~~~~~~
Bölüm Şarkısı 🎶
Sertab Erener - Asla~~~~~~
Bu bölüm doğru hikâye kapağını bulmamı sağlayan aerilizm 'e ithaf edilmiştir ❤️
~~~~~~
Mongryong tam da ağzıma doğru horluyordu; ılık, köpek nefesi her soluk verişinde yüzüme vuruyordu.
(Y/N: Buraya Baekhyun ve Mongryong'un tatlış bir fotoğrafını bırakıyorum.)
"Eee, Bu Toben'i açıklıyor," diye mırıldandım.
"Toben kim?" diye seslendi babam sürücü koltuğundan. Sesinin arkasından, ileri geri sallanan bir metronom misali dönüş sinyalı duyuluyordu.
"Hiç kimse," dedim hemen ama o fark etmedi bile. Babam zeki adamdır. Tanınmış bir sinir bilimci olarak -tabii bu ün, siz de bir sinir bilimci değilseniz pek bir anlam ifade etmiyor- akla dair, çoğuna göre sır olan şeyleri anlar. Ama söz konusu aşk olunca cahilin tekidir. Ona Chanyeol'u anlatmak gibi bir isteğim yok, o yüzden bu tip konulardaki eksikliği işime geliyor.
Gerinip doğruldum. Hafif boğuk sesimle, "Uyuyakalmış olmalıyım," dedim.
Babam tam bir profesör edasıyla, "Sen doğduğundan beri araç sarsıntısı uykunu getirir," diye açıkladı. "Uçaklar, trenler ve arabalar... Sen ve Mongryong saatlerce uyudunuz ama uyanmak için en iyi zamanı seçtin." Dikiz aynasından gülümsedi. "Yeni yuvana bir bak bakalım." dedi ve tuhaf bir şekilde, Çarkıfelek programının efsane sunucusu Mehmet Ali Erbil'in 'reklamlardan sonra' derken yaptığı gibi garip bir el işareti yaptı. (Y/N: Bu kısmı yazarken çok eğlendim.)
Otoyolda yavaşladık ve resimlerden fırlamış gibi görünen Han Nehri'nin arkasında, tarihi şehir merkezi bizi nazikçe karşıladı. On yıldır yaşadığımız yer olan New York gibi gözüken tek şey bu. Gerçekten de onunla kıyaslanacak bir şey var mı?
Tekerleklerimizin beton çıkış yolunda çıkardığı ses bir ritim tutturdu, ben de sağ elimin üç parmağıyla, piyano tuşlarına basıyormuşum gibi heyecanla ritme uydum. Hiçbir zaman iyi piyano çalamadım. Öğretmenim beni bırakmadan önce babama, müzik dersleri tarihinde bir ilk olmuş olacak ki "disiplinsiz" olduğumu söylemişti. Ama ben yine de müziği seviyorum, özellikle de ritmi. Ritim bir desendir ve desenler her şeye anlam katar. Ne zaman gergin ya da huzursuz olsam kendimi parmağımla bir yerlerde ritim tutarken bulurum. Alışkanlık işte...
Koşuşturmalı bu sokakta, kolumun altında, üzerinde MUTFAK GEREÇLERİ yazdığı hâlde içinde kışlık kabanlar ve köpek maması olan kutuyla, arabanın yolcu kapısına yaslandım. Tek elimle gözlerimi Ağustos güneşinden koruyor, bir yandan da önümdeki iki yüz yıllık konağa dikkatle bakıyordum. İnsan küçükken her şeyin çok büyük gelmesi ne kadar komik, aynı yeri yaşın biraz daha büyüdüğünde tekrar görünce aslında düşündüğünden ne kadar küçük olduğunu fark ediyorsun. Bizden önce annemin, ondan önce de onun annesinin evi olan bu ev söz konusu olunca burası hâlâ devasa. Çocukken burada nasıl kaybolmadım, hayret ediyorum doğrusu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just A Dream || ChanBaek
Teen Fiction"Yakında görüşürüz," dedim. Bu bize özgü, birbirimizi yeniden bulacağımızı düşündüren, neredeyse batıl bir alışkanlıktı. "Yakında görüşürüz," dedi sonunda içini çekerek ve gözlerim yavaşça kapandı. ----- Başlangıç Tarihi : 27 Haziran 2020 ----- Bu h...