1: "Nefretimin, surları."

3.4K 222 684
                                    

Gurur; kasıklarımın arasından akıp gitti.

Toplantı odasının içindeki kasvet, tüm ruhlarını içine çekerken suskunlardı. Odanın içini boğucu nem, soluk ve nefret kaplamıştı. İki masa ortadan ikiye bölünmüş gibi, etrafı akbabalarla doluydu. Genç olan elindeki kalemi masaya vurdu ve rakibini atmaca gibi, keskin bir şekilde izledi.

Babası hemen yanında, en ufak bir söz dalaşında mani olmak istiyordu. İki genç birbirini öldürmek, zarar vermek için resmen yanındaki yaşlı kurtlardan kurtulmak istiyordu. "Yüzde onluk kısmı vermeyeceğiz. Sizce de bu konu fazla uzamadı mı?" Siyah saçlı genç gözlerini kıstı ve karşısındaki adama odaklandı.

Sinsi gülüşü ve ona uyguladığı baskı iyice sinirlenmesine sebep oluyordu. Esmer olan kemikli ellerini saçlarına geçirdi ve mavi tutamlarını özenle karıştırdı. Her hareketini siyah saçlının gözlerine bakarak yapıyor, onu çileden çıkartıyordu. İkisi saf nefreti parmak uçlarına kadar yaşıyordu. Yıllardır bitmeyen düşmanlık, hala devam ediyordu.

Taehyung dudaklarını yaladı ve dirseklerini masaya yasladı. Kaşlarını ciddiyetle kaldırdı ve o sert bakışlarını etrafta gezdirdi. "Siz bize yüzdelik diliminizi verin, para karşılığında. Böylelikle aramızda bir bağ kalmasın ve atışmaya kaldığımız yerden devam edelim." Seokjin ukalaca güldü ve Taehyung gibi dirseklerini masaya yaklaştırdı.

"Neden verelim? Sürekli gazetelerde ismi başkaları ile anılan bir adamın, şirket ile ne işi olur?" Sert ve keskin sesi Taehyung'un sinirini bozuyordu. Dişlerini birbirine bastırdı ve sinirle baktı gözlerine. "İlla sizden o yüzdelik kısmı alacağım Bay Kim. Bunu çok iyi biliyorsunuz, şirketleri babalarımız bize bıraktı. Bu saatten sonra sadece ve sadece benimle muhatap olacaksınız. Babanızın arkasına saklanmanıza gerek yok."

Seokjin dilini yanak içinde gezdirdi. Karşısındaki ukala herif sinirlerini bozuyordu. "Ee bugünkü atışmamız bittiyse, benim işlerim var. Siz de her ay geldiğiniz için, artık çıkışı ezberlemişsinizdir." Taehyung bu herifin sürekli laf sokmasından bıkmıştı. Bunun hesabını sormak istese dahi, sonraya saklıyordu. "Kaçın tabii ki Bay Kim. En iyi bildiğiniz şey nasıl olsa."

Seokjin kapıdan çıkmadan önce Taehyung'u süzdü. Sinirle çatılan kaşları, belirgin boyun damarları ve o sert havası onu sevindirmişti. Onun sinirlenmesi ve kendisinden nefret etmesi, daha hırslı olmasına neden oluyordu. Babası oğluna bakıp gülümserken, Seokjin babasının daha çok mutlu olacağı şeyi söyleyip gitti. Arkasından laf eden bir Taehyung bırakarak.

"Sevgilimi bekletmek istemiyorum. Hiçbir kadın geç kalan erkekten hoşlanmaz."

**

Zeminde çıplak ayakları ile yürüdü ve yatakta uzanan adamın kucağına yerleşti. Toplantıdan sonra sinirleri iyice gerilmiş, şimdi ise sinirini alacaktı. Viskisini içerken, ağzının kenarından akan ve ordan göğsüne giden sıvı ile yataktaki huzursuzlandı. Kolları kelepçe ile yatak başlığına bağlanması, onu her zaman sinir ediyordu.

"Taehyung, sürekli bağlanmak zorunda olmak sinirimi bozuyor." Mavi saçlarını elleri ile geriye attı ve uzanıp, boynunu dudakları arasına aldı. Hıncını çıkartırcasına ezdi dişleri ile. Ardından ıslak öpücüklerini kulağına doğru süreledi ve sıcak nefesini üfledi. "Sinirimi çıkarmam lazım ama bebeğim. Yoksa biliyorsun, çok fazla çekilmez oluyorum."

Fierté ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin