Bölüm Üç: Babamı Buluyorum (Ya Da O Beni Buluyor

2.5K 170 135
                                    

Multimedia'da... Hiçbir şey yok asdfg

"Ben Ebony Black. Yunan Ölüm Tanrısı Thanatos'un kızıyım."

Bunu duyduğumda ben de başımı aşağı yukarı salladım ve "Hı hı." dedim "Tabi. Neden olmasın."

Kız başını hafifçe yana eğerek bana baktı. "Karanlık bir auran'n var."

Ben mi? Karanlık mı? Hah. En sonunda yerde yatanlara bakmayı kesmiş siyah saçlı çocuk, Ebony'nin yanına geldi ve kollarını önünde çaprazlayarak bana baktı. Soğuk siyah gözlerinin inceleyici bakışlarından biraz rahatsız olsam da sırtımı dikleştirerek boyumu olduğundan uzun göstermeye çalıştım... tabiki de işe yaramadı.

Şöyle anlatayım, siyah saçlı çocuk bayağı uzundu, en az 1.80 civarı olmalıydı. Ebony ondan neredeyse bir kafa boyu kısaydı, o da 1.70 civarlarında olabilirdi. Leo, kızla aynı sayılırdı, belki biraz daha kısaydı. Yaklaşık 1.68 gibi yani. Ben neredeyse Leo'yla aynı boydayım, boyum 1.65 ve resmen çocuk gibi gözüküyorum lisede olmama rağmen.

Herneyse, sonuç olarak hala herkes bana tepeden bakıyordu.

Birinin konuşmasını bekleyerek tek tek hepsinin yüzlerine baktım. En sonunda konuşan Leo oldu. "Bak, özür dilerim Tiffany. Bunu sana korkutmadan anlatmam gerekiyordu ama ben bunu nasıl yapabileceğimi bilmiyorum." Bir süre durdu ve onay almak istermişçesine Ebony'yle siyahlı çocuğa baktı. İkisi de hafifçe başlarını salladılar. Leo bana döndüğünde, bir haftadır okulda olmasına rağmen ilk kez onu ciddi bir yüz ifadesiyle yakaladığımı farkettim.

Bu rahatsız ediciydi. Bu çocuğun ciddi durması iyi bir şey olamazdı.

Derin bir nefes aldı ve "İstersen otur." dedi sanki beni sakinleştirmeye çalışıyormuş gibi bir sesle. "Çünkü bu fazla gelebilir." İnatçı bir tavırla çenemi biraz daha öne çıkardım ve dimdik karşısında durmaya devam ettim. Ben o kadar kolay yıkılmam.

"Yunan mitolojisi hakkında ne biliyorsun?"

"Minotor gibi mi? Ya da Olimpos? Tarta-" Leo'nun ağzımın üstüne kapanan eliyle sözüm yarıda kaldı. Gözleri iri iri açılmıştı ve etrafını korkmuş bakışlarla süzüyordu. Ebony ve siyahlı çocuk ise gayet rahat gözüküyorlardı. Ebony, omzunu siyahlı çocuğa yaslamış elindeki hançerimsi şeyle ilgileniyordu. O an için kızın elindekine dikkat edemeyecek kadar kafam karışmıştı. Leo, elini ağzımın üstünden çekerek derin bir nefes aldı. "Bu isimleri yüksek sesle söylememelisin."

"Neler oluyor?"

"Şu Yunan şeyleri var ya... şey, onlar gerçek."

Sinirli bir şekilde iç çektim. "Hayır Leo, şaka yapmanın zamanı değil. Ben gerçekleri istiyorum."

Sinirli bir şekilde iç çekme sırası Leo'daydı. "Ve ben de sana gerçeği söylüyorum Tiffany!" dedi gitgide sesini yükselterek. Bana bağırdı. Bana.

Nerde olduğumu umursamadan sokağın ortasında "BANA BAĞIRAMAZSIN!" diye çığrındım. İnsanların bana bulaşmasından, bana laf sokmasından, kusurlarımı ve yanlışlarımı yüzüme vurmalarından nefret ediyorum. Durmayın, bana bencil deyin. Çünkü zaten bencilim. Bencil ve kendini beğenmiş. Ama bugüne kada hiçbir zaman bunu değiştirmeye çalışmadım.

Leo, bana bağırmak için hazırlanmıştı ama Ebony onu önümden çekti ve "En iyisi seni babana götürelim Tiffany." dedi değişmeyen soğuk ses tonuyla. "Muhtemelen o seni ikna edecektir."

Sertçe alt dudağımı dişledim. "Benim babam öldü." Aynı görüntü tekrar tekrar kafamın içinde beliriyordu.

Babam, bir ağaca asılmış. Kanlar içindeki bedeni yağlı ipten sarkıyor. Annem boş bakışlarla bana bakıyor.

CRAZE [Leo Valdez]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin