bu deneyi uygulayan görevli bugün ki dozunu fazla vermiş, fenalaşmasının sebebi bu."

Taehyung gözlerini olabildiğince açmıştı, yani Jungkook'un fenalaşmasının sebebi dolaylı yoldan kendisi miydi? Eğer kendi çektiği üzüntüyü önemsemeyip bencillik yapmasaydı görevini devretmeyecek ve Jungkook'ta bunları yaşamayacaktı.

"Ben..."

Gözyaşları daha yeni sildiği gözlerine hücum ediyordu. "Hayır, hayır, hayır!"

Profesör Hwang ve Jungkook'u odada bırakıp orayı terk etmişti. Koridorlarda kendisine garipçe bakan kimseyi önemsemiyordu. Umurunda değildi. Bugün masum bir çocuk onun ve görevini devrettiği adam yüzünden az kalsın ölüyordu.

"Hwan!" Delirmiş gibiydi. "HWAN!"

Laboratuarın önüne gelene kadar o kadar çok bağırmıştı ki geldiğinde Hwan oradan çıkmış, kapıyı kapatıyordu. "Ne old-"

"Seni aptal! Senin yüzünden ölüyordu denek biliyor musun?! Sadece bir işi bile mi düzgün yapamadın?!"

Tutamıyordu kendini Taehyung, daha fazla dayanamayacaktı. Hwan'ı giydiği önlükten çekerek sırtının duvara vurmasını sağlamıştı. "Taehyung! Kendine gel, ne yapıyorsun?! Sadece bir denek-"

Son sözü Taehyung'ta bardağı taşıran son damla olmuştu. İşte bu insanlar denekleri insandan bile saymıyordu, ölmelerine önem vermiyordu!

"Sadece bir denek değil! Senin aksine bir insan! Hemde masum ve iyi kalpli bir insan!"

Rastgele vuruyordu, tekme ve yumruk atıyor, onu tutmaya çalışanları ve etraflarında toplananları önemsemiyordu. Profesör Hwang'ın başını derde sokmayı önemsemiyordu. Zaman durmuş gibiydi, aklında sadece Jungkook vardı, çırpınan ve nefesi kesilen Jungkook'un görüntüsü. Düşündükçe daha da şiddetle vuruyordu.

Taehyung vuruyordu, vuruyordu ve yine vuruyordu. Hemde tüm gücüyle...

Room Number 28Where stories live. Discover now