Uyandığımda Duman'ın evinde olduğumu anladım, başım dayanılmayacak şekilde ağrıyor ve beni ruhsuz bir bedene çevirmeye çalışıyordu. Ayağa kalkıp karşıdaki aynada yansımamı inceledim. Göz altlarım mosmor ve saçlarım oldukça dağınıktı, umursamadan odayı izlemeye başladım. Duman'ın odası çatı katındaydı ve mobilyaları çok hoş görünüyordu. Derin bir nefes alıp yalnızlığıma bir adım attım. ''Hayat gerçekten acımasız.'' Arkamı döndüğümde düşüncelerimi bir kenarı atıp kapıyı açtım ve ahşaptan yapılmış merdivenlerden inmeye başladım. İlk adım... İkinci adım... Üçüncü adım... Kendimi bulutların üstünde yürüyormuş gibi hissediyordum, yumuşak, huzurlu ve mutluluğu hissettiriyordu. ''Rüya'' Duman'ın sesiyle bütün algılarımı ona çevirdim. ''Duman'' dedim yorgun hayattan bıkmış ve tek derdi biraz mutluluk ister bir kişi gibi. Önce gülümsedi hala beni gördüğü için şaşkındı. Sonra karşıma geçti gözlerini benim gözlerime sabitledi. ''Sana... Sana ne oldu böyle ?'' yutkundum, nefesim daralmaya başladı, gözlerim doldu ama ağlamadım istedim ama ağlayamadım. ''hissizleştim''
***
Saat 21.00
Bunlar benim düşlerim olamazdı. Karanlık sokaklar ve aydınlık rüyalar aslında hiç bir şeyin aydınlık olduğu yoktu. Bu rüya bir kabustan ibaretti, benim himayem sadece karanlık sokaklarda bulunabilir ve habersizce işlenebilir bir cinayet.
Ruh halim fırtına ve yağmurdan sonraki gökkuşağı olsa ne yazar...
Saatlerdir tek kelime etmeden L şeklinde yapılmış bir krem koltukta oturuyordum. Düşünceler beynimi tırmalıyor kafamdaki sorular aklımı karıncalaştırıyordu. Omzumda bir ağırlık hissettim, kafamı o yöne çevirince Duman olduğu içimi rahatlattı. Yanıma oturdu oda tek kelime etmiyor sadece düşünmeyi tercih ediyordu, sessizliği ben bozdum. ''Görüşmeyeli nasılsın ?'' Dedim gülümsemeye çalışarak. Gözlerini devirdi. ''Bu soruyu benim sormam gerekti.'' Çok uzun zaman olmuştu Duman'ı görmeyeli o kadar çok özlemiştim ki, kendi sorunlarım sayesinde ona sarılamamıştım bile. Bana çevirdi gözlerini ''Sana son defa bir şey söylemiştim, hatırlıyor musun ?'' Düşüncelerim ne söylediğini aramaya çalışırken gözlerim çoktan teslimiyete uğramıştı. ''Unutmam mümkün mü ?'' Dedim eski anılarımızı karşıdan izleyen çocuğa bakarken. Yaklaştı... Yaklaştı... ''Düşlerde gel bana gel ki verebileyim... Kalbine karşı atan kalbimi, nefesime karışan nefesini.'' Durdu. Ona boş boş bakmaktan başka bir şey yapmıyordum. Gözleri uzun zaman sonra kahverenginin en güzel tonuna dönüşmüştü. Saçları dağınık ve hiç kimsenin dokunamayacağı kadar özeldi. O an bir kere daha anladım, o gözler sadece benim için o koyuluğa bürünmüştü ama ben kabustan başka bir şey değildim. Kabusumun içine on iki yaşında giren karabasan bütün düşlerimi almaya çalıştı benden, ve ben benliğimi kaybettim. O yüzden bu şekilde hiç kimseyi yarı yolda bırakmam ve ona umut verip hayatını yerle bir etmem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerin Gözyaşları
عاطفيةAşık olduğun zaman sevdiğinden çıkan her olumsuz kelime can yakmaya başlıyor. O zamana kadar fark edemiyorsun kelimelerin ne kadar yakıcı olduğunu. Aklın sonradan geliyor başına, artık aklımdaki ile kalbimde ki aynı. Kendi ellerimle ittim, artık gel...