Beni bu cehenneme atmışlardı. Benim burada ne hale geleceğimi düşünmemişler miydi?
Anne, seni hayatım boyunca affetmeyeceğim beni yaktığın vicdan azabında boğul.
Baba, çiçeğini kafese kapattılar, nefessizim kaldım, solmaya başladım ben baba. Keşke yanımda olsaydın belki bunlar başıma gelmezdi. Sen korurdun beni kollardın annemin yaptığı gibi hastane köşelerine atmazdın beni.
Bura çok soğuk. İliklerime kadar donuyorum.
Üşüyorum baba.
Korkuyorum.
Kızının üzerini sonbahar yaprakları örtüyor baba.
Dışarıdan tuhaf sesler geliyor.
Gün batmaya başladı.
Verdikleri ilaç yüzünden kolumu kaldıracak gücü bulamıyorum kendimde.
"Biri bana yardım etsin." diye mırıldandım, gözyaşlarım yanaklarımdan kayıp düştü.
"Yalvarırım biri yardım etsin." dedim bedbaht bir haldeydim.
Uzun bir aradan sonra kapı bir anda açıldı uyanık tutmaya uğraştığım gözlerimi açılan kapıya çevirdim. Karşımda saçı sakalına karışmış çelimsiz bir adam gördüm.
Kaç saattir burada öylece uzanıyordum.
Serum askısının üzerinde duran karga tüyleri ürperten bir şekilde bağırdı.
Kuşlardan korkardım.
O göğe açılan kanatları beni çok ürkütüyordu.
Adam dakikalarca kapının eşiğinde beni izledi. Siyah rengi gözlerinde yutkunmama neden olan bir bakış vardı. Geçen saliselerin ardından bana doğru yaklaştı. Ellerini açıp kapatıyordu.
Yatakta rahatsızca kıpırdandım.
Yanıma ulaşıp ayak ucumda durdu. Üzerimde sadece iç çamaşırlarım vardı.
Beni acelesi olmayan bir şekilde süzdükten sonra elini uzatıp bacağıma dokundu vücudum titremeye başlarken "Yapma!" dedim çıkmayan sesimle. Durmadı bu halim hoşuna gitmiş gibi devam etti eli göbeğimde gezinirken tir tir titredim.
"Dur yoksa seni öldürürüm." dedim ama umurunda olmadı eliyle bacaklarımı sıktı.
Midem alt üst olurken kusmamak için kendimi tuttum.
İçimdeki öfke kıvılcımları patlarken zar zor doğrulmaya çalıştım. Ama beni omuzumdan itip üzerime çıktı. Göğüs kafesimin üstüne oturmuştu ve kalın parmaklarını boğazıma dolamıştı nefes almak için çırpınıyordum.
Tırnaklarımla eline sayısız iz bıraktım ama faydası olmadı birazcık olsun nefes alma umuduyla, elimin tersiyle yüzüne sert bir tokat çarptım. Sendeleyip yataktan yere düştü ama bana bakan gözlerindeki o iğrenç bakış silinmedi.
Gözlerini oymak istiyordum.
"Öldür onu." dedi bulut adam, siyah bedeni aniden yanımda belirmişti.
Damarlarım öfkeyle yanarken nerden geldiğini bilmediğim bir güçle ayağa kalktım.
Etrafta onu bayıltacak bir şeyler ararken gözüme serum askılığı ilişti. Kolumdaki serum iğnesini çektim. Etrafa sıçrayan kanım zerre umurumda olmadı.
Bana doğru gelip kalın parmaklarını boynuma geçirdi "Direnme seni küçük sürtük." dedi zar zor çıkan sesiyle dişlerini sıkmış çenesi kasılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavinia
Teen FictionUzun yollar var önümde, Ama benim ayaklarımı kopardılar. Sonsuz bir mavilik var gökyüzünde, Ama zifiriyle boyadılar. Güzel bir kızdım ben. Ben güzel miydim anne? Doğduğum da elime bir ip verdiler ve dediler ki "Bu iple insanların hayatını kurtarabil...