-Defin sabahı Luhan'ın ağzından-
"Ahh bu baş ağrısı da ne böyle. Hem ben nerdeyim ? Kaç gündür buradayım?Sanki yıllardır uyuyormuşum gibi.Hastane mi burası acaba ? Herkes nerede ?
Sehun meraktan ölmüştür şimdi hemen arasam iyi olur..."Tam telefona benzeyen şeye uzanıyordum ki bir el kolumu tuttu.
"Hayır,kimseyi arayamazsınız."
Benimle çince konuşan bu sesin kime ait olduğunu anlamak için yan tarafıma döndüm. Daha önce görmediğim bir yüzdü.Korkmuştum ama belli etmek istemedim.
"Siz de kimsiniz ? Neden kimseyi arayamıyormuşum ? Grup üyelerim beni merak etmiştirm Hem..."
Sözüm yarım kalmıştı.İnanmak istemediğim şeyi duydum.
"Çünkü sen artık onlar için bir ölüsün.Bundan sonra beni takip etmen gerekecek."
Bu adam ya delirmiş ya da ben arafta bekletiliyor olmalıyım.Düşünmeme bile fırsat vermeden elindeki tabletten bir şeyler açtı ve bana uzattı.
Şok olmuştum.Gözyaşlarımı tutamadım.Tüm Kore magazininde dünden önceki akşam ölmüş olduğum ve bugün defnedileceğim , fanların ve üyelerin ne kadar çöküşte olduğu yazıyordu. Hepsi bir kenera bir fan kendini öldürmeye çalışırken son anda kurtarılmıştı. Benim yüzümden olanları düşününce çıldıracak gibi oldum.
"Tüm bunlar ne demek oluyor ? Ne yapmaya çalışıyorsunuz siz ? Ben ölmedim. Gayette canlıyım. Ve o defin töreni saçmalığı bugün gerçekleşmeyecek çünkü ben gidiyorum!!! "
Sinirden elim ayağım titriyordu ve bu kalbimede ağrı olarak yansamaya başlamıştı.Hızla elimdeki serumları çekip atarken yabancı tekrar konuştu.
"Üzgünüm ama hiç bir yeri arayamayacağınız gibi gitmiyorsunuzda. Bana söylenen bu. Özelliklede bugün dışarı çıkmanız mümkün değil."
Tabiki bu adamı dinlemeyecektim.Ölmemiştim ama bu sapık belkide aşırı takıntılı fanadam benzeri şey beni kaçırmıştı galiba.Sehun kim bilir ne halde ? Üyeler kim bilir ne halde. Bu yaptığı delilik. Birde çince konuşuyor. Neler döndüğünü anlayıp burdan çıkmam lazım. Kore demiyim Çin demi onu bile bilmiyorum. Harbi bu adam beni nasıl kaçırabildi ki ? Ee benim tabutumu veda için açmayacaklar mı ? Üf ne tabutu ne vedası. Ben burdayım hiçbir yere gitmedim ve o tören bugün olmamalı. Insanları ve üyeleri nasıl kandırabilir bu adam.
Şimdi bir tekme savursam diye düşünürken eylemi gerçekleştirdim bile.
Adam yere savruldu ve düşen telefonundan Sehun'a mesaj atmak üzereyken beni engellemeye çalıştı fakat bunu son şansım olarak düşünerek var olan gücümle adamın suratına son bir kez yumruk savurdum.
Adam tekrar yere düştü ve ben Sehun'a mesajı yolladım.
[Sehun ben yaşıyorum.Ölmedim.Nerdeyim neler oluyor bilmiyorum.Sakın bu numarayı geri arama.Lütfen benden vazgeç-
Lanet adam ayağıma yapışınca mesaj yarım gitti. Hemen kayıtları sildim.Bu manyak adam Sehun'a mesaj attığımı görüp ona zarar verirse diye. Sehun..Zavallı Sehun..Ya beni aramayı düşünmezse ? Sonsuza kadar ölü olarak bilinirsem ? Ama en azından nerde olduğumu bilmiyorum dedim. Sehun anlar. Anlamalı değil mi ? Her zaman yarım şeyler gibi gözüksekte birlikteyken bütün gibi hissetmedik mi ? Bu seferde beni anlayacaktır.
'Sen ve ben biz olacağız' dediğimi unutmamıştır. Umutamaz ki. Yaşadığımız hisler gerçekten daha gerçekti. Ahh beynim durdu.Düşünmeye vaktim olsada tekrar yazmaya vaktim olmamıştı.
"Vazgeçme" mesajını tekrar yazacakken adam hışımla telefonu elimdem aldı. Bana vurmasını bekliyordum ama çevik bir hareketle odadan çıkıp kapıyı üstüme kitledi. Dışarda başka birileride var mı acaba ? Bu işte yalnız olamaz.
Kapıya iyice yaklaştım ve dinlemeye başladım. Adam telefon görüşmesi yapıyordu.Korece konuştuğunu duydum.Bu da neydi böyle. Kore ye ajanlık mı yapıyordu yoksa zaten Korede miydik ? Ben baygınken uçağa binmiş olamam. O zaman hala Koredeyim.
"Evet efendim. Çok özür dilerim.Efendim beni lütfen affedin.Evet telefonu bir anlığına eline aldı ama arama yapmaya ya da mesaj atmaya vakit vermedim. Hayır kesinlikle ona zarar vermedim.Hem kayıtlar boş. Eminim birini arasaydı şimdiye geri dönüt alırdık. Üzgünüm efendim lü..."
Bu kapıda ne ses geçirmez kapıymış. Adam zaten uzaklaştı hiç bir şey duyamadım. İşime yarayabilecek hiç bir şey duyamadım. En azından kayıtları temiz bıraktım. Umarım Sehun daha fazla üzülmez. Ahh Hunnie lütfen ölmediğimi düşün ve benden vazgeçme...
Kim ki bu efendi ? Korece konuşabilen ve aslında zarar görmemi istemeyen 'efendi'. Intihara kalkışan fan ne durumda ? Kim bilir üyeler ne durumda...
Başucumda ki bardağa uzandım ve biraz su içtim. Acaba bu adam bana yemek getirmeyecek miydi ? Gerçekten acıkmıştım.
Bu baş dönmesi de ne gene.Her şey niye bulanıklaşıyor? Yoksa bu adam suya bir--
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hunhan is real
FanfictionIlk itirafın ardından gelişen olaylar... bazen Sehun bazen Luhan'ın gözünden aşk... Peki Sehun yanında olmadan yemek bile yiyemeyeceği Luhan için nelere katlanabilir ? Luhan Sehun için ne kadar sabredebilir ? Aradaki aşk tüm uzak mesafeleri yok edeb...