Taehyung heyecandan yerinde zor duruyordu. Uzun zamandır, çok uzun zamandır Seokjin ile arkadaşlardı. İlk zamanlardaki o tavırlar gitmişti. Taehyung ona yaklaşmasının hep altında bir şeyler ararken Seokjin ile defalarca bu yüzden tartışmışlardı. Ama zamanla Seokjin güvenini kazanmıştı. Taehyung ona olan hislerini gizlemek istemiyordu.
Evet, cinsel yönelimini bilmese bile, kendisine ilgisi olduğunu düşünüyordu. Belki yoktu ve kafasında kuruyor bile olabilirdi. Ama denemekten zarar gelmezdi onun için. Her zaman kozlarını açık oynamak istiyordu. Kapısının tıklatılması üzerine nefesini tuttu. Seokjin geniş gülümsemesi ile yaklaştı Taehyung'a.
Gencin yanağına tatlı bir öpücük bıraktı. Onu öpmeyi seviyordu. Ona dokunmayı, sarılmayı, konuşmayı... Onunla cidden çok eğleniyor ve kafasındaki tüm baskılardan, sıkılmışlıktan kurtuluyordu. Bir nevi Taehyung ile özgürleşiyordu. "Neyin var senin?" Taehyung gelen soru üzerine strese girmişti. "Seokjin biraz konuşabilir miyiz?"
Seokjin tedirgin olmuştu. Taehyung fazla gergin gözüküyordu. Elinden nazikçe tuttu ve koltuğa oturttu. Tam önünde diz çöktü. Onu daha önce böyle görmemişti. Taehyung'un ellerini tuttu ve alttan ona bakmaya başladı. "Söyle bakalım sorun ne?" Taehyung, Seokjin'in gözlerine bakarken derin bir nefes aldı.
Kızabilirdi. 'Yaklaşımımı yanlış anladın' diyebilir ve hatta daha sert tepki verebilirdi. Ama en kötüsü... Onu kaybedebilirdi.
Seokjin avuç içini çocuğun yanağına yasladı. "Bana her şeyi söyleyebilirsin biliyorsun değil mi?" Taehyung sıkıntılı bir nefes verdi. Birden söylerse her şey daha kolay olabilirdi. Gözlerini kapattı. Avuçlarında duran eli daha sıkı tuttu. Birden tüm gerçekler döküldü dilinden."Ben seni seviyorum Seokjin."
Derin bir sessizlik hakim olmuştu. Taehyung korkudan gözlerini açamıyor ve korku ile olacakları bekliyordu. Gözlerini açmasına neden olan ellerinin arasında duran ellerin, şiddetle çekilmesi ve Seokjin'in ayaklanması olmuştu. "Ne dedin sen? Beni mi seviyorsun?" Taehyung dolan gözleri ile bakmaya başladığında hiç beklemediği bir şey oldu.
Seokjin bileğinden hızla çekip, dudaklarına kapandı. Bu anı uzun zamandır bekliyordu. Taehyung'a olan ilgisi beynini yiyip bitiriyor, bitmek bilmeyen bir ateşin içine atıyordu. Ona dokunmak ve öpmek o kadar çok istiyordu ki... Şimdi sevdiği adamın, seviyorum demesi...
Bunun sonunu düşünmeden, başına gelecek belaları umursamadan Taehyung'u kucakladı.Öpücükleri alevlenirken Seokjin masaya doğru yaklaştı. Bir eli ile çocuğun belini sıkarken, diğer kolu ile masanın üzerindekileri yere attı. Taehyung'u yavaşça oraya yatırdığında dudaklarına daha fazla abandı. Seslice ve ıslakça öpüşürken yavaşça ayrıldılar. Dudakları arasında çok az bir mesafe vardı. Seokjin bir öpücük daha kondurdu.
"Beni uzun zamandır bitiriyorsun Taehyung." Bir öpücük daha kondurdu ıslak dudaklarına. "Benim zihnimi, bedenimi çok uzun zamandır meşgul ediyorsun." Bu sefer daha uzun öptü dudaklarını. "Bana her sarıldığında, yanımda her ağladığında, güldüğünde sana bitiyorum. Beni delirtiyorsun." Çenesine dudaklarını bastırdı. Taehyung sadece şok olmuş bir şekilde izliyordu genci.
"Tadının nasıl olduğunu hep merak etmişimdir." Yanaklarına, ordan sıcak boynuna doğru ilerledi. Büyük dudakları ile sert öpücükler sıralamaya başladı. Taehyung derin bir nefes aldığında artık konuşmaya başlaması gerektiğinin farkındaydı. İçinin gittiği kırmızı saçlarını özenle okşadı. Onlara dokunmayı, oynamayı seviyordu.
"Seni seviyorum. Yavaş yavaş, tanıyarak sevdim seni. Bizim arkadaşlığımız bile kolay olmadı. Ama ben seni hep özel tuttum. Ben aykırı olan seni, çok benimsedim. Sert, güçlü, korumacı tavrına sığındım. Evet, baskın biri olabilirim. Seni yönetebilirim ama asla kontrol edemem. Çünkü kontrol edilmek istenen taraf benim. Beni kontrol et, yokla ve sev istiyorum."