!slowupdate! :))
"Jeongguk Jeon, bu çocuk gizli bir cevher." diye devam etti yaşlı profesör...
Aklından geçen onca kötü, ağır ve insanlık dışı şeye rağmen konuşmasına gözlüğünü düzelttikten sonra devam etti.
"Jeongguk Jeon bizim hayat çizgimiz olaca...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Nire bihotzaren jabe bazara, isuri niretzat odola."
(Eğer kalbime sahipsen, benim için kan akıt.)
-220620"
~
Yer; Four Seasons Hotel George V | Fransa
Saat; 01:46
Açıkçası heyecanlıydım sonuçta bilmediğim bir ülkeye okul gezisi amacıyla gelmiştik ve biz arkadaş grubumuzla ülkeye geldiğimiz ilk gün öğretmenlerimizden habersiz Bar'a gitme planı yapmıştık.
Ufak bir hata yaparsak ya da yaparsam hayatımın boka saracağını biliyordum fakat sikimde değildi. Eğlenmek istiyorum, iki hafta önce girdiğim önemli sınavın stresini üzerimden atmak istiyorum.
Düşüncelerimden ayrılarak aynada son bir kez kendime bakmış, siyah deri eteğimin bende ne kadar güzel durduğunu düşünmüştüm. Ucunda halka ile haç işareti olan gri zincirleri eteğime takmış, aynanın karşısından ayrılarak çevremde dönmüştüm.
"Chungha nasıl olmuşum?"
Arkadaşıma sorar gözlerle bakmış, ardından bana sırıtarak kafasını salladığını görmüştüm.
"Mükemmel görünüyorsun Gguk ama fileli çorap sevmediğini zannediyordum."
Gülerek yatağa oturmuş ve Chungha'nın kırmızı uzun saçlarıyla oynamıştım. İstemsiz bir şekilde dudaklarımı bükmüş, kafamı eğerek karşımdaki güzel kıza bakmıştım.
"Pek sevdiğim söylenemez ama bana yakıştığı için giymek istedim!"
Chungha'nın tam konuşacağı sırada kapımızı biri çalmış, o kişinin bizim gizli kapı tıklama hareketi yaptığını anlayarak hemen ayağa kalkarak kapıyı açmıştım.
Kapı'nın girişinde pembe saçlı Taeyong ile Jaehyun bana bakarak sesli bir şekilde küfür etmişlerdi.
"Hasiktir!Jeongguk."
Tepkilerine gülmüş, kenara çekilerek içeri girmelerine izin vermiştim. Pembe saçlı arkadaşımın hızlıca sevgilisinin yanına geçerek dudaklarına yapışmasını izlemiş, Jaehyun'a bakarak 'iyi misin?' bakışlarımı yollamıştım. Kafasını iki yana sallayarak bana sorun yok demiş ve cam kenarına giderek sokak lambalarının aydınlattığı sokağı izlemeye başlamıştı.
Genzimi temizleyerek ikiliyi birbirinden ayırmış, dikkatlerinin bende olmasını sağlamıştım. Sırıtarak konuşmuş, kaşlarımı yukarı kaldırmıştım.
"Ne bekliyoruz? Gidelim ve şu Fransızları dizleri üzerlerine çöktürelim!"
