"Şşhh."
Yüzündeki sırıtışı ile birlikte parmağını dudaklarıma dayamasıyla sözüm yarıda kesilmişti, nefes alış verişlerim biraz olsun yavaşlamayı bilmezken iyice terlemiş ve titremeye başlamıştım.
"Karnında en değerlimi taşıyorsun, seni nasıl bırak...
Olduğum yer kap karanlıktı, bir yatağın üzerinde uzanıyor ve bir şey göremesem bile etrafa bakınıyordum. Bir şeylere dokunmaya, kıpırdamaya korkuyordum. Daha doğrusu kıpırdayamıyordum bile. Korkudan tüm bedenimin titrediğini ve donup kaldığını hissediyordum, bayılacak gibiydim. Ağlamak istiyordum fakat ses çıkartmaktan bile korkuyordum.
Odanın içerisindeki kapının alt kısmından gelen ışık vardı fakat yine de bir şey görmemi sağlamıyordu.
Sessizlikte sadece hızlı nefes alışlarımı duyarken aniden onlara ayak sesleri eşlik etmeye başlamıştı, yavaşça bana doğru yaklaşıyordu. İstemsizce nefesim kesilmeye başlarken gözlerimi kapının olduğu tarafa çevirmiş ve ışığın geldiği yere indirmiştim gözlerimi.
Adım sesleri durmuştu, birisi tam kapının önünde duruyordu.
Gelen kilit seslerinle birlikte kapının yavaşça açılması ile odanın içerisi aydınlanmıştı. Gözlerim feci şekilde ağırıyordu, ki zaten doğru düzgün açamamıştım bile. Kısık gözlerim ile kimin odaya girdiğini görmeye çalışırken maalesef başarısız olmuştum. Gördüğüm tek şey bulanıklıktı.
"Uyandın demek ha, prenses?"
Bu sese karşı şaşırmıştım, hâlâ gözlerimi tamamen açamazken uzandığım yere bir ağırlık daha çökmesiyle yatağa oturduğunu anlamıştım. Birkaç saniye ardından gözlerimi tamamen açabildiğimde, görüntüm netleşmişti. Merakla odanın içerisini taramaya başlamıştım.
Çok modern ve güzel bir şekilde dizayn edilmişti, koyu renklerdi çoğunlukla. Gözlerim sonunda karşımdaki kişiye döndüğünde yutkunmuştum. Bu tepkime karşı hafifçe gülümsemiş ve elimi tutmuştu. Eli soğuktu ve bu hafifçe irkilmeme sebep olurken gözlerimi ondan çekmiştim, garipti.
"Nasıl hissediyorsun, ağrın var mı?"
Boşta kalan eli ile saçlarımı okşamaya başladığında iyice kaşlarımı çatmış ve şaşkına dönmüştüm. Bu kimdi cidden?
Kurumuş olan dudaklarımı dilimle ıslattıktan ve boğazımı temizledikten sonra yorgun çıkan ses tonum ile konuşmuştum.
"B-benden ne istiyorsun?"
Keskin yüz hatlarına sahipti, koyu saçlara ve koyu renkte gözleri vardı. Yüzündeki gülümseme garipti, asla iyi niyetli değildi. Sinsi gülümsüyordu.
