10|kalmanı istiyorum

2.6K 297 360
                                    

songs|rihana-stay

Kaç insan tanıyordum bu zamana kadar? Hangisinin gözlerini okuyordum? Sadece sevip sevmediği şeyleri, bir yiyecek, bir huyunu da olabilir, bilmek değilde, kalbini görüyor, onu yaşayıp, yaptığı eylemlerin nedenini o anlatmadan biliyordum. Hangi insanın dilini gözlerinden, derdini kalbinden anlıyordum? Kaç insan girmişti ki hayatıma, ailem dışında kiminle et ve tırnak olmuştum?

Arkadaşım azdı. Oldukça azdı. Bir kişiydi güvendiğim, bir kişiydi tanıdığım. Ki kimseyi, hiçbir canlıyı şu zamana kadar tanıyamadım. Çünkü çevremdeki insanlar değişiyordu. Olumlu veya olumsuz yönden. Bu onu şöyle yapmaz, böyle söylemez, bunu giymez, bu hatayı yapmaz dediğimiz insanları tanıdığımızı sanıyorduk.

Daha kendi benliğimizi tanımadan üstelik. Ben kimdim şuan? Karşımda sigarasını içip, durgun bakışlarla ekranı izleyen, sessizliği aramıza bir köprü olarak döşeyen yan komşum Park Jimin kimdi?

Ben kimdim? Onun benim arkadaşım olmadığını biliyordum. Onun benim aksime farklı, uyumsuz bir yapısının olduğunu biliyordum. Onu tanımıyordum, onu bilmiyordum. İki yıldır komşum dediğim adamın evine girecek, hatta yatıya kalacak kadar tanımıyordum.

Onu artık tanımak istiyordum. Neyi sevdiğini, neyi sevmediğini değil, sıradan ve gündelik bilgilerini almak istemiyordum ondan. Onu, ruhunu tanımak istiyordum. Kendimi onun yerine koymak istiyordum. Kör olsam dahi gözlerini görebilecek, sağır olsam dahi sesini duyabilecek kadar tanımak istiyordum onu.

Jimin bu rengi sever, baharatı sevmez, sevdiği müzik gurubu şudur demek istemiyordum hakkında. Hakkında bu kadar sıradan bilgileri, onunla arkadaş olmadan bile öğrenebilecekken ben onun düşünce dünyasını öğrenmek istiyordum. Onu bu hayata bağlayan şey ne? Neyden korkar? Ne olmazsa yapamaz? Dostluğa, aşka inanır mı?

İnandığı, ibadetini yerine getirip, korktuğu, aynı zamanda koşulsuz sevdiği bir tanrı var mı onun için? Bu dünya, bu evren, bu akan su, baktığı gökyüzü, güneş, yağmurlu hava ne ifade ediyor onun gözünde? Yalnız olmaktan korkuyor mu benim gibi? Yoksa yalnızlığı seviyor mu?

Buna cevap verebilirim sanırım. Bence Park Jimin yalnızlığı ve sigarasını seviyor. Işıkları sevmiyor, çünkü yemeğimizi yedikten sonra salona geçtiğimizden beri ışıkları yakmamıştı. Neden yakmadığını sormak için bekliyordum. İçeriyi televizyon ve gökteki ay kşığı aydınlatıyordu. Koltuğa oturmaktansa, dibine çökmüş, bacaklarını uzatıp, birbirinin üstüne koymuş, sırtını benim oturduğum koltuğa yaslamıştı.

Odada televizyondan gelen anlamsız seslere bir de içimize çektiğimiz seslerimiz karışıyordu. Dışarıda çiseleyen bir yağmur vardı. Sırtımı koltuğa yaslamış, ayaklarımı bağdaş kurmuş vaziyette koltukta oturuyordum. Elimde tutmuş olduğum  Balzac'ın Vadideki Zambak romanının sayfalarını karıştırıyordum. Bir vakitten sonra kararan ışıklar yüzünden okumayı bırakmıştım.

Jimin fazla sessizdi. Sebebi ne bilmiyordum, ki sorsam söyleyeceği bi ihtimaldi. En son yemek yemeden önce bana laf sokmuş, bulaşıkları yıkamadan içeriye girmiş, bu oturuş vaziyetini alıp, televizyonda dönen saçma bir müzik programını açmıştı. Arada yaktığı sigaranın kokusu başta rahatsızlık verse de, artık hissetmiyordum bile.

Başını oturduğum koltuğa yasladı. Siyah saçları oturduğum koltuğa yayılmıştı. Tam diz kapağıma değiyordu siyah, dokunmasam bile hissedeceğim yumuşak tutamlar. Deli gibi dokunmak istiyordum o kara, kömür rengi saçlara. Dokunmaktan korkuyuyordum. Ruhunu bilmediğim adamın saçlarını ruhumun içinde hissetmek istiyordum.

Boğuluyordum, tuzlu bir okyanus gibi kokuyordu saçları. Şimdi kalkıp gitmek istiyordum evinden. Ama yalnız başıma gireceğim evde o okyanus kokusunu özleyeceğimi biliyordum.

Sillage | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin