sex yeah

the state of dreaming

Sarışın çocuk görüş odasının kapısı açılana kadar volta atıp durdu. O garip çocukla ilk kez konuşacak olmak onu fazlasıyla heyecanlandırmıştı. Ve buna kesinlikle anlam veremiyordu. Neden bu çocuğu savunmak istiyordu?

Hayatı boyunca tehlikeden, hayatını etkileyecek olumsuzluklardan kaçınmıştı. Her zaman çıkarları doğrultusunda hareket etmişti. Hayatının zaten yeteri kadar zor olması onu düz bir çizgide ilerlemeye  itmişti. Şimdi neden tüm çabasını sikip atıyordu?

Beklerken tüm bunları düşünmüş, bir çıkarımda bulunamayınca Michael'ın dosyasını okumaya karar vermişti. California, 1995 doğumluydu. Bu kendisinden bir yaş büyük olduğu anlamına geliyordu. Ama Luke onun aksine Sydney doğumluydu.

Tanınan bir rock grubunun gitaristi olduğunu öğrenince birazcık şaşırmış olabilirdi. Sonuçta her gün ünlü insanlar bu şekilde yargılanmıyordu, değil mi?

Davanın detaylarına baktığında ilginç bir şey fark etmişti. İddia tarafının çocuğa karşı hiçbir kanıtı yoktu. Peki nasıl olmuştu da bu dava bu kadar ciddiye binmişti? Sanırım ünlü olması bunda bir etkendi.

Elindeki dosyayı, yavaşça açılan kapıyla masaya bıraktı. Gözlerini iki polisin gözetiminde ona doğru yürüyen çocuğa çevirdi. Çocuk da ona aynı şekilde bakıyordu.

"Selam Michael." Çocuk başını salladı. Sanırım pek gündelik konuşma havasında değildi. Polisler odayı terk ettiğinde Luke çocuğun karşısındaki sandalyeye oturdu. "Neden beni savunmak istedin? Hayranım falan mısın yoksa?"

Michael'ın sırıtışıyla Luke da içten bir şekilde gülümsedi. "Aslında dosyanı okuyana kadar ünlü olduğundan haberim yoktu." Michael başını salladı. Müziğinin hitap ettiği kitle 15-16 yaşındaki ergen kızlardı. Ve o sikik gruptan fazlasıyla sıkılmıştı.

"Sadece seni savunmak istedim işte. Bir nedeni yok." Aralarında garip bir sessizlik oluştuğunda Luke neden burda olduğunu hatırladı. "Olayı anlatabilir misin? Yani seni en iyi şekilde savunmam için ne olduğunu bilmeliyim."

"Bir kız 2014 yazında onu taciz ettiğimi iddia etti. Yapmadığım bir şey için tüm sosyal medya ayağa kalktı. Çok fazla kişi neden açıklama yapmadığım, bunu kabullendiğim hakkında tweet atınca sinirlendim. 'Sikeyim, her iddiaya inanacak kadar aptal mısınız? Ne düşündüğünüz umrumda değil.' yazdım. Ve işte burdayım."

Kelepcelerini yukarı doğru kaldırıp Luke'a gösterdi. "Bu kesinlikle çok saçma. Bu duruşmayı kaybetmen için hiçbir sebep yok. İddiadan başka hiçbir şey yok ortada. Ünlü olduğun için seni suçlayamazlar."

"Umrumda değil. İnsanları asla tatmin edemiyorum. Ne yaparsam yapayım, para verdi davayı kazandı olarak algılanacak. Ben her şekilde kaybettim." Luke ona üzgün gözlerle baktı. Umudunu kesmiş bir şekilde karşısında durması içini burkmuştu.

"Hey kimse inanmasa bile müziğini seven, seni seven tonlarca insan var. Onlar sana inanacak Michael." Michael alayla gülümsedi. Ama gözlerinde belirgin bir acı vardı. "Onlara yıllarımı verdim. Her zaman destek olmaya, onları sevdiğimi hissettirmeye çalıştım. Onlar bana karşı hep suçlayıcı ve iğrenç davrandılar. Bu boktan çok sıkıldım."

"Eminim ki içlerinde gerçekten seni seven, seni destekleyenler vardır. " Michael öne eğdiği başını kaldırdı. Dolmuş gözlerini Luke'un gözlerine dikti. "Neler hissettiğimi görebiliyorsun değil mi? Onlar hiçbir zaman görmediler. Her seferinde sorunu kendimde aramaktan yoruldum."

Derin bir nefes alıp dolan gözlerini kırpıştırdı. "Artık onlar için müzik yapmaktan nefret ediyorum. Onların sözlerinin altında ezilirken daha fazla çabalamayacağım. Şuan için odaklanmak istediğim tek şey bu dava. Yinede teşekkür ederim dostum."

Luke önemsiz dercesine başını salladığında az zamanlarının kaldığını fark ederek konuştu. "Seni burdan çıkaracağım. Söz veriyorum." İkisi de gülümsediğinde, Luke bu sözü tutmaya kararlıydı. Michael ise, o ne düşüneceğini bilmiyordu.

Evet Michael'ın kütüğü değiştirdim. Bu kurgu nereye gidecek bakalım.